kapat

02.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Sorun nasıl çözülecek?..

Şakir Eczacıbaşı, İstanbul Kültür festivalinin açılış konuşmasında, ülkenin kültür politikasını haklı olarak eleştirdi. Kültür ve sanata, daha dünkü Azerbaycan'ın onda biri oranında pay ayıran Türkiye'yi yönetenlere sitemdi bu.. Ardından biraz da 40 yıllık dostluğa güvenerek Başbakan Bülent Ecevit'e şahsen sitem etti. 1.5 yıldır randevu istiyor, alamıyordu.

Şakir Eczacıbaşı, adını taşıyan holdingle ilişkilerini kesmiş, kendini tamamen kültür ve sanata vermişti. İstanbul'da herbiri başlıbaşına bir olay olan müzik, sinema, caz, tiyatro festivallerini ve bienali yöneten İstanbul Kültür ve Sanat Vakfının başındaydı. Bir yandan festivallerin her yıl daha yükselen grafiğini korumaktı hedefi, bir yandan da, "Cumhuriyet Tarihinin İstanbul'daki en anlamlı eseri" dediği Ayazağa Kongre ve Kültür Merkezini tamamlamak ve başta İstanbul ve Türkiye, dünya sanatseverlerinin kullanımına sunmak..

Büyük mesafeler alınmıştı bu konuda.. Kuyruğa değilse de, kuyruğa yakın yerlere gelinmişti.. Sonra ipler birden koptu..

Şakir Eczacıbaşı hükumetin kültür politikasını eleştirince, Bülent Ecevit'e de sitemlerini yollayınca, birden ortalık karardı. Gök gürlemeğe başladı. Fırtına koptu. Önce Bayındırlık Bakanı Koray Aydın'ın talimatı ile, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgöl inşaatı mühürledi. Ardından Kültür Bakanı, pek çoğu yanlış edinilmiş bilgilere dayanarak vakfa savaş açtı ve inşaatı ve merkezi ellerinden alacağını açıkladı..

Ecevit işaret mi vermişti bilinmez.. Ötekiler, kraldan fazla kralcı mıydılar, o da bilinmez..

Bilinen işlerin yavaşlamasından şikayet edilirken şimdi durma noktasına gelinmiş olmasıydı..

Olayın içine bu noktada girdim.. İlk defa Ayazağa'ya gidip inşaatı gezdim.. Yapılanları gördüm. Yapılacakları, planlar ve maketler üzerinde dinledim.. İçim nasıl bir gurur ve keyifle doldu.. Dünya çapında bir merkez yapılıyordu. Merkez de denemezdi aslında.. Ayazağa'da o saklı cennet vadinin içinde bir minik Kültür ve Sanat kenti yaratılıyordu.

Artık dünyanın en ünlü sanatçılarını, mimari ve akustiğin en son tekniği içinde ve en iyi koşullarda izleme şansı doğacaktı bizlere..

Kongre turizmi açısından İstanbul bir masal merkezine sahip olacaktı.. Bir Kültür Caddesi şeklinde planlanan 250 metrelik kuliste yer alan, cafeler, restoranlar, turistik, güzel sanatlar ve el sanatlarına ait eserler satan butiklerle, burası, insanların konsere gitmeseler de, bir nevi kültür sanat pikniği yapacakları bir yaşayan dünya olacaktı.

Kongre Merkezi ve bu yaşayan dünyanın gelirleri ile, festivaller desteklenecek, dünyada ortalama 150 dolarlık biletlerle konser veren dünya starlarını ülkemiz insanına yıllardır, ortalama 20 dolarla sunan vakıf, farkı kapatmak için, o zengin senin, bu zengin benim dilenciliğe çıkmayacaktı. Kültür ve Kongre Merkezi, bir taşla, bir yığın kuşun vurulacağı, olağanüstü bir projeydi.

Bu proje tamamlanmalıydı.

Bir bardak suda koparılan fırtına tüm şiddeti ile devam ederken Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in bir sabah, sessiz sedasız inşaat alanını gezmesi ve bilgi alması, son günlerin en olumlu olayı oldu.. Kongre Merkezi projesi zaten Cumhurbaşkanı Evren sayesinde başlamış, daha sonra Özal ve Demirel'in destekleri ile yürümüştü.

Onuncu Cumhurbaşkanı da, Kültür ve Sanat konularına, en az selefleri kadar ilgi duyduğunu göstermişti.

Yasal olarak belki fazla yetkisi yoktu ama, kişisel saygınlığı ve daha ilk günlerden itibaren kamuoyunda uyandırdırdığı sevgi, Sezer'i politika üstü bir lider olarak belirlemişti.

Bu aşamada yangına körükle gitmenin anlamı yok gibi geliyor bana..

Sakin ve soğukkanlı, Cumhurbaşkanı'nın tavrını beklemekte ve bu bekleyiş sırasında, onu sıkıntıya sokacak eylem ve söylemler içine girmemenin doğru olduğuna inanıyorum.

Amaç bağcı dövmek değil.. Bu merkez bir an önce bitmeli ve vakfın yönetiminde kalmalı..

Bitmeli kısmını tartışmanın anlamı dahi yok..

Kim yönetmeli..

Sivil Toplum Örgütleri mi, devlet mi?..

Kültür ve sanatın gelişmesi özgürlüğü ile mümkün. Bu sebeble Sivil Toplum Örgütleri diyebilirsiniz doğal olarak, ama asıl tehlike bu değil..

Bakın bu ülke yıllardır koalisyonla yönetilir.. Her hükumet kurulurken, bir takım bakanlıklar için kanlı pazarlıklar yapılır.. İç ve dış politikayı yönetecek bakanlıklar gözdedir. Suyun başını tutan, parayı, ekonomiyi kontrol eden bakanlıklar gözdedir. Kadrolaşma olanakları veren bol personelli bakanlıklar gözdedir..

Kadrosu da bütçesi de minik Kültür Bakanlığı, sayı doldursun, ağızlar kapansın diye dağıtılan bakanlıklardandır.

Bu bakanlık her türlü partiye kolaylıkla verilebilir. Küçük, büyük radikal partiler de el koyabilir.. O zaman ne olacaktır, düşündünüz mü?.. O zaman bu kültür ve sanat merkezinde, bu kongre sarayında neler yapılamayacak ve neler yapılacaktır, tüyleriniz ürpermeden düşünebilir misiniz?. Bu tehlike göze alınabilir mi?..

BİZİM DUVAR
Cimbom Emre'yi satmama kararı aldı. ıkinci bir Emre'ye kadar Emre satışı yasaktır.

Hakan & Utku

Bu nasıl önlem..

Anladı isem arap olayım.. Bu ülke fazla otomobil ithal ediyormuş.. Aslında fazla şey ithal, az şey ihraç ediyormuş, dış ticaret dengesi bozulmuş.. İhracat artmıyor. O zaman ithalatı azaltmak gerekiyormuş.

Nasıl azalacak?.. Önce lüks ithalata bir yavaşlatma önlemi.. Lüks ithalat deyince de, otomobil en başta.. Memlekette bunca otomobil fabrikası varken, niye lüks araba ithal edilsin ki..

Ama kazın ayağı öyle değil.. Avrupa Birliğine girecek aday ülke, öyle zart zurt ithalatı kısıtlayamaz.. Avrupa Birliği'nin temel düşüncesine zıt düşer o zaman..

Fonlar, gümrükler koyarak zorlaştırmak da, gene ayni sebeble mümkün değil..

O zaman gelsin dahiyane çözüm..

Öyle birşey yapalım ki, Avrupa Birliği kuralları zedelenmesin, ama ithal araba almak da zorlaşsın..

Ne yapılacak?..

Efendim, ithal arabalar için giriş izninini tek kapıdan verirsek, bu kapıyı da ülkenin en uzak ucuna koyarsak, iş biter.. Nasıl zeka ama..

Yasak yok.. Kısıtlama yok.. Fon, gümrük yok.. Avrupa mutlu..

Araba ithali zorlaşacak, biz de mutluyuz..

Siz öyle sanın..

Elin ağzı torba mı?.. Bu müthiş buluşa tepkiler de doğdu hemen..

Tüm ithalat içinde otomobilin payı neymiş ki, günah keçisi diye ortaya atılıyormuş?.. Yani önlemin ekonomik değeri yok..

Arabayı Van'dan İstanbul'a taşımak fiatına sadece 400 milyon lira ekleyecekmiş.. Lüks otomobile yüz milyar falan ödeyenler yarım milyardan çekinecek miymiş?..

Bu önlem hangi otomobil patronunu memnun etmek için alınıyormuş?..

Van'dan lüks otoları TIR'lar getirecekmiş.. Hangi otomobil nakli yapan TIR patronu zengin edilecekmiş?.

Van'dan İstanbul'a bu arabaları getirmek için binlerce TIR lazımmış.. Peki şimdi de bu TIR'lar ithal edilmeyecek miymiş?..

Van- İstanbul arasında zaten bugünkü trafiği karşılamayan bol kazalı bir uzun yol varken, bu yola yeni yüzlerce TIR sokmak cinayet değil miymiş?. Karayolları bu işe ne diyecekmiş? İçişleri Bakanlığı ne diyecekmiş?..

Zenginin lüks arabası yüzünden, otobüsle giden fakirin hayatı tehlikeye atılmayacak mıymış?..

Avrupa enayi değilmiş ya.. Onlar da Türk tekstillerini artık Gronland kapısından alma kararı verirlerse ne olacakmış?.

Daha neler neler..

Gülüyorsunuz değil mi?..

Gülersiniz.. Siz zaten bu ülkede olup biten herşeye gülersiniz!..

SEVDİĞİM LAFLAR
Etrafınızda hiç kimse yokken gülümsüyorsanız, gerçekten gülümsüyorsunuz demektir.

Andy Rooney

Karayolları!..

Efendim, Boğaziçi köprüsünde, en sol şerit otomatik geçiş sistemine ayrılmış.. Burası tamam.. Peki, trafiğin yoğun olduğu 16.00-21.30 saatleri arasında, karşı yolun en sol şeridi de gidişe ayrılıyor.. Bunlar nerede para ödeyecek?.. Otomatik şeridi kesip sağa geçemezler.. Hadi bakalım, en solun soluna üç gişe daha ücretli geçiş için ki, akan trafik kesişmesin..

Tamam da, bu ilave üç gişe, dördüncü şerit normal çalıştığı zaman da açık bırakılıyor. Ne oluyor o zaman?.. Benim uyanık vatandaşım, bakıyor kendi önü kuyruk, ama otomatik geçişin solunda üç boş gişe var, dalıyor sağdan otomatik geçişe giden arabanın yolunu bu defa o kesiyor..

"Bilader" dedik, "Devlet eli ile kaza tuzağı kurmayın.. Dördüncü şeritin açık olmadığı saatlerde bu gişeleri kapalı tutun. Bu şerit kapalı iken zaten buraya, kurallar içinde hiçbir araba gelemez.. Ama siz açık tutarsanız, sağdaki dalar, nitekim dalıyor da" diye yazdık..

Karayollarından bilmece gibi bir açıklama geldi. Dört defa okudum, ne dediğini anlamadım.

Kardeşlerim, Dördüncü şerit normal çalıştığı zaman, bu gişe niye açık tutulur, ben bunu soruyorum. Bu gişeye gelecek yol fiilen yokken, gişeyi açık tutarak, uyanığa davet çıkaran sen değil misin?.. Onu sordum..

Bu sorunun yanıtı yok. Nasihat var.. Vatandaş birbirine saygılı olsunmuş..

Yahu bu ülkede trafiğin en büyük derdi zaten bu.. "Olsun" demekle olmuyor ki..

Yanlışı, hem de böyle anlamsızca sen devlet olarak yaparsan, vatandaşa söz hakkın kalır mı?..

TEBESSÜM
Fıkra Selma'dan

Kadın adama "Siz üçüncü kocama ne kadar benziyorsunuz."

Adam "Yaa! Kaç kez evlendiniz?"

Kadın "İki.."

Abbas Yolcu!..
Abbas bu defa biraz uzunca yolcu.. Galatasaray'ı geçen yıl UEFA Şampiyonu bıraktık. Bu yıl hiç izlemedik.. Antrenman dahil.. Bu yüzden önce Münih'e uçuyoruz.. 4-5 ağustos, Bayern'in 100. Yıl turnuvasında Avrupa'nın en büyük dört takımı var.. Almanya ve İngiltere'nin efsaneleri Bayern ve Manchester ile, Avrupa'da 2000'in iki şampiyonu, Real ve Galatasaray..

Münih'ten hemen sonra, Şampiyon Kulüplerin ilk eleme maçı var, İsviçre Şampiyonu St. Gallen ile.. Bir gün için İstanbul'a dönmeyip, Zürih'e geçeceğiz.. Dönüş 10 ağustos perşembe.. Yani, bizim için hem iş, hem de birazcık tatil bir seyahat bu.. Kepenkler de 12 ağustos cumartesiye kadar kapalı olacak sizin anlayacağınız, spor yazılarımız devam ederken..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır