kapat

24.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Tünelde can pazarı
Aralarında çocuklar, yaşlılar, hastalar da bulunan yüzlerce insan bir kabusun ortasında kaderiyle baş başa kaldı... Bu cehennemden çıkabilmek için hayatımızın en korkunç yürüyüşünü yaptık

GEÇTİĞİMİZ Pazartesi akşamı, haberci arkadaşım Şenol Baştakar'ın kullandığı araçla işten eve dönüyorduk. Redaktör meslektaşım Yavuz Asdemir de araçtaydı. TEM'den Üsküdar yönüne döndük. Bir tıkanıklık başladı. "Hafta başı yoğunluğu"na yorduk. Kısıklı'ya açılan 1 kilometrelik tünele girdik. 250 metre gitmiş gitmemiştik ki, trafik betonlaştı. Tünelde kalakaldık. Çok sayıda aracın çıkardığı egzos gazları tüneli giderek dolduruyordu. Kapıları pencereleri sımsıkı kapatıp tam yarım saat, bu kabus ortamında bekledik. Şenol bir ara, rezaleti fotoğraflamak için dışarı çıktı. Kapının bir anlık açılıp kapanması, bizim de zehiri solumamıza yetti. Herkes soğukkanlılığını yitirmeye başladı. Araçlar canhıraş şekilde klakson çalarak "İmdat" istedi. Kimi insanlar araçtan inip kendilerini can havliyle, yürüyerek tünelin dışına atmaya çalıştı. Kalbim sıkışmaya, içim daralmaya başladığı için bunlara ben de katıldım. Ne de olsa yaş 50'nin üstünde; genç arkadaşım Yavuz Asdemir başıma bir şey gelirse yardımcı olmak için beni izledi. Yavuz'la, burunlarımıza birer kağıt mendil tutup, "Belki trafik açılır, Şenol araçla yetişir, bizi alır" umuduyla geriye doğru kısa mesafede değil, tünelin Kısıklı yönündeki ağzına, yani uzun mesafeye doğru yürümeye koyulduk. Bu şahsen benim, hayatımda yaptığım en korkunç yürüyüş oldu. "Tünelin ucundaki ışık" göründüğü zaman, kendimi "yaşamla yokluk arasındaki bir çizginin yaşam tarafında kıl payıyla kalmış" gibi hissettim. Aracı terkedemeyen Şenol, bu cehennemden, bizden yaklaşık yarım saat sonra kurtulabildi. Yani o, içerde 1 saatten fazla kaldı. Bu dehşeti bugün SABAH-İSTANBUL'da Şenol'un fotoğraflarıyla, inanıyorum ki yüreğiniz ürpererek izleyeceksiniz.

İKİ şeyden ibret ve kaygı duyduk: Birincisi içlerinde yaşlı, hasta insanlar ve küçük çocukların da bulunduğu yüzlerce insanın bir tünel içerisinde sıkışıp kalması sırasında ne bir polisin, ne bir ambülansın ortalıkta görünmeyişi; hiç bir kurtarma çabasının göze çarpmayışı... İkincisi insanlarımızın, egzos gazlarıyla dolu tünelde trafiğin açılmasını ya araçlarından çıkarak, ya açık camlarından kafalarını uzatarak ve sigara içerek beklemeleri... Böyle durumlarda polisten-ambülanstan yardım ummak boş; vatandaş ta kendi başının çaresine bakmak konusunda yeterince donanımlı ve bilgili değil. Özetle; Tanrı yardımcımız olsun!


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır