BOŞ ARTI BOŞ

Salı akşamı, yakın dostlarla yemekteydik. Sayısı giderek azalan adam gibi adamlar ve saygıdeğer hanımlar vardı masanın çevresinde.

Aralarında üst düzey gazeteciler de bulunan ve Türkiye'de kıpırdayan her yapraktan haberli olan bu grup, salı akşamı neler konuştu dersiniz?

Hayatı konuştular.

Ve bu gündem içinde, ertesi gün yapılacak olan meclis oylaması yoktu.

Çünkü Demirel'in görev süresinin uzatılıp uzatılmaması Ankara'dan başka kimseyi ilgilendirmiyordu.

***

Sokakta rastladığım insanlarla konuşuyorum, fakslar mektuplar elektronik posta mesajları alıyorum; inanın hiç kimse bu uzatmadan söz etmiyor.

Ankara'yı yakından ilgilendiren ve siyaseti neredeyse kilitleyen Cumhurbaşkanlığı olgusu halkın gündeminde yok.

Çünkü Demirel'in görev süresi uzasa da uzamasa da halk aynı sıkıntıları çekmeye devam edecek.

***

Halkın gündeminde ekonomik sıkıntı var.

İnsanlar pahalılıkla boğuşuyor: Ev kadınları her gün bir tencere kaynatabilmenin derdine düşmüş.

Babalar ev kirası, çocukların okulu, elektrik su telefon faturaları, yol parası, hastane masrafları arasında sıkışıp kalmış.

Omuzlarındaki yük her geçen gün artıyor.

***

Bir iş adamı diyor ki: "Deprem sonrasından bile daha büyük bir durgunluk yaşıyoruz. Yaprak kıpırdamıyor."

Bütün sektörler böyle.

Halkın alım gücü düşüyor.

SABAH Gazetesi'nin, satış fiyatından 75 bin lira indirmesi, yüz binlerce kişinin gazetemize yönelmesine neden oldu.

Demek ki 175 bin lira, gazete okumak isteyen insanlara fazla geliyordu.

Bir simit bile alamayacağınız 75 bin lira bu kadar önemli.

Bu insanlar, meclisteki oylamaya aldırmamakta haksız değil.

Çünkü kırk yıldır değişmeyen gerçek şu: Kim gelirse gelsin, bu sistem halkı ezmeye devam ediyor.

***

İsviçreli bir yayıncı dostumuz İstanbul'daydı.

Dün uğurladık.

Dedi ki: "Türkiye'de rastladığım herkes sistemden şikayet ediyor. Onlara, güvendikleri bir parti olup olmadığını soruyorum. Hayır diyorlar. Hiç kimseye ve hiç bir partiye güvenmiyorlar. Bu siyasi kilitlenmeyle Türkiye'nin geleceği nasıl kurulacak?"

İsviçreli yayıncının gördüğü bu gerçeği Ankara göremiyor.

Çünkü Ankara siyaseti halktan tamamen koptu; kendi içinde pazarlıklar yapan, entrikalar çeviren, saray darbeleri hazırlayan bir yönetim kastına dönüştü.

***

Bugün Takvim Gazetesi'nin manşete çıkardığı bir söz var: "Boş artı boş!"

Ahmet Vardar'a balıkçı dostları "Bize ne beş artı beşten abi!" demişler "Ağlar bomboş çıkıyor. Bizim gerçeğimiz boş artı boş."

İşte halkın gündemi bu!