Otoyolda trafik sıkıştığında emniyet şeridinden giden Mercedes'i kullanan takım elbiseli beyefendiyle akşam yemeğindeyiz...
- Beyefendi ne yer ne içersiniz?
- Efendim balık mı et mi yiyeceğiz ona karar verelim, ondan sonra serin bir Alsace beyazı veya et dersek bir Kalecikkarası düşünürüz.
- Efendim ne diyorsunuz son politik gelişmelere?
- Siz de biliyorsunuz, Türkiye'de kafalar değişmedikçe, eğitim düzeyi böyle oldukça Avrupa'yı falan yakalamamız hayal beyim...
- Bir de kurallara uymamak değil mi, mesela trafik sıkıştığında emniyet şeridine dalanlar var!
- Ya! Gerçekten medeni bir toplumda akıl almayacak bir olay, polis veya ambülans geçsin diye hayat kurtarmak için açık bırakılan şeritten gitmek olacak iş değil.
- Beyefendi çok özür dilerim ama siz daha bu sabah emniyet şeridinden gitmediniz mi? Nasıl oluyor da böyle diyen bir insan, kendisi bu kuralı ihlal ediyor?
- Ha bakın Murat Bey o iş başka, tamam ben olacak iş değil diyorum ama neden gittim diye soruyorsunuz... İlk bakışta bir terslik var gibi geliyor ama terslik yok. Ben, herkes gittiği için gittim. Siz o benden evvel gidenleri önleyin ben de girmem. Öbür türlüsü enayiliğe giriyor, kardeşim. Kimse girmesin, ben de girmeyeyim.
- Peki "Başkasının yanlışı beni ilgilendirmez, ben doğrusunu yapayım" diye düşünmek daha doğru olmaz mı? Yani bu düşünce yerleşse, emniyet şeridine girenler istisna olacak. "Madem o yaptı ben niye yapmıyorum" deyince bu düşünce tarzı kanser gibi yayılıyor ve emniyet şeridi yok oluyor. Oysa siz daha demin, "O şerit hayat kurtarmak için" dediniz?
- Murat Bey kardeşim, mesele benim değişmemle hallolacaksa ne ala, siz böyle konuşun. Yarın yine onlarca araba girecek, arkasından ben de gireceğim. Hatta siz de girersiniz, inanın. Siz hiç ters yola girmediniz mi canım. Hah hah hah. Haydi Allah aşkına, hepimiz yapıyoruz... Garson evladım buraya bak, beyaz şarap soğuk servis edilir. Bu şarap ılık, bu böyle içilmez. Biraz yol yordam öğrenin. Bana şefinizi çağırın bakayım! Murat Bey siz ne diyorsunuz bu Köksal Toptan'ın para alma işine? Olacak şey değil valla, değil mi?
Payını alan susuyor!
Hadi bakalım kolay gelsin.
Irak'la ticaret ümidi
Birleşmiş Milletler Teşkilatı, İnsan Hakları Alt Komisyonu, hazırladığı bir raporda, "Siviller üzerindeki ekonomik baskılar, hükümeti değişime zorlar teorisi, hem hukuken hem de pratikte iflas etti" diyor.
Aman nihayet anladılar, hele Ortadoğu'da!
Mesela Saddam, "Durum kötüyse benim kabahatım değil, bu Amerikalılar ambargo koydular, kahrolsun Amerika" diyor. Halk da -haklı olarak- "Kahrolsun ABD, yaşa Saddam" diyor.
Madem Birleşmiş Milletler -ki aslında neredeyse bir diğer Amerikan kurumudur- bu tespiti yapmış, biz bastıralım:
"Saddam'ı ambargo değil, liberal ekonomi yıkar, Türkiye ile olan sınır Irak'ın dünyaya açılan kapısı olsun!"
Hani bir koyup üç alacaktık?
Olmadı diye unatalım mı?