kapat

04.03.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İPEK CEM(ipek.cem@sabah.com.tr )


Gençlik nerede?

Bu hafta Çukurova Ünversitesi'nde düzenlenen 1. Uluslararası Üniversite Öğrenci Temsilcileri toplantısına katıldım. Öğrenci Konseyi Üst Kurulu, Habitat ve Gündem 21 Gençlik Derneği ve Beykent Üniversitesi'nin organizasyonuyla gerçekleşen oturumlardan birinde panelisttim.

Katıldığım panelin konusu `Toplumsal Kalkınmada Üniversite Öğrencilerinin Rolü' idi. Kalabalık topluluklara konuşmaya alışmış olsam da, epey heyecanlandığımı itiraf etmeliyim. Çünkü karşımdaki kitlenin neyi temsil ettiğini, yaşamdan ve eğitimlerinden beklentilerini, siyasi eğilimlerini bilmiyordum. Bir günlerini nasıl geçirdiklerini, istedikleri dalda eğitim alıp almadıklarını, üniversite sonrası diledikleri işe girebilme şanslarını tam kestiremiyordum. Kısacası, İstanbul'un profesyonel hayatının kıstasları içinde düşünmeye fazla alıştığımdan, karşımdaki kitlenin nabzını tutamama, onları anlayamama korkusuna kapıldım. Kendi öğrencilik günlerime dönerek bu tür tartışma ve fikir alışverişi ortamından ne bekleyebileceklerini tahmin etmeye çalıştım.

Sonuçta, gördüğüm sıcaklık ve yakınlık beni memnun ederken, farklı üniversitelerin standartlarından edindiğim izlenimler de beni hem sevindirdi, hem de düşündürdü. Örneğin Sakarya Üniversitesi öğrencilerinin hazırladığı ve depremle ilgili görüntüleri içeren CD Rom'u izlerken duygulanmamak imkansızdı. Yine aynı üniversitenin kaybettiği pırıl pırıl öğrencilerin resimlerine bakarken, insan onları nasıl bir yaşamın bekleyebileceğini düşünmeden edemiyordu. Öte yandan, panelde konuşulanlar kadar, öğrencilerin sorduğu sorular ve beyan ettikleri memnuniyetsizlikler de dikkat çekiciydi.

Gençliğin yönlendirmeden çok güvenilmeye ihtiyacı olduğu duygusu, bu toplantıdan edindiğim en net izlenimdi.

Öğrencilerde sezdiğim tezcanlılık ve hırs, biraz da hayata yeni adım atmanın verdiği şevk, Türkiye'nin kalkınma potansiyeli için pozitif bir sinyal. Ancak aynı öğrenciler, bastırılmışlığa, kendileriyle ilgili kararlara iştirak mekanizmalarının azlığına ve kaynak yetersizliğine karşı da o denli kızgın. Bu kızgınlık veya haksızlık `idraki' belli bir saygı çerçevesinde ortaya çıksa da, mevcudiyeti kesin. Toplumun diğer kesimleri, üniversiteleri ve öğrencilerini yeteri kadar `bizden' saymıyor, onlara gerekli ilgili ve kaynağı sağlamıyor. Bunun sonucunda da, kamu, özel sektör ve medya, toplumumuzun geleceğini şekillendirmeye, ellerinden gelebileceğin çok altında katkıda bulunuyor. Bu katkının azlığının gözardı edildiğini veya farkedilmediğini zannediyorsak, sanırım kendi kendimizi kandırıyoruz.

Eğitimdeki kaynak eksikliklerimiz zaten meydanda. Gelişmiş ülkelerde bir üniversite öğrencisine yılda 6000-6500 dolara ulaşan harcama yapılırken, Türkiye'nin ortalaması yılda 750 dolar civarındaymış. Yine gelişmiş ülkelerde bir öğretmen düşen öğrenci sayısı 10'ken, Türkiye'de bu sayı 35'lere çıkıyormuş. Şimdi diyeceksiniz ki, `biz zengin bir ülke değiliz, daha fazla milli gelirimiz olsa, daha yüksek harcama yapma imkanımız olurdu.' Ancak yumurta-tavuk hikayesi gibi eğitime kaynak ayırmadıkça, toplumsal kalkınmayı istikrarlı olarak yakalamamız zaten mümkün değil.

Toplumsal kalkınmada üniversitelerin ve öğrencilerin oynayabileceği rolün önemi yadsınmaz. Siyasi akımlardan ekonomik teoriye, bilimadamlığından felsefeye uzanan yolda, üniversiteler, toplumların siyasi, ekonomik ve sosyal gelişimlerinde hep merkez görevi görmüşlerdir. Onları merkez'den yedek oyuncu konumuna çektiğimizde ise, toplumun en önemli varlığını hatalı budayarak köreltmiş oluyoruz.

Türkiye, yeni küresel düzende iddia sahibi olacaksa, genç neslin potansiyelini kısıtlamak yerine, serbest bırakmak yoluna gitmelidir.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır