kapat

30.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


En uzun gün

Meclis'te görüşmeler sürerken... Genel Kurul salonunda ve kulislerde de pazarlık" sürüyordu... Fazilet ile pazarlık.

Bu sırada Hasan Ekinci (DYP) ile karşılaştık.

"Durum" diyecek olduk.

Ekinci "hava raporunu" verdi:

- Hava bulanık.

Yanımıza "başka milletvekilleri de" yaklaştılar.

Ve onlar da Ekinci'yi onayladılar:

- Fazlaca bulanık.

***

Sonra "Anayasa değişikliği üzerindeki" ilk görüşmeler tamamlandı.

Yıldırım Akbulut maddelere geçilmesi için oylama yapılacak" dedi.

"Gizli oylama" başladı.

Oylama sırasında Nazif Okumuş'la (MHP) konuştuk:

- Ne görünüyor?

Okumuş:

- Sanki mehter marşı çalınıyor... Sanki herkes mehter adımlarıyla yürüyor.

- Yani?

- Yani iki ileri, bir geri... İki kişi "evet" diyorsa... Bir kişi "hayır."

***

Hasan Ekinci'nin "bulanıklık" gözlemi doğru çıktı.

Nazif Okumuş'un da "mehter" benzetmesi.

Dün Meclis'teki "ilk oylamanın" sonucu gerçekten de "iki ileri, bir geri."

303 kabul, 202 ret.

***

"202 ret" bir anda Meclis'i dalgalandırdı.

Başbakan Ecevit "odasına" çıktı.

Yanında Bakanlar... Grup yöneticileri.

Bu sırada kulisler "bir söylenti ile" çalkalandı:

- Ecevit 202'yi onur meselesi yapabilir... Koalisyon partilerinin fire vermesine tepki gösterebilir... İstifa edebilir...

Sonra Ecevit "Genel Kurul"a döndü.

İstifayı "aklının ucundan bile geçirmiyordu."

***

Ayvaz Gökdemir'le (DYP) işte bu safhada... Gerilimli bir ortamda konuştuk.

"Neler oluyor?" diye sorduk.

Gökdemir:

- Anadolu'da, zor bir durumla karşılaşılınca... "Hacı emmiye" başvurulur... "Hacı emmi, bu işin içinden nasıl çıkacağız?" diye... Hacı emmi de der ki; "İyi olur inşallah." Anayasa değişikliği meselesi de öyle... İyi olur inşallah.

***

Meclis kulisinde Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'yi gördük.

Sigara içiyordu.

Gelişmeleri "soğukkanlılıkla" izliyordu.

Az ötesinde ANAP'lılar oturuyorlardı.

Onlarla sohbete başladık.

Kimi "evetçiydi" kimi "hayırcı."

Sorduk:

- Sonunda ne olur?

Herkes sustu.

Sadece Turhan Tayan (Bursa) konuştu:

- Demirel ile devam konusunda bir organizasyon var... Alternatif bir plan ve alternatif bir isim ortaya konulmadıkça... Bu organizasyonun önü kesilemez.

***

ANAP Milletvekilleri Yaşar Topçu (Sinop) ile Erkan Kemaloğlu "5+5, Demirel ile devam" formülünün ateşli savunucularından.

Dün sabah ikisi de "imzayı atan arkasında duracak... Koalisyonda fazla fire olmayacak" düşüncesindeydiler.

Bize "sorun yok" dediler.

"202 kırmızı oyu... Koalisyonun firesini" görünce...

Onlar da şaşırdılar.

"Nasıl olur?" diye.

Oysa "siyaset bu."

"Her şey" olur.

Bir örnek...

1980'de Sadettin Bilgiç, Cumhurbaşkanlığı'na aday gösterilince...

"Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve MHP'nin" oy toplamı 311'di.

Gerçi "üçlü koalisyon" yoktu.

"Azınlık hükümeti" vardı.

Ancak, azınlık hükümeti "MSP ve MHP'nin desteğiyle" ayaktaydı.

"Oylama" yapıldı.

Bilgiç'e önce "183 oy" çıktı.

Sonra bu oy yükseldi ama...

"250'nin üzerine" hiç çıkmadı.

(1980'de, Cumhurbaşkanlığı için 316 oy gerekiyordu.)

***

Saat 17.00 sularında "sinirler hayli gerilmişti."

"Maddelere geçilecek mi, geçilmeyecek mi?" diye.

"İçerde" bu konu konuşulurken...

"Dışarda... Kulislerde de" her kafadan bir ses çıkıyordu.

Ve çoğu zaman da...

"Konuşmalar... Tartışmalar" kişiselleşiyordu.

"Eski defterler" açılıyordu.

Kimi "vefa" diyordu.

Kimi "ihanet."

Kimi "Demirel, bizim Özal'a çok çektirmişti... Şimdi sıra bizde" diye konuşuyordu.

Kimi de "Demirel'in sana iyiliği çok... Ne çabuk unuttun?" diye.

"Araya" girdik:

- Birbirinizi incitmeyin.

Ve "bir eski hikaye" anlattık.

Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın "süresi" uzatılacaktı.

Konu "Senato"ya geldi.

Ve "bir oy farkla" reddedildi.

Eğer "bir kişi daha" oy verseydi...

"Sunay formülü" geçecekti.

Oy vermeyen bir kişi "kimdi" biliyor musunuz?

Cevdet Sunay'ın önce "Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri" yaptığı ve sonra da "Kontenjan Senatörlüğüne" atadığı emekli Tümgeneral Cihat Alpan.

Kuliste tartışanlara "bu hikayeyi" anlattıktan sonra...

"Olur böyle vakalar" dedik ve yürüdük.

***

"Böyle dönemlerde" lafın, dedikodunun, spekülasyonun, bini bir para...

Herkes bir şey söylüyor.

Çoğunun "aslı, esası" yok.

Ama "kafa karıştırıyor."

Aklımıza "eski bir teklif" geldi.

30 Ocak 1921'de Meclis Başkanlığı'na verilen bir kanun teklifi...

Teklif "tezviratın önlenmesi veya yasaklanması için bir kanun çıkarılmasına" dair.

Tezvirat...

Yani "yalan, dolan... Ara bozmak... Kötülük yapmak için kovuculuk."

Neyse ki bu öneri "kanunlaşmamış."

Eğer kanunlaşsaymış...

Dün Meclis'te "çok... Ama pek çok kişi" suç işlemiş sayılacaktı.

Zira "tezvirat" dizboyuydu.

***

Gün 24 saattir.

Ama dün "gün" o kadar uzundu ki...

"Bitmek" bilmedi.

Eh, kolay da değil.

Böyle bir gün, yedi yılda bir geliyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır