kapat

18.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Zoraki gelin ölümü seçti
Sevmediği bir gençle nişanladılar Özlem'i; "Zamanla alışırsın" dediler. Ama o, "alışamadı" bu acımasız karara. İstemediği, arzulamadığı bir adamın yerine ölümün koynuna giriverdi...

Kaderi "aile büyükleri" tarafından çizilmek istenen bir genç kızdı Özlem Savluk. Hayatındaki seçimleri kendi başına yapmasına olanak tanınmayan, onun adına, ona "uygun" kararlar alınan 20 yaşındaki bir genç kız... Kabuğunu kırmasına izin verilmemişti. Okumasına, kendini yetiştirmesine izin verilmemişti. Hele "aşk" gibi, "sevgi" gibi en doğal, en güzel duyguları yaşamasına... Asla! Birgün ailesi, oturmuş, Özlem'in evlenmesi gerektiğine hükmetmişti. Yaşı gelmiş, geçiyordu. "Hayırlı bir kısmetle başgöz edilmezse, zapdetmesi daha zor olurdu." Böylece, belirlendi damat adayı. Birkaç zamandır Özlem'i isteyen Latif Baran'dı bu. Karar verildi, aileler anlaştı. Birkaç aya kalmayacak, Özlem telli duvaklı gelin olacaktı.

KİMSE SORMADI
Tüm bunlar olup biterken, kimse Özlem'in yüzüne bakıp, "İster misin kızım? Razı mısın?" diye sormamıştı. Ne anası, ne babası gerek görmüştü böyle bir zahmete katlanmaya. Oysa Özlem, hiç gönüllü değildi bu işe. O, hep sevdiği bir adamın kollarında girmek istemişti dünyaevine. Tanımadığı, hoşlanmadığı, istemediği bir adamla birlikte ömür tüketmeyi hiç mi hiç istemiyordu.

Ve sakınmadı, hissettiklerini açıklamaktan. Annesinin karşısına geçti; "Ölürüm de evlenmem" dedi. Ama onun yüreğinden kopan bu sese kulak verecekleri yerde, bildik kelimeleri ardarda sıraladılar:

"Nikahta keramet vardır. Zamanla alışırsın." Böylece, takıverdiler nişan yüzüklerini Özlem'le Latif'in parmaklarına. Ama kelepçeden ağırdı Özlem'in parmağındaki yüzük. Ve içi kan ağlıyordu, her ne kadar müstakbel kocasıyla fotoğrafçıya poz verirken gülümsese de...

YAŞAYAN ÖLÜ
Düğün gününün yaklaştığını hissettikçe dar geliyordu Özlem'e yaşadığı dünya. Yaşayan bir ölü olacaktı, nikah defterine imzayı bastığı an. Ömürboyu mutsuzluk çekecekti. İşte bu duygular içinde karar verdi, her gün ölmektense, bir kez ölmeye. Küçükçekmece'deki evlerinde, kilitli bir kapının ardında, bir ipin ucunda sallandırdı kendini. Son verdi, hiç yaşayamadığı ve yaşayamayacağı hayatına.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır