ÇANKAYA'NIN NABZI
Demirel'in yüz ifadelerinde bir rahatlık seziliyordu.

Az önce tören salonunda yaptığı konuşmada kullandığı bazı bölümler ise, konuyla doğrudan ilgisi olmasa da Çankaya'nın nabzını yansıtıyordu.

"Türkiye'de hak edilen başarılar var ve hak edilen başarıların sahipleri var.

"Bazı şeylerin takdiri geleceğe bırakılabilir. Bazılarınınki bırakılamaz. Zamanında söylenmesi lazımdır."

"Başarılı olmak için netice almak şart değildir; iyi bir netice almak şarttır. O da sinir ister."

Demirel, kırk yıllık siyaset yaşamında sinirlerine hep hakim olageldi. Ancak bugün Demirel'in koşulları farklı. Bugüne kadar Demirel siyasette hep aktif bir taraf oldu. Kürsüye çıktı, öne geçti, gerektiğinde kitleleri peşinden sürükledi. Şimdiyse bunu yapamıyor.

Demirel, bizzat kendi adı ekseninde dönen Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir aktör olarak yer alamıyor. Müdahale edemiyor, kürsüye çıkamıyor, öne geçemiyor. Sinirlerine yükleniyor, sabrediyor ve bekliyor.

ON SICAK GÜN
Ne zamana kadar?

Demirel: On güne kadar her şey belli olur.

Önümüzde on sıcak gün var.

23'ünde Meclis Anayasa Komisyonu toplanacak. 101, 69 ve 86'ncı maddelerdeki değişiklikler muhtemelen komisyondan geçerek, muhtemelen 26'sında Genel Kurul'da oylanacak.

27'sinde Milli Güvenlik Kurulu toplanıyor. Muhtemelen 28'inde de Anayasa değişikliği için gerekli olan ikinci oylama yapılacak.

Demirel'in vurguladığı on günlük takvim bu.

Bu takvim aslında Meclis çalışma takvimidir. Dolayısıyla Meclis Başkanı Akbulut'un Demirel'in yanında gazetecilere "5+5'in sorunsuz geçeceğini" söylemesi önemlidir.

Meclis 10 günlük tatilin ardından Türkiye'nin geleceğini belirleyecek yüklü bir gündemle bugün yeniden çalışmaya başlıyor.

Demirel'e soruyoruz:

- Siyaset ısınıyor değil mi?

- Isınmayıp da ne yapacak? Başka alternatif var mı? Ya koşulları kendinize uyduracaksınız, ya da koşullara uyacaksınız. Başka yolu var mı?

MURAT YETKİN