kapat

23.07.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Limasollu
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Bir pazar öyküsü..

Bu dokunaklı öyküyü Aslı göndermiş..

"Bebeğimi görebilir miyim" dedi yeni anne. Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne, bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtı ve şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu!

Anne ve bebeğini seyreden doktor hızla arkasını döndü ve camdan bakmaya başladı.

Bebeğin kulakları yoktu... Muayenelerde, bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği, sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.

Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı. Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini annesinin kollarına attı.

Hıçkırıyordu.. Bu onun yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı; ağlayarak "Büyük bir çocuk bana ucube dedi.."

Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları tarafından seviliyordu ve oldukça başarılı bir öğrenciydi.

Sınıf başkanı bile olabilirdi, eğer insanların arasına karışmış olsaydı.

Annesi, her zaman ona "Genç insanların arasına karışmalısın" diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir acıma ve şefkat hissediyordu.

Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu ile ilgili görüştü;

"Hiçbir şey yapılamaz mı?" diye sordu.

Doktor "Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir" dedi.

Böylece genç bir adam için kulaklarını feda edecek birisi aranmaya başlandı.

İki yıl geçti bir gün babası "Hastaneye gidiyorsun oğlum, annen ve ben, sana kulaklarını verecek birini bulduk ancak unutma bu bir sır" dedi.

Operasyon çok başarılı geçti ve adeta yeni bir insan yaratıldı. Yeni görünümüyle psikoljisi de düzelen genç, okulda ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti.

Daha sonra evlendi ve diplomat oldu.

Yıllar geçmişti, bir gün babasına gidip sordu: "Bilmek zorundayım, bana bu kadar iyilik yapan kişi kim? Ben o insan için hiçbir şey yapamadım..."

"Bir şey yapabileceğini sanmıyorum" dedi babası, "Fakat anlaşma kesin, şu anda öğrenemezsin, henüz değil..."

Bu derin sır yıllar boyunca gizlendi. Ancak bir gün açığa çıkma zamanı geldi..

Hayatının en karanlık günlerinden birinde, annesinin cenazesi başında babasıyla birlikte bekliyordu. Babası yavaşça annesinin başına eline uzattı; kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti; annesinin kulakları yoktu.

"Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda kalmadığı için çok mutlu oldu" diye fısıldadı babası.. "Ve hiç kimse, annenin daha az güzel olduğunu düşünmedi değil mi?"

Gerçek güzellik fiziksel görünüşe bağlı değildir, ancak kalptedir!

Gerçek mutluluk, gördüğün şeyde değil, asıl görünmeyen yerdedir...

Gerçek sevgi, yapıldığı bilinen şeyde değil, yapıldığı halde bilinmeyen şeydedir!

Gülmek.. Gülebilmek..
Geçen hafta "Gülme" üzerine yazmıştım, gülme özürlü milletimden söz ederek.. Bir de örnek vermiştim.. Yıllar önce, her rüzgarla ceviz kabuğu gibi sallanan bir F-27 ile İstanbul'a uçuyoruz. Semih Balcıoğlu Ağabey, fıkra anlatıyor, ben de gülüyorum. Hostes geldi.. "Efendim gülmeniz etrafı rahatsız ediyor" diye..

Yahu sallanan bir uçakta gülen insan, sizi rahatlatır mı, rahatsız mı eder, falan diye yazmıştım.

Okuyucu Alper Evirgen Amerika'dan yazmış..

"Türkiye'den dönüyorum. Altı saattir uçmaktan canımız çıkmış.. Bu sırada senin `Gülme' üzerine yazını okumaya başladım ve kendimi tutamayıp gülmeye başladım, arkamdan bir el dokundu `Böyle gülmeyin.. Uçakta sirk mi var' diye.."

Yani.. Aradan bunca yıl geçmiş, değişen birşey yok..

Gülmek bu ülkede ayıp sayılıyor ve insanları rahatsız ediyor..

Hangi milletin dilinde "Karı gibi gülme" diye laf var?.. Hem kadını, hem gülmeyi aşağılayan bir geleneğin mirasçılarıyız, biz..

Geçenlerde Faik Akın davet etmişti.. THY'nin Hostes Eğitim Merkezi'ne gittik.

Daire Başkanı Kaptan Pilot Zafer Baysal ve Kabin Eğitim Müdürü Nuçin Özsoy ile önce yemek yedik, sonra eğitim merkezini gezdik.. Birinci sınıf bir merkez..

Sınıflardan birine girdik.. Bir iki kelime söylemem istendi..

Hayat boyu uçaklarda asık suratlı hosteslere deli olagelmişimdir. Yolcu uçakta huzursuzdur. Hostesin yüz ifadesinden mana çıkarır. O keyifli ise rahatlar..

"Niye gülümsemiyor sunuz" demiştim, arkadaşım hosteslere..

Gerekçeye bakın.. Efendim yanlış anlayan çıkıyor ve askıntı oluyormuş.. Bir iki tane hıyar çıkacak diye tüm uçak yolcularını cezalandırmak olur mu?..

Bunu anlattım gençlere.. "Gülerek, gülümseyerek servis yapın ne olur" dedim..

Sonra yüzlerine baktım.. Pek de ikna olmuş gibi bakmıyorlardı bana..

Genlerine işlemiş asık suratları ile tepsileri dağıtmaya kararlı gibi idiler..

Eğitim merkezinde birebir maketler var.. Kabin içi.. Servisler için.. Bir havuza yanaşmış uçak.. Denize acil inişlerde boşaltma eğitimi için.. Daha aklınıza ne gelirse.. Bu kurslara bir tanesini daha eklemek gerek..

Tebessüm etme dersi..

Gülme özürlü beyinlerimiz, öyle bir çift lafla iflah olmaz..

Beyin yıkayacak bir kurs gerek, birkaç saatlik, en azından..

En son fısıltı gazetesi haberleri
Kim ne derse desin Türkiye'de en tutulan satış rekorları kıran okurlarına gazete yetiştiremeyen bir tek gazete var. Fısıltı gazetesi.

Yok Gemlik'te metan gazı çıkıyormuş, yok doktorların izinleri kaldırılmış, yok "sıcak tatili" aslında maksatlıymış, deprem olacakmış ama devlet bunu açıklayamıyormuş.

Sizin için fısıltı gazetesinin son dakika haberlerini derledik. Seç beğen inan..

- Abicim CNN bugün hiç altyazı geçmemiş. Aletleri bozulmuş. Bunda kesin bir numara var. Bir şeyler olacak...

- Ayol bizim gelin dün gece hayatında ilk defa orgazm olmuş. Var bunda bir şey. Kız bi panik bize taşındı. Kesin deprem olacak diyor.

- Abicim Tansu tuttu Mesut'a birleşme teklif etti. Durup dururken niye Tansu'nun kanı kaynayıverdi Mesut'a? Nereden çıktı bu ani ısınma? Valla bizim bi arkadaş balıkçı. Geçen akşam Yenikapı açıklarından geçerken görmüş. Özer Bey köşkün bahçesine çadır kuruyormuş. Adam bi şeyden kuşkulanmış yani.

- Sen ne dersen de abicim, Galatasaray logoyu hala alamadı. Ben bahçeye çadırı kurdum.

- Siz daha oturun oğlum. Sizin dünyadan haberiniz yok. Güzin-Baha, İskender Doğan, Esmeray falan bir araya gelip kaset çıkardılar. Bu hayra alamet değil kardeşim. Ben gidiyorum buralardan.

- CNN altta yer kalmayınca bu defa üstyazı geçmiş, Marmara Denizi'nde çok büyük deprem olacakmış. Larry King İngilizce salavat getirmiş.

- Bizim hala oğlu gözleriyle görmüş. Ersen ve Dadaşlar gizli gizli Ersan Erdura'nın evinde toplanıyorlarmış. Kesin bi şey olacak. Hadi hayırlısı.

- Cebinden beş kuruş çıkmayan Galatasaray yönetimi 28 milyon dolara Jardel'i aldı. Sizi bilmem biz pılıyı pırtıyı topladık Norveç'e yerleşiyoruz.

- Bizim kayınço İTÜ'de çalışıyor o görmüş. Bodyci jeofizikçi Şener Üşümezsoy birden body yapmayı bırakmış. Bütün kasları pörsümüş. Adam süklüm püklüm ortalıklarda dolaşıyormuş. Daha ne diyeyim?!

- Yok abicim yok kesin bir şeyler olacak.. Bu Mahzun "yıkılmadım ayaktayım" demiyor muydu? Al bak işte, şimdi de "yoruldum artık" diyor. Yok abicim yok, bu kesin bir işaret.

- Bizim evde aylardır ne nohut ne de kurufasulye pişiyor ama af buyur evde mütemadiyen metan gazı çıkarıyoruz. Doktora gittik. Adam önce bizi dinledi, sonra da Konya'ya annesinin yanına taşınmaya karar verdi.

- Bizim Başbakanlık'ta odacılık yapan bir akraba söyledi, o da müsteşardan duymuş, "bu hükümetin suyu ısındı" diye konuşuyorlarmış. Eyvah ki eyvah.

- Herkes futbol federasyondan 5+2 çıkacak diye bekliyordu ama 5+1 çıktı. Federasyon bir şeyler biliyor, bir yabancı futbolcunun canını kurtarsak kardır diye düşünüyorlar ama söylemiyorlar. Aşkolsun adamlara.

- Abicim o deli profesör var ya, hani hep papyon takan... Geçen gün yan komşusu duymuş "Ha ha ha hepiniz öleceksiniz" diye sayıklıyormuş bu uykusunda.

- Geçende CNN Türk'te altyazı geçiyordu. M.Ali Birand, o yumuşak mizaçlı adam bir sinirlendi, elini tersiyle itip altyazıyı gerisin geriye yolladı. Yok abi saklıyorlar işte bazı şeyleri bizden...

- Bizim enişte biliyorsun Uşak Cezaevi'nde yatıyor. O duymuş. Nuriş Kardeşler bu deprem olayına acayip uyuz oluyorlarmış. Bir fay hattı öbürünü tetiklerlerse bunlar da tetikleyeceklermiş. Hatta sıkacaklarmış Hersek Deltası'nın dizine iki el, onu "aletsel büyüklük manyağı" yapacaklarmış.

- Abi ben bu Hakan ile Utku'yu tanıyorum. Biri Fenerli biri Galatasaraylı. Ama birlikte çalışıyorlar. Olacak şey mi abi?! Siz beni dinleyin hocam. Depremin eli kulağında.

hakanutku@hotmail.com

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır