Kurul (1)
BEN ne köyüm/Ne kasaba./Ben,/Yeditepenin üstüne kurulmuş/Taşı toprağı altın denmiş/Eteklerime/ Gecekondular konmuş/Bağrımda,/Paslanmış umutla yaşayan/Yirmi milyon kul!./Tüm çirkinliklerim/Ve tüm güzelliklerimle/Karşınızdayım yine/Bilmece değilim../Ben, İSTANBUL!..."
BUNLAR, mutfak duvarımdaki Saatli Maarif Takvimi'nin yaprağında okuduğum Kenan Akansu imzalı dizeler. Bu dizeleri okuduğum sırada, değerli mimar ve mimarlık tarihçisi Sayın Doğan Kuban'ın bir röportajdaki, kentsel kültürel mirasın korunmasıyla ilgili sözlerini düşünüyordum. Aklımdan, "İstanbul enikonu, Kuban'ın altını çizdiği yanlışlar yüzünden, dizelerdeki duruma düşmüş" diye geçti. Kendisi de Koruma Kurulları'nda uzun süre görev yapan Sayın Kuban, kurulların konusuna hakim bilim adamlarından oluştuğunu, geniş yetkilerle donatıldıklarını anlatıyor; şimdiki kurulların ise "üyelerini hükümetin seçtiği, politikayla uzlaşmış organlar" konumuna düştüğünü vurguluyor... Ve diyor ki:
"KURULLARIN verdiği kararlar her alandadır. SİT'i korur, şehri korur, şehir planlamasına karışır, Süleymaniye Camii'ni korur, ahşap evi korur, planları kontrol eder, uygunsa tasdik eder. Bu nedenle kurulların yapıyla, kentle ilgili çok karmaşık sorunlara hakim insanlardan oluşması gerek. Oysa kurumlarda memurlar var. Hiçbir şeyden haberleri yok. Restorasyondan haberleri yok. Kurullarda görev alan diğer kişiler arasında da restorasyonu bilmeyenler olabiliyor. Bir sanat tarihçisinin, çini uzmanının, arkeoloğun şehirle ilgili planı okuması, iyi veya kötü olmuş demesi, kent hakkında karar vermesi olanaksız. Çanak çömlekle uğraşan bir adama koca şehrin planlarını nasıl yapalım diye soruyorlar."
GÖREV sürelerinin "bakan inisiyatifi"ne bırakıldığını, çoğu üyenin tam "kurul deneyim ve birikimi" kazanacağı sırada tasfiye edildiğini belirten Kuban, "Zaman çok önemli. Eskiden üyelik ölene kadar devam ederdi. Şimdi bu kadar az zamanda, insan örneğin arkeologsa, restoratör olamaz. Arkeoloji restoratörü olabilir; ama SİT koruma uzmanı olamaz" diye uyarıyor. Konuyu yarın da sürdüreceğiz.
|