kapat

21.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Devlet Hizbullah'a göz mü yumdu?
Yıl 1993. Gazeteci dönemin İçişleri Bakanı'na sorar: Hüseyin Velioğlu aranıyor mu? Bakan: Ne sen sormuş ol, ne de ben duymuş olayım

Meclis komisyonuna Hizbullah'ın güvenlik güçleriyle ilişkisi hakkında bilgi veren Batman Emniyet Müdürü merkezde pasif göreve alındı

12Eylül 1980 askeri darbesiyle yönetime el koyan Milli Güvenlik Konseyi, Türkiye genelinde ilan ettiği sıkıyönetimle adeta kuş uçurmadı.

Darbenin ağır şartlarının en yoğun hüküm sürdüğü günlerde, 1981'de sıkıyönetimin en sıkı olduğu Diyarbakır'da Hizbullah'ın temelleri Hüseyin Velioğlu, Fidan Güngör, Ubedullah Dalar, Mansur Güzelsoy, Abdullah Yiğit tarafından atıldı. Tam da bu günlerde Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren, karış karış gezdiği Anadolu mitinglerinde sürekli komünizmin panzehirinin İslamiyet olduğunu söyledi, Kuran'dan ayetler okudu.

ELLERİNE TESPİH VERİN
Hizbullah Güneydoğu'da yavaş yavaş palazlanırken, bölgede PKK'nın "Sünnetsiz, kafir" olduğunu anlatan bildiriler helikopterlerin desteğiyle dağıtıldı.

Anavatan Partisi Hükümeti'nin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, "Kürtler'i oyalamak istiyorsanız onlara bolca İslamiyet'i ve dini öğretin. Ellerine de 99'luk bir tesbih verin" diyerek bölgedeki huzuru sağlamak üzere formüller üretti. 1990'lı yılların başında da Güneydoğu'ya çok sayıda din görevlisi gönderildi, ancak olumlu sonuçlar elde edilemeyince başka arayışlara girenler, PKK'ya kendi dilinde cevap verecek bir örgütü, "Hizbullah"ı keşfetti.

"HİZBUL-KONTRA"
Sanki bir yerlerden düğmeye basıldı, eline satırı ve silahı alan Hizbullah militanları 1990'lı yılların başında çok sayıda PKK'lıyı herkesin gözü önünde öldürmeye koyuldu.

Bölgede Hizbullah'a kontragerillayı çağrıştıran "Hizbul Kontra" deniyordu. O yıllarda dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'i makamında ziyaret eden bir gazeteci, "Hüseyin Velioğlu'nun aranıp aranmadığını" sordu. Bakanın gazeteciye cevabı "O da kim?" oldu. Velioğlu'nun Hizbullah'ın lideri olduğunu böylece öğrenen Bakan Sezgin, gazeteciye cevabı telefonla vereceğini söyledi. Aradan birkaç saat geçtikten sonra gazetecinin telefonu çaldı. Bakan Sezgin gazeteciye şöyle diyordu: "O soruyu ne sormuş ol, ne de ben duymuş olayım.."

Bugüne kadar Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu hakkında DGM'lerde açılmış hiçbir dava bulunmaması da, kafalardaki soru işaretlerini artırıyordu.

KONUŞANA SÜRGÜN
Bu arada Hizbullah'ın infazları gün geçtikçe arttı, konu nihayetinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne geldi, fail-i meçhul cinayetleri araştırmak üzere bir komisyon kuruldu. Komisyona bilgi veren Batman Emniyet Müdürü ve Vali Yardımcısı, Gercüş ilçesinin Sekü, Gönüllü ve Çiçekli köyleri bölgesinde Hizbullah'ın bir kampı bulunduğu, yörede bulunan askeri birliğin bu kampa yardımcı olduğu yolunda çıkan haberler üzerine yaptıkları tahkikatı anlattı.

Komisyon raporlarına geçen bilgiye göre durum şöyleydi: "Bu kamplarda Hizbullah örgütü mensuplarının siyasi ve askeri olarak eğitildiği, bunun üzerine jandarma yetkilileriyle konuştukları, askeri yetkililerin bu örgüt militanlarının kendileriyle irtibatlarını değişik yönlere çevirdiklerinden ötürü nefret ettikleri ve bu nedenle de bunlarla irtibatlarını kestikleri beyan edilmiştir".

Ancak Jandarma Genel Komutanlığı bölgede hizbullah'a ait bir kamp olmadığını bildirerek bu bilgiyi yalanladı. Batman İl Emniyet Müdürü de tüm başarısına rağmen kısa süre sonra pasif bir görevle merkeze atandı. Yani askeri birliğin örgütle ilişki kurduğunu söyleyen Emniyet Müdürü, bölgeden uzaklaştırıldı.

VE YEŞİL DEVREDE
1991-1993 yılları arasında ise "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın Hizbullah'ın lideri Hüseyin Velioğlu'yla birlikte çalıştığı, "Yeşil"in örgütü askeri ve istihbari olarak eğittiği, lojistik destek sağladığı iddiaları ortaya atıldı. Ardından 1993 yılının sonbaharında Ankara'da tuhaf cinayetler işlenmeye başlandı. JİTEM'i kurduğu öne sürülen Binbaşı Cem Ersever, sağkolu itirafçı Mustafa Deniz ve Ersever'in sevgilisi Nevval Boz elleri arkadan bağlanıp kafalarına tek kurşun sıkılarak öldürülmüş halde bulundu. Bu üç cinayette "Yeşil"in izlerine rastlanırken, eller arkadan bağlanıp kafaya kurşun sıkılarak adam öldürme metodu yıllar sonra yeniden resmi kayıtlara geçti. Hizbullah, kaçırdıklarını böyle öldürüyordu.

KİM KİMİ KULLANIYOR?
Aynı dönemde, itirafçı olduktan sonra yasadışı faaliyetlerini sürdüren Murat Demir, Hizbullah'ın zamanla "Yeşil"in denetiminden çıktığını söyledi, "Ünlü" itirafçılar Alaattin Kanat, Adem Yakın gibi isimler de Hizbullahçılar'la birlikte görüldü. Ancak Hizbullah'ın içinde de "Kim kimi kullanıyor?" tartışması vardı. Hizbullah her fırsatta "TC'yi kullandığını" dile getirse de, bu görüşe yanıt Menzilciler'den geldi. Menzilciler "TC'yi kullanmak Hizbullah için şeref sağlıyorsa, TC tarafından kullanılmak nereye sığar? Bu çuvala mızrak sığdırmak kadar zordur. Devlet'in bir örgüt tarafından kullanıldığı nerede görülmüş?" görüşünü yüksek sesle dillendirdi.

GÜRKAN: KULLANDINIZ
DSP Milletvekili Uluç Gürkan da dün Meclis'te konuyla iligili iddiaları gündeme getirdi. "Güvenlik örgütlerinin devlet çıkarları adına örtülü operasyon düzenledikleri bilinmeyen bir şey değil" diyen Gürkan, "Susurluk ve Hizbullah maceraları bu kapsamda değerlendirilebilir" diye konuştu.

Gürkan'ın bu sözlerine İçişleri Bakanı Sadettin Tantan cevap verdi:

"Şu bilinmelidir ki, ülkenin yönetimi Meclis'in çıkardığı kanunlar doğrultusunda gerçekleşmektedir. Hizmet için halktan destek alan ve görev tevdi edilenler yasa dışına çıktıkları takdirde hangi müeyyidenin uygulanacağı belli olduğuna göre, bunun uygulamasını geçmiş sorumlulara bırakmak zorunda da değiliz." Bu konudaki son açıklama ise, Diyarbakır Valisi Cemil Serhatlı'dan geldi: Bir dönem Hizbullah'a sempatiyle bakıldığı doğrudur...

Tüm bu iddiaların ve iddialara cevap niteliğinde yapılan açıklamalara son noktayı ise dün gece bizzat Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel koydu. Cumhurbaşkanı Demirel, Hizbullah'ı Devlet'in kullandığı yolundaki iddialar için, "Devlet böyle şey yapmaz" dedi.

HABER MERKEZİ


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır