kapat

17.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
A. SAVAŞ AKAT(aakat@sabah.com.tr )


Bir yıl sonra

Böyle günlerde zamanın farklı hızlarına takılırım. Kocaeli depremi bir anlama sanki dün olmuş gibi yakınımızda. O yarım dakikayı galiba hiç bir zaman unutamayacağız. Deprem pek çoğumuz için zamanı dondurdu.

Ama hayat devam ediyor. Güncellik bizi bugünü yaşamaya zorluyor. Yeni dertler, yeni hüzünler, yeni anlamlar, yeni coşkular, yeni sevinçler getiriyor. Zamanı hızlandırıyor.

Kendimi biraz kapana sıkışmış hissediyorum. Rasyonel yanım, geçen yılın envanterini çıkarmak istiyor. Buradan depremden yeterince ders alınıp alınmadığına bakabiliriz. Türkiye için önemli ipuçları elde edebiliriz.

Duygusal yanım, hayatın anlamını soruşturmayı tercih ediyor. Bireysel dramları hatırlıyorum. Uzun süre enkaz altında kaldıktan sonra kurtarılanlar şimdi nerelerde? Ne yapıyorlar? Ya en yakınlarını kaybedenler? Onlara ne oldu?

Saatlerdir bilgisayarın başındayım. Halbuki ben nisbeten kolay yazarım. Yazıya başlayınca biter. Bu sefer öyle olmuyor. Ne yazsam tatmin olamıyorum. Bir şeyler eksik kalıyor.

NE DEĞİŞTİ?
Deprem Türkiye'yi şok etti. Acımız büyüktü. Ama heyecanlandırdı da. O günleri hatırlayın. Yüzbinlerce insan depremzedelere yardım için seferber olmuştu. Acı ile beraber büyük bir heyecan vardı. Umutlanmıştık.

Deprem toplumu kamçılamıştı. Ankara'nın, siyasetin, idarenin yetersizliklerini bir tokat gibi yüzümüze vurmuştu. Artık hiç bir şey eskisi gibi olamazdı. Kendi kaderimizi elimize alacaktık.

Özellikle büyük kentlerde büyük bir hareketlilik yaşandı. Internette mesaj zincirleri kuruldu. Gönüllü birlikler oluşturuldu. Paralar toplandı. Konutlar yaptırıldı. Toplumun yaratıcı enerjisi kabından taşmıştı.

Sonra ne oldu? Korkarım fazla bir şey olmadı. Zaman geçince, yavaş yavaş heyecan söndü. Gönüllü kuruluşlar dağıldı. Internet zincirleri sustu. İnsanlar tekrar günlük yaşamlarına geri döndüler.

Ankara da bunu bekliyordu. Vatandaşın heyecanının saman alevi gibi kısa sürede söneceğine güveniyordu. Haklı çıktı. Toplumun tepkisi bitince, ilk baştaki mahçubiyetini hemen terketti. Gene bildiğimiz Ankara oldu.

Samimiyetle soruyorum. Deprem neyi değiştirdi? Hiç bir şeyi değiştirmedi. Aynı hamam aynı tas, sanki hiç deprem olmamış gibi eski Türkiye geriye geldi. Bıraktığımız yerden devam ediyoruz.

SABIR
Gene de karamsarlığa kendimizi kaptırmayalım. Artık öğrendik. Türkiye ancak çok yavaş değişebiliyor. Tarihi fırsatları her zaman kullanamıyor. Değişim hızlanınca korkuyor. İki adım ileri giderse, mutlaka geriye bir adım atıyor.

Ama değişim engellenemiyor. Yavaş da olsa geliyor. Doğrudur; yavaşlığı bazen bizleri çok mutsuz ediyor. Mutsuzluğa evet; ama karamsarlığa hayır. Sabırla mücadelemizi sürdüreceğiz. Kazanacağız. Değişimi sağlayacağız.

Tüm okuyucularıma büyük depremin yıldönümünde geçmiş olsun diyorum. Sevdiklerini, yakınlarını kaybedenlere tanrıdan sabır diliyorum.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır