kapat

04.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NEBİL ÖZGENTÜRK(nebilo@sabah.com.tr )


Safiye Sultan!

"Dünya Kadınlar Günü"ne az vakit varken, Osmanlı'da yaşamış bir "dünya kadını"nın inişli çıkışlı yaşam öyküsü... Entrika, aşk, hırs, cinsellik ve evrensellik...

"Ey insanoğlu! Şânımı yüceltecek bir tapınak inşa et: ki Adem'den beri benzeri değmemiş olsun yeryüzüne!"

Tarihin tozlu sayfalarını açıp baktığımızda Bizans İmparatoru Justianus'a gelen Tanrı buyruğunda aynen böyle yazar.. Ve buyruk yerine gelir; Ayasofya inşa edilir yüzlerce yıl önce.. İnşaat tamamlanır, sonraları Osmanlı'nın olur ve de Türkiye Cumhuriyeti'nin.. Şimdi, Sultanahmet'in her noktasından tüm haşmetiyle görünen bu Ayasofya'da bir "Osmanlı kadını" yatmaktadır!..

Adı, Safiye Sultan..

İşbu "kadın hikayesi" Safiye Sultan'a dairdir.. Az biraz "Dünya Kadınlar Günü"ne armağan olsun diye.. Onbinlerce mil uzaklıkta, Amerika'da yüreği, "Safiye" için atan kadın yazar (Safiye Sultan kitabının yazarı) Ann Chamberlin'e selam olsun diye.. Ve Safiye Sultan'la dört yüz yıl sonra aynı toprakları soluyan "İnkılap Yayınevi çevirmeni" Solmaz Kâmuran Hanım'a "ellerine sağlık olsun" diyedir...

ooo

Kimdir Safiye Sultan? O'nu, Kösem'den, Hürrem'den ve diğerlerinden ayıran nedir? Acaba (dört yüz yıl sonra bile) yaşamının ayrıntılarında neden yolculuk yapılmaktadır? Ve neden, 8 Mart arefesinde birçoklarını ve tabii ki bizi etkilemiştir?

Yanıtı, aşağıdaki satırlarda gizli... Bize düşen sadece ayna tutmak.. "Güneşin battığı" İmparatorluk, Osmanlı'da, "anaların ne kadınlar doğurduğunu", iktidar ve gücün kimi zaman nasıl kadınların ellerinde daha da büyüdüğünü hatırlatmak.. Ve tekrar söylemek gerekirse bir "Dünya Kadını"nın "gün"ünü kutlamak!

İNGİLİZ DÜNÜR
Safiye Sultan, on altıncı yüzyılda yalnız Osmanlı haremine değil Osmanlı İmparatorluğu'na da ve hatta Avrupa'daki imparatorluklara da damgasını vurmuş bir kadın. Venedik Cumhuriyeti'nin en önemli ailelerinden birinin, Baffo'ların kızı. Babası Korfu valisi olan Sofia Baffo, manastırda dönemine göre çok iyi bir eğitimden geçirilmişti, hem dini hem de sanatsal konularda da bilgi sahibiydi.

Çok da güzel olan bu Venedikli asilzade genç kız, on dört yaşında bir deniz yolculuğu sırasında Osmanlı korsanlarının eline düştü ve kendini İstanbul'daki köle pazarında buldu. (1562)

Diğer köle kızlardan farklı olduğu ilk bakışta belli olan Sofia, Kanuni'nin oğlu Veliaht Şehzade Selim'in gözdesi Nurbanu tarafından oğlu Şehzade Murad'a armağan edilmek üzere satın alındı ve adı Safiye olarak değiştirildi. İtalyanca "bilge" anlamına gelen Sofia yerine, Arapça "arı, duru güzellik" anlamına gelen "Safiye" diye çağırılacaktı artık. Çok kısa bir zamanda saray entrikalarını ve gücün tadını öğrenen Safiye, haremde var olmanın tek yolunun da bu olduğunu anlamıştı. Bir süre şehzade Murad'la Kütahya'da kaldı, daha sonra da en önemli sancak olan Manisa'da.

Güzelliği ve zekasıyla genç şehzadeyi öylesine etkilemişti ki, Murad'ın gözü uzun yıllar ondan başkasını görmedi. Venedikli Baffo'ya sırılsıklam aşık olmuştu Kanuni'nin torunu. Safiye, bir süre sonra Şehzade Mehmet'i doğurdu. Tahtın gelecekteki sahibine ve bu şekilde kendisine de ileride Valide Sultan olmanın yolu açıldı.

Ama ne yazık ki yıllar geçtikçe ve sarayda taht sahip değiştirdikçe giderek bu aşk da kurumaya ve yozlaşmaya yüz tuttu.

1566'da yönetim daha çok Vezir-i Azam Sokollu'nun elindeydi. Ama kadınlar da boş durmuyordu tabii. Gözdesi Haseki Nurbanu ve oğlunun gözdesi Safiye, kendi yandaşlarıyla birlikte hem güç hem de para kapmanın peşindeydiler. Üçüncü Murat tahta geçince dengeler iyice değişti. Haremde acımasız bir mücadele başlamıştı kadınlar arasında. Valide Sultan Nurbanu ve Haseki Safiye, büyük bir savaşa girmişti artık. Safiye, oğlu Mehmet tahta geçtiğinde kırk beş yaşında ve iktidarın doruğundaydı. Nurbanu'dan da onun adamlarından da bir bir kurtulmayı başarmıştı zekasıyla. Artık Valide Sultan olarak ondan daha güçlü biri kalmamıştı.

Oğlunu avucuna alarak Osmanlı'yı yönlendirmeyi sürdürdü bir sekiz yıl daha. Bu dönemde Osmanlı - Avrupa ilişkileri büyük ölçüde onun etkisiyle biçimlendi. Dönemin ünlü kraliçesi Elizabeth ve Fransa krallarının annesi Catherine de Medici ile sıkı ilişkiler kurdu. Elizabeth ve Medici'ye "Majesteleri Sevgili Kızkardeşim" diye başlayan mektuplar yazıyordu.. Karşılığını da alıyordu. Kimi zaman da Fransa, ya da İngiltere'deki "iktidar kavgaları" üzerine görüş bildiriyordu fikri sorulması halinde.. Hatta, Medici'yle öylesine dostluk kurmuştu ki, oğlu Üçüncü Mehmet'i, sonraları Kraliçe olacak Margo'yla evlendirmek isteyecek kadar.

KİLİSE ORGU
Bu arada İngiltere'ye de Safiye Sultan döneminde ilk ticari imtiyazlar tanındı ve Levant Company kuruldu. Britanya İmaparatorluğu ilk elçilerini yolladı İstanbul'a. Elizabeth bu gelişmelerden öylesine sevinç duymuştu ki, Topkapı'ya birbirinden ilginç armağanlar yolladı.

Armağanlardan ilki, İngiliz usülü atlı arabaydı.. Osmanlı topraklarına ilk kez giriyordu ve Safiye bununla "beylik"leri dolaşıp durdu..

Daha sonra gelen armağan ise yine Anglikan figürleriyle süslü bir orgtu.. Manastır yıllarını hatırlatıyor diye Safiye Sultan da sevmedi bu orgu, yıllar sonra tahta geçen Osmanlı Sultan'ı Üçüncü Ahmet de.. Yüzyıllar sonra bir meydana adı verilecek olan Sultan Ahmet, orgu, "üzerindeki figürler islamiyete uygun değildir" deyudur(!) kendi elleriyle parçalayacaktı..

ooo

Safiye eski bir Venedikli olarak anavatanıyla da ilişkilerini daima en tepede tuttu, balyozların (o dönemin elçileri) raporları bunu uzun uzun ve detaylı olarak anlatır. Safiye'nin sarayın yaşam biçiminden imparatorluğun yönetimine kadar her alanda etkisi belli olan gücü oğlunun ölümü ve torunu 1. Ahmet'in başa geçişiyle azalmaya başladı. Artık yaşlanıyordu ve en az kendisi kadar hırslı yeni kadınlar vardı iktidar sırası bekleyen. Ahmet'in annesi Handan, onu bir çeşit sürgün yeri olan Beyazıt'taki Eski Saray'ın haremine yollattı. Ve kısa bir süre sonra Sofia Baffo, ya da Osmanlıdaki adıyla Safiye Sultan, 55 yaşında burada öldü. Ölümünün doğal mı yoksa zehirle mi olduğu bugüne değin bile anlaşılamadı...

Bir de yine Venedikli bir aileden gelen, sonra hadım edilerek Harem'e katılan genç gemici Giorgio Veniero'yla yaşadığı ve tabii ki "tensel ilişki"ye dayanmayan(!) aşkın ayrıntıları...

ooo

Yüreğinden sevgiyi eksik etmeyen tüm kadınların "gün"ü kutlu olsun...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır