kapat

30.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RAUF TAMER(rtamer@sabah.com.tr )


İmza veya söz...

Dünkü oylamalarda, sonuçlardan çok imzaların arkasında durulup durulmadığı dikkat çekiciydi.

Ne kadar boş.

Verdikleri imzanın arkasında durmak veya durmamak, ne zamandanberi değer taşıyor?

54. Hükümet'ten 55. Hükümete geçerken de 282 imza bir blok halinde toplanmıştı güya...

Ne oldu?

Ne ifade etti?

Hiç...

Zaten de kimsenin kusuruna bakılmadı.

*

İmza vermek... Söz vermek.

Bunlar artık siyasetin romantizm devri'nden kalma unsurlar galiba.

Elbet istisnaları var ama, Milletvekilleri, kulislerde konuştukları lâfları, çıkıp kürsüde söylüyorlar mı?

Sanki bizler, özel sohbetlerde savunduğumuz fikirleri, sütunlarımıza yazıyor muyuz?

10 yıl evvel şunu demişsiniz, 5 yıl evvel şunu yazmışsınız, suratınıza çarparlarsa hiç önemi yok bunların...

Değiştim dersiniz, olur biter.

Yani, öyle bir hale gelmişiz ki, sırtımızda küfe yok.

Peki, kim getirdi bizi bu hale... Türk siyaseti ne zaman geldi bu çizgiye?

Tutun ki failini veya faillerini bulduk?

Cezası ne?

Hiç.

*

Dünkü mecliste bir şey daha öğrendik.

- Ben seni tanımıyorum/seni muhatap bile kabul etmiyorum/elini bile sıkmam/selâm bile vermem gibi bir mantık, kör bir mantık.

Anlayın artık şunu...

Adam yerine koymadıklarımızı, hatta rejim dışı saydıklarımızı, şimdi -oylarına muhtaç duruma geldiğimizde- gayet legal bulduğumuza göre, eh, Demokrasinin vazgeçilmez unsuru dediğimiz partilere müjdeler olsun.

Lutfettik ve nihayet onları rejimin birer doğal parçası farzettik.

Ama işimiz bitince... Yani bugünden tezi yok, yine sırt çevirmek serbest...

*

Kanunların ve tüzüklerin nasıl anlaşılmaz bir dille yazıldığını da gördük dün...

Maddelere geçilip geçilmemesi için yapılan oylamadan sonra çıkan hukuki tartışma, ibret vericidir.

Kim yazıyor bu kanunları? Hangi dilden yazıyor acaba?

Tıpkı bunun gibi yarın 5+5'in 10 değil, 12 ettiğini de söyleyenler çıkacaktır... Belki Yüksek Mahkemeye başvuranlar bile olacaktır.

Biz oturmuş hâlâ attığı imzanın arkasında duranlar durmayanlar diye 406 imza sahibinin takibindeyiz.

Ne çare?

Anayasa değişikliklerini gizli oylamayla değil, isterseniz noter tasdikli senet'le yapalım artık.

Kimin kime lâf söyleyecek hali kalmış?

Kürsüde içtiği ant'ı bile unutanlar var.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır