kapat

16.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Apo'yu rehin almak...

İşte bu olmazdı, bu yapılmazdı... Herşey yapılırdı da, bir insanın hayatı kendi iradesi dışında bir etkene bağlanıp "düşmana karşı koz" olarak kullanılamazdı.

Dünyada idam cezası konusunda var olan saflaşmada, idam cezasını savunanların yanında yer alabilirsiniz. Bireysel intikamı önlemek açısından, ya da caydırıcılık açısından idamın yararına inanabilirsiniz.

Türkiye'de -dünyanın diğer bazı ülkelerinde olduğu gibi- idam cezası var olduğuna göre, bu ceza Öcalan'a da verilmeyecekse kime verilecek, deyip, kamu vicdanı açısından infazdan yana olabilirsiniz.

Ya da, uluslararası hukukun iç hukukun üstüne çıkmasına itiraz edebilir, bunu ulusal egemenlik açısından kabul edilmez bulabilirsiniz.

Ama hukukun koruması altındaki bir mahkuma savaş esiri muamelesi yapamazsınız.

Bir insanı elinizde rehin tutup, "seninkiler kıpırdarsa ben de seni öldürürüm" şantajıyla sürekli işkence içinde yaşatamazsınız.

Böyle vahşi bir işkence ne hakkaniyete sığar ne insaniyete.

Bir an için kendinizi Öcalan yerine koyup düşünün. Belli suçlar işlemiş, bu suçlardan ötürü yargılanmış ve idam hükmü giymişsiniz. Hayatınızın bağışlanması için de halkın ve Meclis'in insafına sığınmışsınız.

Ama bir bakıyorsunuz ki, bir anda devletin elinde rehin durumuna düşmüşsünüz. Kaderiniz artık kolay kolay denetleyemediğiniz bir terör örgütünün insafına terkedilmiş. Her gününüzü, "Ya bugün içlerinden birinin kafası bozulur da bir çatışmaya girerse" korkusuyla geçiriyorsunuz.

Ve günün birinde içlerinden birinin kafası gerçekten bozulur da silaha sarılırsa, başkasının işlediği bu suçun cezasını siz hayatınızla ödüyorsunuz.

Nerde kaldı suçun şahsiliği?

***

Liderler Zirvesi'nden çıkan karar ahlaken yanlış olmakla kalmıyor, siyaseten de son derece vahim sonuçlara gebe.

PKK içinde birçok klik bulunduğunu ve ciddi bir liderlik mücadelesi yaşandığını hepimiz biliyoruz.

Şimdi bu karardan sonra, Öcalan'ı tasfiye etmek isteyen; eski şefin ölüsünün dirisinden daha fazla işine yarayacağını düşünen bir klik başının derhal bir silahlı çatışmaya girip Öcalan'ı ipe yollaması işten bile değil...

Hatta silahı patlatanın PKK militanı olması da gerekmez. Bu işi, Öcalan'ın asılmasını "hayatının meselesi" haline getirmiş fanatik bir intikamcı ya da Türkiye'nin Avrupa'yla ilişkilerini çıkmaza sokmak isteyen herhangi bir provokatör de pekala yapabilir.

Aklı başında herhangi bir siyasetçi, böyle her türlü provokasyona açık bir ortam yaratabilir mi? Bizimkiler yaratıyor işte. Hem de biri değil, üçü kafa kafaya verip 7 saat tartıştıktan sonra yapıyor bu hatayı.

Yapılan akıl almaz hatanın bir başka yönü de, Öcalan'ı siyaseten silmek yerine, onu bir kez daha siyaseten diriltmek... PKK'yla Öcalan'ı birbirinden kopartmaya çalışmak yerine, tam tersine birbirine iyice yamamak... Eskiden PKK'nın ipleri Öcalan'ın elinde iken, şimdi Öcalan'ın ipini PKK'nın eline vererek aynı kısır döngüyü sürdürmek.

Böylece Öcalan'ı bir türlü taammüden adam öldürmekten idam yemiş bir suçlu olarak ele almayıp siyasi bir aktöre dönüştürmek...

Bu noktada üstüste yapılan bunca hataya bakınca anlıyorum ki, devlet Öcalan'ı fiillerinden dolayı yargıladığını bir türlü idrak etmez de sürekli "fikir suçlusu" gibi görünce sonuç böyle oluyor galiba.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır