kapat

21.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Bu işlerin sonu yok..

Kendimizi batılılaşma işine kaptırmamız nisbetçilik huyumuzdan.. Ekmek parası için yurt dışına çıkanlar, Alamancılar gavurun memleketinde otoban gördü.. Biz de onlardan duyup, milletçe "otoban isteriz" diye tutturduk..

Bizim insanımız nisbetçidir.. Elin oğlunda birşey gördü mü ille kendine de ister.. Komşusu yatak odası takımı görür, o da koşar mobilyacıya..

Alt kattaki çamaşır kurutma makinası alır, bizimki damga pulu aramaya çıkar.. Damga pulu bulacak ki kurutma makinasını taksitle alacağı yerde senet yapabilsin..

***

Avrupa Birliği'ne girmeyi de sırf komşulara nisbet için istiyorlar.. "Efendim, İtalyanlar girmiş, bizim neyimiz eksik.. Biz de girip Suriye'yi çatlatalım.." Temsil lüks semteki bir apartmanın kapıcı dairesini vermişler sana.. Hem çalışıyor, hem barınıyorsun.. Bir süre sonra tutturuyorsun:

- "Apartman halkı beni niye sosyal hayatına kabul etmiyor.."

Bizim hesap buna benziyor..

Otoban sevdası
Kendimizi batılılaşma işine kaptırmamız da bu nisbetçilik huyumuzdandır..

Ekmek parası için yurt dışına çıkanlar, Alamancılar gavurun memleketinde otoban gördü.. Biz de onlardan duyup, milletçe tutturduk..

- "Bizim memlekete de otoban lazım.."

Niye lazım olsun kardeşim? Sen zaten Balçıkhisar köyünden yaya olarak çıkıp iki saat sonra Sındıran köyüne gidiyordun.. Otoban sayesinde beş dakikada gidip ne yapacaksın?

Erken gittiğin için muhabbet tükenecek, ondan sonra işin yoksa "Eeee! Daha ne var ne yok?" diye ahret sorusu sorup dur.. Efendim, otoban gelirse memlekete medeniyet gelirmiş..

- "Çok gelir.."

Aklı erenleri dinlemeyip memleketin orasına burasına, telgraf hattı çeker gibi, otoban yaptılar.. Gele gele trafik canavarı geldi.. Her türlü melanet onu takip etti.. Bir tek medeniyet gelmedi..

Zaten yolu bulup kendi başına gelebilse, bu sefer zaptiyeye yakalanıp "Huzuru bozmaktan" tutuklanacak..

***

Bizim millete dayak da kâr etmiyor.. İlle de batılı olacağız derken, dayak arsızı olmuşuz..

Bu medeniyet meraklıları Batı'da insan hakkı diye birşeyin olduğunu duymuşlar ya! Kafa kafaya verip önce cemiyet kurdular, sonra da boş buldukları her meydana fırlayıp miting yaptılar..

- "İnsan hakları isteriz.." diye tutturan tutturana..

Ne işine yarayacak insan hakları? Biriktirip kooperatife mi gireceksin? Bankada repo mu yapacaksın? Büyüklerimiz bunlara "Akıllı olun.. Çarşıyı karıştırmayın.." diye nasihat ettiyse de bu işin önde gidenlerini zaptedemedi.. O vakit "Dayak da bir haktır.." deyip üzerlerine zaptiyeleri saldılar..

Zaptiye milletini sorarsanız "insan hakları" lafından koleradan ürker gibi ürker.. Memlekete insan hakları gelirse maaşlarından kesinti yapılacak, zannettiklerinden daha bir hırçınlaşırlar..

O vakit de sopaya kuvvet veriyorlar.. Yakaladıklarına basıyor değneği.. Yer misin yemez misin? Ona değdi, buna değmedi..

Böyle böyle dayak bağımlısı olduk.. Gösterilerde dayak yiyemediği için dilekçe yazıp, zaptiyeyi "Vazifesini ihmal etti.." diye şikâyet edenimiz bile var..

Orkestra merakı
Eskiden altı telli bir saz keyfimiz vardı.. Aşık gelir, ortamıza bağdaş kurar, dertli dertli çalardı.. Biz de "hed beng" yapardık.. Yani kafayı ritimle öne arkaya sallardık.. (Biradan daha ekonomik kafa yapma şeklidir bu..)

Batı'ya nisbet için çok sesli müzik ve senfoni orkestraları diye tutturup, bu keyfimizi de battal ettiler.. TRT 3'de gavurun operasını, senfonik orkestrasını seyrede seyrede bizimkiler de aşka geldi..

- "Lan arkadaş, biz de sanatçılarımızı böyle bağırtıralım.." fikrine meylettiler.. Başımıza çok sesli müziği sardılar..

Temsil "Karakoyun etli olur, kavurması tatlı olur.." türküsünü eskiden bir kişi hem çalar hem söylerdi.. Bunlar aynı türküyü tutup, otuz kırk kişiye söyletmeye başladılar..

Kazık kadar adamlar smokin giymiş.. Koca koca kadınlar da uzun siyah esvap.. Muhafız kıtası gibi saf tutmuşlar.. Önlerine, eli değnekli bir adam dikiyor.. Başlıyorlar türküyü çok sesli okumaya..

Öndeki sıra "Kara koyun etli olur.." lafını bitirip "Kavurması tatlı olur.." lafına geçtiğinde ikinci sıra "Kara koyun.." diye başlıyor.. O lafını bitirince üçüncü sıra.. TRT'den dünya kadar maaş alırlar.. Daha dünya gözüyle dört sıranın bir arada bağırabildiğini duymadım..

Herkes tutturduğu cümleden giriyor türküye.. Gerçi orkestranın önündeki adam elindeki sopayı "Adam gibi okumayan kafasına bunu yer.." mealinde sallıyor ama what fayda?

Temsili "karakoyun sürüsü" yolundan çıkmış bir kere..

Hepsi de siyahlara büründüklerinden, yayla dönüşü meralarını karıştırmış Karaman'ın kıvırcık siyah koyunları gibi meleşiyorlar.. Bunun adı da çok sesli müzik oluyor..

***

Karşılarına dikilip "Kardeşim, elin gavuru bunu yaptıysa bir bildiği vardır.." diyemiyorsun.. Gavur akıllı.. Bu tür orkestraları kurup, sesine güvenenleri biraraya toplamasa başına iş alacak.. Her gün başına bir popçu türeyecek.. Bir tane türkü belleyen kaset yapıp ahalinin başına bela olacak..

Çaresini bulmuş..

- "Bunları başıboş bırakmayalım.. Bir araya toplayalım ki üremesinler.." demiş.. Her şehre bir tane senfonik orkestra kurmuş..

Kendi başına şarkıcılığa heves eden birini gördüler mi başıboş dolaşmasın diye kolundan tuttukları gibi orkestralardan birine katıyorlar:

- "Aha burası senin.. Burada bağır bağırabildiğin kadar.." deyip kapıyı üzerinden kitliyorlar.. Mekan kapalı olduğundan dışardaki vatandaş da işinden gücünden olmuyor..

Biz bunu beceremediğimiz için "pop müziği" elimizde patlattık.. Klip seyrederken bunalıma girdikçe bu konuda yazmayı sürdüreceğim..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır