kapat

06.01.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Özal'ın mektubunu gizli bir el mi yok etti
Turgut Özal'ın 1986'da torununa yazdığı mektup hâlâ bulunamadı. Oğlu Ahmet ve eşi Semra Özal, "Bizce mektup yok edildi" diyor

MERHUM Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 1986'da torunu Turgut Özal'a 2000 yılında teslim edilmek üzere yazdığı mektubun nasıl kaybolduğu hala aydınlatılamadı. Binlerce mektup sahiplerine ulaşırken, eski başbakan ve cumhurbaşkanı olan Özal'ın mektubunun esrarengiz bir şekilde kaybolması, "Gizli eller mi yok etti?" sorusunu gündeme getirdi.

Özal'ın adaşı olan torunu Turgut Özal'a teslim edilmesini istediği zarfın içindeki, bir dedenin torununa beslediği sevgi sözcüklerden ibaret bir mektup değildi. Özal, torununa bir misyon yüklemiş, onu toplumuna yönelik mesajlarını ilettiği bir aracı olarak seçmişti; Türkiye'yi anlatıyordu, belki de 2000'e dönük Türkiye vizyonunu çiziyordu.

Özal, torununa mektup yazdıktan 3 yıl sonra Cumhurbaşkanı oldu, on yıl sonra da öldü. Bugün ölümünün üzerinden 7, mektubu yazmasının üzerinden de 14 yıl geçmiş durumda. Muhtemelen o ünlü Cross marka kalemiyle yazdığı mektup, bu 14 yıl içinde kayıplara karıştı.

AİLE: İMHA EDİLDİ
Oğlu Ahmet Özal ve ailesi "Bu işte kasıt var" diyor ve "Okunmuş, yırtılıp imha edilmiş" olabileceği ihtimali üzerinde duruyor. Özal'ın o dönemde topluma "sivri" gelen tavır ve yaklaşımlarına aldığı tepkiler, bu ihtimalin hiç de imkansız sayılmaması gerektiğini düşündürüyor. Bu durumda "imha edenlerin önlemini almış olacağını" varsaymak güç değil.

Peki Özal, 1986 yılında kaleme aldığı mektubunda 1992 yılında açıkladığı programına ve yeni vizyonuna ters düşen şeyler yazmış olabilir mi? Bu nedenle mektubu kendisi imha ettirmiş olabilir mi? Yakın çevresi "Asla" diyor ve ekliyor: "Öleceğini bilemezdi ki, fikirleri eskimiş olsa bile, hem de herkesin önünde gülerek, nereden nereye gelmişiz, derdi."

1986 yılının Özal'ı
Özal mektubu yazdığı günlerde henüz yıpranmış bir isim değildi. Ama 1986 yılı, onun başında bulunduğu iktidarın duraklama sürecinin başlangıcıydı. 1987'den itibaren hem kendisi hem partisi yıpranmaya yüz tuttu. Bir yıl sonraki seçimlerde oy oranı düştü. Artık gerileme başlamıştı. 1989 yılında, hükümeti bırakıp Cumhurbaşkanı oldu ve Çankaya Köşkü'ne çıktı. İşte bu dönemde artık o, adı etrafında fırtınalar kopan bir insandı. Ailesine sert eleştiriler yöneltiliyor, kendisi "alışamadık" kampanyasıyla yoğun bir muhalefet dalgasıyla karşı karşıya kalıyordu.

KIYAMET KOPARTMIŞTI
Bu dönemde "Körfez krizi" patlıyor, Özal'ın izlemek istediği politika, Genelkurmay Başkanı'nın istifasına yol açıyordu. Güneydoğu Anadolu ve Kürt politikası üzerine söyledikleri ve yaptıkları yoğun tartışmalara yol açıyordu.

Özellikle 1992 yılından itibaren Türkiye'nin gündemine yepyeni bir siyasi model, yepyeni siyasi çözümler sunuyor, başkanlık sistemini öneriyor, gerekirse Cumhurbaşkanlığı'nı bırakıp siyasete aktif dönme planları bile yapıyordu.

1983 başında toplumdaki "dört eğilimi" birleştirerek iktidar koltuğuna oturan Özal, bir başka kutuplaşmanın merkezinde kaldığı gibi, Özal yanlıları, Özal karşıtlarına karşı erimeye başlıyordu.


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır