kapat

20.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RAUF TAMER(rtamer@sabah.com.tr )


Küçük bir tur

Hüsamettin Özkan'dan ricamızdır.

Mümkünse Ecevit'i ikna etse...

Alsa, İstanbula getirse...

Bağdat Caddesi'nde bir yürütse...

Dükkanları, vitrinleri, kafeleri görse Ecevit...

Sonra gelse... Beyoğlunda bir tur atsa... Ordan Nişantaşına gelse...

Ordan da Maçka'ya kadar yine bir yürüse... Ağır ağır...

Bir yerde otursa, az dinlenip çay içse.

......

Bunu çok rica ediyoruz Özkan'dan...

Ecevit'e Akmerkez'i bir gezdirse...

Gece, yazlık müzikhollerden birinde yemek yedirse... Bazı çılgınlıkları ona göstermemek kaydıyla etrafı bir seyrettirse.

Sürat teknesi sevmiyorsa, Lüfer adlı yavaş giden piknik teknesiyle Boğaz sahillerini taraya taraya bir tur attırsa...

Dahası...

Ecevit, bir gece Bodrum'a gitse... Yahut Marmaris veya Kemer'e... Yahut Çeşme, Antalya falan... Side, Manavgat... Hangisi olursa olsun...

Ama, bunları bir yapsa...

-Cıvıl cıvıl bir Türkiye görse...

Bence moraldir.

Büyük moral.

*

Ecevit, hep dağ taş tepe gezdi... Ömür boyu hep toz toprak içinde kaldı...

O'na sadece dertler yansıdı.

Yokluklar, kıtlıklar, çaresizlikler... Hepsi kabus gibi çöktü üstüne...

Memleketimin en bereketli topraklarında bile Ecevit sadece şikayet dinledi... Edirne'den Kars'a kimbilir kaç tur attı... 43 yıldır siyasetçidir... 28 yıldır liderdir.

Ya taban fiyatıyla boğuştu, ya işçi ücretleriyle.

Köy-kent tasarımlarından Toprak Reformu'na kadar nice projeler için mezraları dolaştı, varoşlarda gezindi... Halklara özgürlük diye bağıran mutsuz insanları teskin ederek yağmurda yürüdü, rüzgarda üşüdü.

Bir Allahın kulu da, bir kere olsun kulağına eğilip iyi bir haber müjdelemedi. Sürekli felaket tabloları sunuldu O'na...

Başını kaldırıp güzel ağaçlara, kuşlara, denize, güneşe hiç bakamadı Ecevit... Kumlarda oturamadı, çimenlerde yatamadı... Gittiği her yörenin sadece problemlerini gördü... Çileli insanlarını dinledi.

Bunlar, memleketimin gerçeğidir. Kabul...

Ama göreceği, zevk alacağı, gurur duyacağı başka gerçekler de var.

*

Yasaklı yıllarında o'nu bir kere eşiyle beraber Hıdiv Kasrı'nda yemek yerken görmüştüm.

Hayret...

Kimbilir... İlk ve son lüksüydü belki...

Yine belki, son Hindistan ve Danimarka gezisi, yegane keyfiydi.

Ama Türkiyede iyi şeyler de olduğunu, Ğhoşlanmasa bile- Türkiyede dünyayı aşan bir yeni dünya kurulduğunu, mutlaka görmeli Ecevit.

Siteleri, köşkleri, otomobilleri, yalıları, yatları, limanları, marinaları, mağazaları, güzelim tesisleri, Avrupayı sollayan otelleri görmeli...

Rumeli Hisarı konserlerinden birine gitmeli... Sahillerdeki, tepelerdeki restoranları uzaktan bir kere seyretmeli... Oralardaki gençliği farketmeli... Kalabalıklar, kalabalıklar, kalabalıklar...

-Bunlar da halk...

Hem de sınıf atlayan halk...

Hem de kaç sınıf.

Ta Kumburgazdan Sarıyer'e, Beykozdan Pendik'e, Kemerburgazdan Çamlıca'ya... Tabii Trakya ve Ege sahillerinden Akdeniz akşamlarına kadar... Müthiş bir dünya.

Hepsine yetişemez ama, küçük bir tur yeter.

*

Özkan, Ecevit'i ikna etmeli, bu turu yaptırmalı...

O'na moral yükleyerek Ankaraya döndürmeli.

Ecevit, sırf dert yüklenmek için dünyaya gelmedi... Öyle bile olsa, güzellikleri görmek, O'na 43 yıllık maratonun yorgunluğunu unutturacaktır.

Belki de buna ihtiyacı vardır.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır