Konca'nın hayatı
Meğer Hizbullah, memleket sathı mailini mezarlık haline getirmiş...
Her taraftan ceset çıkıyor.
Ölenlerin çoğu davadan dönenler...
En çarpıcı olanı da Konca Kuriş cinayeti...
Bu zavallı kadının başına gelenler, hem gençlere hem de ailelere ibret olmalı...
Hizbullah'çılarla sıkı fıkı olan Konca Kuriş, daha sonra kendini geliştirip, farklı görüşler dile getirmeye başlamış...
Meselâ, kadınların periyodik dönemlerinin ibadete engel olmadığını falan yazmıştı...
Sonra...
Dost olduğu cellatlar, bundan rahatsız oldular ve onu "yaşasın Hizbullah, kahrolsun Kemalizm" diye bağırta bağırta öldürdüler.
Sen!
Evladını kötülüklerden korunsun, diye Kuran kursuna gönderen anne-baba!
Bilmelisin ki, o kurslar bu gibi örgütlerin cirit attıkları yerlerdir.
Sen!
Dindar yaşamak için başını örten genç kız!..
Yanına sokulanların, seni nereye sürükleyeceklerini kestirebilir misin?..
Bu kanlı katillerle bir kere temasa geçtin mi, davadan dönmenin imkanı kalmayacağını hesaba katıyor musun?
Bilir misin ki, terör örgütleri, insanları hep masum düşünce ve duygularla avlarlar.
Konca Kuriş'in hayatı bence, bırakın radikalizm sempatizanlarını, kendini birazcık dindar hissedenlerin bile ibretle okuyacağı bir romandır.
TIME'ın kurnazlığı
Saygın TIME dergisi, son sayısında, inanılmaz bir kurnazlık yaptı...
Türkiye baskısında, bizim memleketin tarihi hazinelerini kapak yaptığını ve bir sürü sayfa ayırdığını görünce...
Sevindik, gururlandık.
Ertesi gün anladık ki, bu uyanıklar, meğer sadece Türkiye baskısında yapmışlar bunu...
Öteki baskılarda Türkiye'den satır yok...
Yersen, demişler yani, yalnız siz mi yaparsınız Türk'e Türk propagandası, biz de yaparız...
İyi de...
Eğer Türkiye baskısına verdiğin sayfaların haber değeri vardı ise, niye öteki ülkelerde de yayınlamadın?
Haber değeri yoktuysa, bizi tufaya getirmek için mi koydun, o sayfaları?..
Var bir dümen ama çözemedim!..
En azından kendimi aldatılmış hissettiğim için öfkelendim!
Mesut Bey ne diyor?
Mesut Bey, "ciddi" bir devlet adamı olduğundan... İster istemez her söylediğini ciddiye alıyoruz.
Son ayaküstü konuşmasında, kulaklarımızı doktora göstertecek bir söz söyledi: Dedi ki:
" Apo'nun İmralı da barındırılmasını, bu adama ihtimam gösteriliyor diye yorumlayanlar var, o yüzden başka bir cezaevine gönderilmesi gerekebilir diye düşündük" Hoppalaa!..
Kim demiş, Apo'ya ihtimam gösteriliyor diye...
Bizim bildiğimiz kadarıyla devletin, Apo'yu İmralı da tutmasının yegâne sebebi azami güvenlik kaygusu...
Adam öyle böyle bir katil değil ki, tutup herhangi bir cezaevine koyasın!..
Sonra Türkiye'de hangi aklıevvel...
Sırf güvenlik için İmralı'da tutulan Apo'ya, "ihtimam gösterildiğini" düşünebilir?
Kaldı ki, bizim cezaevlerinin "kevgir"den beter olduğu bir vakıa iken...
Abdi İpekçi'nin katil zanlıları bile cezaevinden kaçmışken..
Cezaevlerinin altında yılda birkaç "metro" inşaatı keşfedilmekteyken...
Hangi cesaretle ve hangi mantıkla Apo'yu hangi cezaevine koyacaksın? Ya kaçarsa!..
Rezaletin ve de skandalın daniskası olmaz mı?
Mesut Bey'in, durup dururken kamuoyunu aydınlatma şeklinde tezahür eden demokratik tutkusu bize pahalıya malolmasın da, ne olursa olsun!..
Batı'nın entelleri
Türkiye, sadece "yerli enteller"den çekmiyor...
Batı basınının tepesine tünemiş yabancı enteller de elinden geleni ardına koymuyor.
Türkiye'nin her tarafından ceset çıkıyor ve besbelli ki bunların faili islamcı Kürt örgütü Hizbullah!
Ama Batı basınında tek satır haber yok...
Aynı basın, ayrılıkçı Kürt örgütü PKK, öksürdüğü zaman haber yapmıyor muydu?
"Ayrılıkçı" yapınca haber, "İslamcı" yapınca haber değil ha!..
Maşallah, Batı'nın entelleri dantel gibi işliyor haberleri!..
