kapat

21.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


"Benim teröristim iyidir"

Günlerdir fanatizmin en vahşi gösterilerinden birini izliyoruz. Kanımız donarak, karşımızda gördüklerimizin insan olduklarına şaşarak...

Oysa onlar da insan... Sadece fanatikleşen insan...

Eğer büyükler olarak, gençlere verebileceğimiz tek bir yararlı öğüt varsa, o da bu sahnelere iyi bakmaları, bu görüntüleri zihinlerine kazımaları ve unutmamaları olmalıdır. Eğer, eğitimden sözediyorsak; bu eğitimin birinci hedefi; fanatizme karşı uyanıklık kazandırmak olmalıdır. Gençler öyle eğitilmelidir ki, fanatizmi gördüğü yerde tanımalıdır.

Kimileri bugün gözlerimizin önüne serilen dinci fanatizmin karşısında "İşte İslami fanatizmin gerçek yüzü ortaya çıktı" diye düşünüp ellerini oğuşturabilirler.

Oysa fanatizmin dincisi-dinsizi yoktur.

Vaktiyle cezaevinde, zarif mi zarif, yumuşak mı yumuşak, görseniz karınca incitmez sanacağınız bir genç kız tanımıştım. İki yoldaşıyla birlikte bir "döneğin" kafasını lobutla parçalayıp öldürmüşler, cesedini parçalara ayırıp bir sandığa doldurmuşlardı.

Önyargısız bakanlar bilirler ki fanatizmin ne sağı-solu; ne de dincisi-dinsizi vardır. O, aklın rehin alındığı bir ruh halidir. Akıl bir kez devre dışı kaldıktan sonra insanın nereye kadar gidebileceği hiç belli olmaz. Yıllarca aynı tarikate mensup olduğu din kardeşinin başına çivi de çakabilir; on yıllık yoldaşını diri diri çuvala koyup üstüne beton da dökebilir.

Fanatizm, terörizmin fikri altyapısıdır. Terörizm fanatizm üzerinde yükselir. Sorgulanması yasak dogmalarla tıka basa doldurulan bir kafanın, tartışamadığı kafayı ezmekten başka çaresi yoktur. Bir insanın, sırf farklı düşünüyor ya da farklı inanıyor diye kafasına çivi çakabilmek, kollarını bacaklarını kırabilmek ya da domuz bağıyla bağlayıp yağlı urganla boğabilmek için gereken o büyük kini ancak fanatikleşen bir zihin üretebilir.

***

Eğer ülkemiz şimdiye kadar fanatizmin ve terörizmin çeşitli renk ve biçimlerinin bol bol üretildiği bir ülke olduysa bunun en önemli sebeplerinden biri, o fanatik grupların içinden çıktıkları cenahlarda esen rüzgardır.

Dikkat edin, Türkiye'de islami çevrelerin hemen hiçbiri, Hizbullah'ın ipliği iyice pazara çıkana kadar, bu örgütü açıkça lanetlememiş, onlara "ne de olsa bizim çocuklar" muamelesi yapmıştır. Konu genellikle görmezden gelinmiş, suskunlukla geçiştirilmiş, kısacası terörizm mahcup biçimde desteklenmiştir.

Çünkü Hizbullah "Allahın Yolu" demektir ve Allah yolunda mücadele, terör biçiminde de olsa mübah görülmüştür.

Terör ve şiddete kesin karşı olan İslami çevreler bile, karşı propagandaya fırsat vermemek endişesiyle "kol kırılır yen içinde" tutumunu benimsemiş, kendi cenahından çıkan bu terör hareketine karşı kamuoyu karşısında net tutum almamıştır. Özellikle Hizbullah'ın Güneydoğu'da PKK'yı ve sempatizanlarını kırdırmak için kullanıldığı dönem boyunca İslami kesimin sesi soluğu çıkmamış, devletin faili meçhul cinayetler konusundaki suskunluğu aynen paylaşılmıştır.

Ama işte sonunda, kendi içinden çıkan canavar, onu da vurmuştur.

Hemen belirtelim ki, terörün mahcup bir biçimde desteklenmesi sadece İslami kesimin değil, sol kesimin de hastalığıdır. Türkiye'nin "solcu" aydını, terörü hiçbir zaman tam olarak karşısına almamış, bu suça cepheden karşı çıkmamış olmanın günahını taşır. Bu geçmişte sol terörist örgütler halk adına mahkemeler kurup "döneklerini" kurşuna dizdiği zaman da böyle olmuştur. PKK çoluk çocuk demeden katliama giriştiğinde de...

İster solcu, ister milliyetçi, ister İslamcı olsun; her kesim, karşı taraftan gelen terör ve vahşet karşısında infial içinde ayaklanırken, kendi rengindeki şiddet karşısında yelkenleri suya indirmiş, "benim teröristim iyidir" mantığından kurtulamamıştır.

Sanırım, bu ülkede terörün belinin kırılmasının ve çelişkilerin demokrasi içinde çözülmesinin en büyük engellerinden biri de budur.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır