kapat

24.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Çağları delen tünel
1965: Adalet Partisi Genel Başkanı Demirel, Urfalılar'a su getirme sözü verdi. 1977: Başbakan Demirel Urfa Tüneli'nin temelini attı. 1994: Cumhurbaşkanı Demirel tünele Fırat'ın sularını saldı

Türkiye, 1965'in 10 Ekim günü yapılacak bir genel seçime hazırlanırken, Adalet Partisi'nin genç Genel Başkanı Süleyman Demirel, propaganda çalışmaları için, Mezopotamya topraklarına geliyor, Urfa ilinde halka hitaben yaptığı konuşmada şunları söylüyordu: "Ben, yağmur duası yapan bir bölgenin çocuğuyum. Yağmur gelmediği zaman sararan, kuruyan ekinin, çoluğu çocuğunu, hayvanını nasıl perişan ettiğini bilirim. Bu bölgede insan, ekinden önce kurumuş. Ben, senin haline dayanamam kardeşim. Ben, sizin ıstırabınızın çocuğuyum. Sizi, bu ıstıraptan kurtarmayı bir şeref ve namus meselesi sayarım."

GÜRÜL GÜRÜL BEREKET
Süleyman Demirel, bu namus sözünden tam 12 yıl sonra, 3 Nisan 1977 tarihinde yine Urfa'ya gidiyor, bu defa "Başbakan" sıfatıyla Güneydoğulular'ın karşısına çıkıyordu. Demirel, "Dağlar değil, çağlar delinecek" yazılı bir pankartla karşılanıyordu. Acaba, bu mesajla birlikte, neler anlatılmak isteniyordu? İşte bu soruların cevabını Demirel'den dinleyelim: "Akla, hayâle sığmayacak şeyleri, gerçekleştirmeye gidiyoruz. Fırat Nehri dağların arasından akıp, Birecik Köprüsü'nün altından geçtikten sonra, Basra Körfezi'ne gidiyor. Fırat Nehri, Basra Körfezi'ne yine gidecek ama, önce bu topraklara bereket verecek.

Yaptığımız iş, Fırat Nehri ile Dicle Nehri'ni birleştirmektir. Bir nehir yatağı açıyoruz. Tünel, onun başıdır. Bundan sonra, Fırat Nehri ovaya akacaktır. Yaptığımız işin adı odur. Kimse, 'Duyduk, duymadık' demesin. Cenab-ı Allah, o günleri milletimize gösterecektir. Urfa'nın omuzunu bugün kazmaya başlıyoruz. Bu omuzdan Fırat Nehri akacaktır."

Başbakan ve AP Genel Başkanı Demirel, Urfa Tüneli'nin temelini atarken, bir ilginç cümle daha kullanıyordu: "Efsanenin yazdığımız son sayfasında Fırat, Harran'la kucaklaşıyor." Evet, efsane gerçekleşiyordu. Demirel, tünelle ilgili bilgiler verirken, sözlerini şöyle sürdürüyordu:

"Sevginin kaynağı vardır: Gönüldür. Kurumuşsa, bir şeye yaramaz. Sadece gönüller sevgi dolu olursa, o zaman bugün giriştiğimiz bu büyük mücadeleyi, yurdun bu köşesinde devam ettiririz.

Tarih” bir olaya tanık oluyorsunuz. Şimdi başlattığımız iş, dünyanın her yerinde tarih” sayılabilecek bir büyük iştir. Bir cesur iştir, bir zor iştir, ama sanıyorum ki, bu cesur işe, bu zor işe girebilmek için her şeyimiz vardır; yüreğimiz vardır, yüreğimiz...

Ta Erzurum yaylalarından, Palandöken'den kopup gelen kar suyu, Urfa'nın, Mardin'in, Diyarbakır'ın, yurdun bu güzel köşesindeki topraklara sevdalıdır. Asırlar boyu sevdalıdır. Efsanedeki gibi." Başbakan Demirel, Urfa Tüneli'nin temelini atarken, gözleri dolu dolu oluyordu!

Kurtlu sudan kurtuluşun öyküsü
Demİrel, Türkiye'nin su sorununu şu anıyla dile getiriyordu: "Ben, bir buğday başağının peşinden giden adamım. Yeşil başağın tane doldurmadan kurumaması için onun peşine düştüm. 1957'de Mardin'in Gülharin köyüne gittiğimde, bir çukurun çevresinde iki otomobil lastiğini kova yapmış kadınlar, çamurlu bir sıvıyı çekiyorlar ve buna 'su' diyorlardı. Yalnız kocaman gözleri meydandaydı, güzel gözler. Sıvıyı sonradan süzerlermiş. Bizim İslâmköy'de evin 150 metre ötesinden su çeken anamı hatırlarım. Taşırken, kollarının uzadığını hissederdim. Güneydoğu insanı susuzdu, hayvanlar susuzdu, toprak susuzdu. Oysa, Palandöken'den eriyen kar suları gelir ta yakına, Türkiye'nin en değerli madeni bu kar sularıdır."

Demirel, 40'lı yılların sonunda başlattığı su maratonunu hiç bırakmadı. Bunun için 50 yılını verdi. Sudan enerji elde etmek için, büyük projeleri hayata geçirdi. Kurtlu su içen insanları, sağlıklı su ile buluşturdu. Suya kavuşan insan, ona, "Su gibi aziz ol" diyordu.

On yedi yıl sonra Urfa'da
Takvİmler 9 Kasım 1994'ü gösteriyordu. Urfa'nın adı "Şanlıurfa" olmuştu. Artık, 1977'de temeli atılan tünele de "Şanlıurfa Tüneli" deniliyordu. İşte o gün, Şanlıurfa'da bir büyük şenlik vardı. Aradan 17 yıl geçmişti. 1977'nin Başbakanı Demirel bu defa, "Cumhurbaşkanı" sıfatı ile aynı topraklara geliyordu. Şanlıurfa Tüneli'nin inşaatı bitmişti. Fırat, Harran Ovası ile kucaklaşmak üzereydi. Çatlamış toprak suya kavuşacak, Baba da halka verdiği namus sözünü yerine getirecekti.

Demirel kürsüdeydi: "Bu güzel topraklar ve bu topraklar üzerinde susuz yaşayan insanlar, her canlı, şimdi Fırat sizin huzurunuza geliyor. Ey benim güzel vatandaşlarım, ey bu bölgenin güzel toprakları, ülkemin bu güzel bölgesi, gelin işte Fırat, buna iyi sarılın. Kana kana için bu suları. Bu su, cennetten çıkmıştır. Ab-ı Hayat'tır. Sadece su değildir, hayat suyudur. Türkiyemiz'in bu köşesini imar edilmiş, refaha, mutluluğa kavuşmuş bir belde haline getireceğiz. Bu iddia, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin iddiasıdır."

YARIN
Türkiye'ye ilk televizyon yayınını

hangi başbakan, nasıl getirdi?

Polonya Cumhurbaşkanı Walesa, TV hakkında Demirel'e neler demişti?

"Televizyon değil, ekmek istiyoruz," diyenlere Demirel ne cevap verdi?

HULUSİ TURGUT'UN DİZİ YAZISI-3


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır