kapat

10.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN DÜNDAR(cdundar@sabah.com.tr )


Paşa ile Hanım Sultan

Geçen hafta gazetelerdeki küçük bir haber Dr. Mahpeyker Enver Ürgüp'ün 83 yaşında öldüğünü duyuruyordu.

Çoğu zaman tek sütunluk haberlerin içinde koca hayatlar gizlidir. Bu haber de öyleydi.

"Hanım Sultan", Türkiye tarihinin pek tanımadığımız bir yüzünün tanığıydı.

Enver Paşa'nın kızıydı.

***

Günahları ve sevaplarıyla Türkiye siyasi tarihinin en çok tartışılan şahsiyetlerinden biri olan Enver Paşa, 1922 Ağustosu'nda Tacikistan'da öldürüldüğünde kızı Mahpeyker henüz 5 yaşındaydı.

Ne, Sultan Abdülmecid'in torunu olan annesi Naciye Sultan'ın acı kaderinden, ne babası Enver Paşa'nın Kafkasya'da kurulacak İslam ordusuyla bir Turan yaratma hayallerinden haberi vardı.

Cihan Harbi'nin sonunda Teşkilat-ı Mahsusa, bir Alman deniz motoru ile Enver Paşa'yı kaçırırken İstanbul'da kalan Mahpeyker, henüz 1 yaşındaydı. Çok geçmeden Fransızlar kapılarına dayandı ve ana-kız yalıdan kovuldular.

***

Enver Paşa uzun süre Berlin'de eşiyle kızının hasretiyle yandı. Ama çaresizdi. İstanbul'dan gelen mektuplar çaresizliğini daha da artırıyordu.

"Kıymettar Enverciğim!" diye başlıyordu, Ocak 1920 tarihli bir mektup: "Mektubunu gözyaşlarımla belki bin defa okudum. (..) Sana gelebilmek için Allah'tan başka bana yardım edecek hiç kimsem yok. Hele Mahpeyker, o bedbaht çocuk 'Neneciğim babam nerede?' diye resmini öpüyor. Eğer sana getirir isem hiç yaramazlık etmeyeceğini bana yalvararak söylüyor."

Enver Paşa, 5 Mart' ı 6'sına bağlayan gece yazdığı cevapta "Arslancığım, güzelim" diye hitap ettiği Naciye Sultan'a "Kalbim kanıyor" diyecekti.

***

Mahpeyker, 3 yaşında annesi ve yeni doğan kız kardeşi Türkan'la Berlin'e gitti. Ama Enver Paşa Moskova'daydı. Lenin'in altınları ve Kafkas İslam Ordusu'yla Anadolu'ya dönme planları yapıyordu.

1920 yılında bir gün aniden çıkıp Berlin'e geliverdi. Çökmüş bir haldeydi. Eşi ve kızlarıyla hasret giderdi. Ama fazla duramadı. 1920 yazında Bakü kurultayına katılmak için yeniden yola çıktı. Geride şu satırları bıraktı:

"Tek sevdiğim Naciyeciğim! Yavrularımı ve seni Cenab-ı Hakka emanet ediyorum."

Mahpeyker, "bebek almaya gitti" diye bildiği babasını bir daha göremeyecekti.

***

Berlin buluşmasından bir de Ali adlı -hiç göremeyeceği- oğlu olan Enver Paşa, eşine 25 Temmuz 1922'de yazdığı son mektubunda "Duşanbe de Ruslar'ın eline geçti. Çekiliyoruz. Dua et Naciye... dua et..." diyordu. Fazlasını yazabilecek kadar kağıdı yoktu. Aşk satırları yerine, bu son zarfın içine yaban çiçekleri koymuştu. Bu mektuptan bir hafta sonra Himalayalar'ın eteğinde bir kıskaç ateşinde öldürüldü. Delik deşik edilmiş cesedinin üzerinden karısı ile çocuklarının resimleri çıktı.

Bir devir böyle kapandı.

1939'da Türkiye, hanedan üyelerinin çocuklarına ülkeye dönme olanağı tanıyınca Hanım Sultan, Türkiye'ye gelip evlendi ve psikiyatri doktoru oldu. Ancak babasından beri peşini bırakmayan yazgısı, 40 yaşındaki oğlunu da talihsiz bir intiharla elinden aldı.

***

1996 yazında babasının naaşının yeniden vatan toprağına dönüşünü görebildi Mahpeyker Sultan... 5 yaşında yitirdiği babasına 80 yaşında kavuştu.

Ve geçen hafta da onun yanına uçtu.

Mutlaka Sarıkamış'a gömülmüş 90 bin askerin ve onların çocuklarının da benzer öyküleri vardır, ama ben Enver Paşa ile son nefesine kadar resmini yanında taşıdığı kızı Mahpeyker'inin öyküsünü de en az onlarınki kadar hazin bulmuşumdur.

Dedim ya, her küçük haberin içinde koca hayatlar gizlidir.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır