Etimesgut

Karlı bir Ankara sabahı... İstikamet, Etimesgut... Gittik, gittik... "Zırhlı Birlikler"e vardık... "Girişte" bir yazı:

- Orduya Sadakat Şerefimizdir.

Yine gittik, gittik...

Zırhlı Birlikler'in bir başka kapısı...

Girişte yine bir yazı:

- Parolamız Vazife, Şeref, Vatan, İnsan Sevgisidir.

Tekrar gittik, gittik...

Her yer kar...

Turgut Özal Köprüsü'nü geçtik.

"Watershop Su"yu geçtik.

"İpekhan Kuruyemiş'i... Mevlana Pide'yi... Oltu Kebap"ı geçtik.

Solda bir "çıkmaz sokak" var... Girdik.

Az ileride üç katlı, sarı bir bina.

"Görevliler" binayı aradılar, taradılar.

Bahçesini kazdılar.

"Sonuç" yok.

Bu sırada, yaşlı bir kadın yanımıza yaklaştı:

- Allah devlete, millete zeval vermesin... Devletim, bunları teker teker yakalasın... Eğer ben yaptıysam... Devletim, benim de yakama yapışsın.

***

Sonraki istikamet "iki sokak yukarısı."

Ankara'nın Kavaklıdere'sine... Bizim gazeteye uzaklığı "tam 25 kilometre."

Kar öylesine çok ki...

Yürümek olanaksız.

"Görevliler" yine geldiler.

"Tek katlı... Sıvasız eve" girdiler.

"Bodrumu" kazdılar.

Ve "üç torba" çıkardılar.

"İnsan torbaları."

Tam bir vahşet...

Etraf, çevre sakinleriyle dolu...

"Ey komşular" dedik:

- Burada neler oldu böyle?

Sakallı... İki büklüm bir dede konuştu:

- Allah encamımızı hayretsin... Allah askerimize, polisimize zeval vermesin... İnşallah, yaptıkları yanlarına kalmaz.

***

Etimesgut'ta "Çelik Kapı satan" Harun Sürek dedi ki:

- Semtin de adını kirlettiler... Bizim buralar sakindir... Böyle şey hiç olmazdı.

"Bisiklet tamircisi Osman Toksoy" araya girdi:

- Abi bu pislikler sonradan hortladı... Değilse, biz birbirimizi tanırız... Böyleleri, sonradan içimize sızdılar.

***

Otuz Ağustos Mahallesi... Süvari Mahallesi...

Piyade, Alsancak, Kazım Karabekir, Şeyh Şamil, Şehit Osman, Tunahan Mahalleleri... Kar altında.

Karda güçlükle yürüyen Etimesgutlular da "üzüntü içinde."

Hem "olanlara" üzülüyorlar.

Ve hem de bunların "kendi bölgelerinde" olmasına.

Yine yaşlı bir teyze önümüze çıktı:

- Yaz yavrum... Allah bunların cezasını tez elden versin... Aynen böyle yaz... Hatice teyzem söyledi diye yaz.

***

Etimesgut, "resmi kayıtlara göre" 112 bin... Ama "gerçekte" 150... Belki 180 bin kişinin yaşadığı ilçe.

"Göç alan" bir yerleşim yeri.

Erzurumlular, Çankırılılar...

Yozgatlı, Çorumlu, Samsunlu, Aksaraylı, Niğdeliler... Buraya yerleşmişler.

Dedik ki "Başkan durum nedir?"

Belediye Başkanı (Enver Demirel-MHP) da dedi ki:

- Ne desem bilmem ki?.. Burada böyle işler yoktu... Buraya... İçimize nasıl sızdılar?.. Ama inanıyoruz... Devletimiz, haklarından gelecek.

Başkan'ın odası "doluydu."

Odadakiler de "inşallah" dediler:

- İnşallah büyük devletimiz, bütün bu pislikleri temizleyecek.

Etimesgut'tan ayrılırken...

Belediye Başkanı "belki zamanı değil ama" diye ekledi:

- Caddeleri, sokakları gördünüz... Halk bizden hizmet bekliyor... İmkânlarımız ise zayıf... Söyleseniz de, Yerel Yönetim Reformu'nu yapsalar.

***

Devlette bu "kararlılık..."

Ve halkta da "devlete karşı bu saygı... Bu sadakat... Bu inanç" oldukça...

İnanıyoruz "bütün belaların" üstesinden gelinecek.