kapat

02.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Clinton'un kızı Chelsea! Bizim bakanımız İsmail!

Yani bizde öyle adsız, arabasız, babasız bir toplum muyuz? Ortadoğu'nun güçsüz, fersiz, silik, sümsük ülkesi biz miyiz?

Gerçekten biz neyiz?

Hani stratejik önemimiz!

Hani güçlü ordumuz!

Hani nerede dışişlerimiz!

Hani nerede bakan İsmail Cem!

ABD Başkanı Clinton'un henüz üniversitenin ikinci sınıfına yeni geçmiş ve esas dalını bile (Main Major'unu) seçmemiş olan kızı Chelsea, gizli görüşmelere, yarı gizli görüşmelere katılıyor. Sorular soruyor, cevap bekliyor.

20 yaşındaki kız...

Hani babasıyla...

Türkiye'ye de gelmişti.

Etiler'de etsiz alinazik yemişti.

Bu kebap çok güzel, nefis...

Diye demeçler vermişti...

Clinton'ın kızı Chelsea...

Henüz kalbi bile oturmamış.

Bir gün ilahiyatçı bir oğlanla...

Öbür gün fotoğrafçı bir oğlanla..

Çıkıyor, geziyor, eğleniyor.

İhtiraslı ve arzu dolu...

Annesi Hillary Clinton gibi...

İnatçı bir hırsa sahip...

Babası Billy gibi...

Standford Üniversitesi'ne girmiş... Bu üniversiteye girebilenleri dünyanın her yerinden, her şirket daha okulu bitirmeden işe alıyor ve mezun olur olmaz da ilk yıl 150 bin dolar ücret ödüyor.

Yaşı küçük aklı büyük...

***

İşte Clinton'ın bu kızı Chelsea Camp David'de yapılan; "Ortadoğu Barış Görüşmeleri"nin açık toplantılarına katılıyor. Dişli sorular soruyor. Ortadoğu'da suyu, toprağı, havayı, dereyi, denizi, yeraltındaki petrolü, Kudüs'ü kimin nasıl paylaşacağını anlamaya çalışıyor.

Biz bu toplantılarda yokuz.

Clinton'un kızı Chelsea var.

Bizim bakan İsmail yok!

Hani biz stratejik ülkeydik!

Hani 1 koyup 3 alacaktık!

Hani sözümüz geçerdi!

Hani Süleyman babamızın sarılıp öpüşmediği, elini tutup gezdirmediği Doğulu-Batılı-Ortadoğulu hiçbir lider yok gibiydi!

Nerede bizim önemimiz!

Nerede bizim bakanımız!

***

Camp David denilen toplantılarda; sadece Filistin lideri Arafat ile İsrail Başbakanı Barak'ın ve dünyanın jandarması ABD'nin Başkanı Clinton'ın çıkarları görüşülmüyor ki... Bizim Fırat ile Dicle... Anadolu'nun suyu da görüşülüyor. İsrail'in suya dehşetli ihtiyacı var. Toprağının dibinde zaten çok az olan su rezervleri eridi, neredeyse bitti. İsrail yağmur sularına bağımlı hale geldi. Deniz suyunu tuzundan arındırıp kullanıyor. Fakat bunun metreküp maliyeti anasının nikahına (neredeyse bir dolar = 636 000 TL) geliyor. Bu yüzden İsrail ilki altı ay önce Wye Plantation'da yapılan ve ikincisi de bir kaç gün önce biten barış görüşmelerinde "Bizim Fırat'ın ve Dicle'nin suları da"masaya yatırılıyor. Fakat bu gizli toplantılarda Clinton'ın kızı Chelsea var, bizim Dışişleri Bakanı İsmail Cem yok. Camp David Sekretaryası'na toplantıdan altı ay önce bizim Dışişleri Bakanı İsmail Cem de başvursaydı ve "Siz toplantılarınızda Türkiye'deki suları da konuşuyorsunuz. Bizim size sularımızı vermek gibi bir niyetimiz yok ama madem ki Fırat ile Dicle'yi de masaya yatırıyorsunuz, biz de katılalım toplantılara. Görüşümüzü sormasanız bile sizi dinleyelim, niyetinizi anlayalım, bu tavrınız bizi rahatsız ediyor"diyebilirdi.

***

Chelsea kız katıldığına göre...

İsmail Cem de katılabilirdi...

"Almazlardı ki" diyebilirsiniz.

Ben de o zaman...

Size şunları derim:

Hani biz stratejik ülkeydik!

Hani 1 koyup 3 alacaktık!

Hani güçlü ordumuz vardı!

Ortadoğu'ya "Barış Suyu Projesi"ni ve zaten bizim eski merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal geliştirmiş, Manavgat Projesi üretilmişti.

Paraları biz koymuştuk...

Manavgat'da dev bir arıtma tesisi kurmuştuk. Bu tesislerden Manavgat suyunu dev balonlara dolduracak İsrail'in Hayfa liman kentinde yapılacak bir büyük rezervuara taşıyacaktık. Böylece Manavgat'ın arı, duru, lezzetli, aziz ve harika suyu İsrail'e satılacaktı.

Türkiye Ortadoğu'ya...

Su satan ülke olacaktı.

***

Özal yaratıcı adamdı! Vizyonu genişti. Fakat bazen hesap hatası yapardı. Bu Manavgat Projesi'ni de maliyet ve pazar araştırması yapmadan hemen başlatmış ve İsrail'e 1 metreküp suyu 1 dolar 60 cent'e satabileceğimiz (çok pahalı, çünkü İsrail deniz suyunu tatlı suya 1 dolar maliyetle çevirebiliyor) ortaya çıkınca da Özal'ın projesi yatmıştı. Arıtma tesisi de boş boş duruyor.

Ama şimdi öyle değil.

Şimdi Türkiye'nin şirketleri, İsrail'e ABD şirketlerinden daha ucuz maliyetle su götürebilme projeleri yapabiliyorlar. Artık teklifimiz var.

Fakat toplantılarda...

Clinton'ın kızı Chelsea var!

Bizim bakan İsmail yok!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır