kapat

21.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Kim haklı?

Adalet Bakanlığı mı haklı yoksa İçişleri mi?.. Savcı mı haklı yoksa polis mi?.. Her yerde "günün sorusu" bu?

Dün Meclis'teydik...

Yılların savcısı ve "son olarak" da İçel Cumhuriyet Başsavcısı...

Ondan sonra "Adalet Bakanlığı'nın Genel Müdürü.

Ondan da sonra...

Başbakan Demirel'in "Teftiş Kurulu Başkanı."

Ve şimdi de milletvekili olan Turhan Güven dedi ki:

- Mübarek gün... Oruçluyuz... Yukarda Allah var... Sadettin Tantan haklı.

***

35 yıllık savcı Turhan Güven "siyaset mi yapıyor?"

Yoksa...

"Kitabın ortasından mı" konuşuyor?

"Bu" bir Bayburt deyimi...

Doğruyu söyleyene "kitabın ortasından konuşuyor" derler.

Ve söz Turhan Güven'de:

- Uluslararası anlaşmalarda imzamız var... Anlaşmaya tabii ki sadık kalacağız... Anlaşma "dava açamazsın" diyor... Yeni dava açmayacağız... Ama anlaşma Çakıcı'nın ifadesinin alınmasına" engel değil.

- Turhan Bey, şimdi milletvekili değil de Savcı olsaydınız... Ve "bu konu" önünüze gelseydi...

Biz, daha "ne yapardınız" demeden...

Güven "ne yapacağını" anlatmaya başladı.

- Polise "al ifadesini" derdim... Hatta... Laf, söz olmasın diye... Dövdüler falan denilmesin diye... İfadesini polisle birlikte alırdım.

Ve sohbetin sonu...

Turhan Güven dedi ki "Tantan, yerden göğe kadar haklı."

***

- Sayın Sadettin Tantan, geçen hafta Diyarbakır'a birlikte gittik... Uçakta hiç konuşmadınız.

- Konuşulanları dinledim.

- Konuşmamanız için bir "rica" falan mı var?

- Kim rica edebilir ki?

- Bu konunun üzerine fazla gitmemeniz için... Rica...

- Benden kimse böyle bir şey isteyemez.

- Öyleyse... Bu yaşananlar sizi hiç rahatsız etmiyor mu Sayın Tantan?

- Ben size sorayım... Sizi rahatsız etmiyor mu?

- Bütün toplumu rahatsız ediyor ki soruyoruz.

- Sizi... Toplumu rahatsız eden bir şey, beni nasıl rahatsız etmez?.. Tabii ki ediyor.

- Öyleyse?

- Yasanın dışına çıkamam... Herkes neyin ne olduğunu biliyor.

- Sayın Tantan... Siz "farklı" bir isimsiniz... Türkiye'nin sizden bazı "beklentileri" var.

- Doğru, beklenti var... Fakat herkesin de bir yetkisi var, görevi var... Savcı emir vermeden polis sorgulayamaz.

- Savcıdan istediğiniz izin "resmi" değilmiş.

- Kim diyor bunu?.. Böyle bir şey nasıl söylenebilir?

- Kimin dediğini... Nasıl söylendiğini biliyorsunuz.

- Yani Emniyet Müdürü'müzün savcıya yolladığı "bakkal kağıdı" mı?.. Emniyet yazıyor... Savcı da "kesinkes sorgulayamazsın" diyor... Savcının talebi olmadan polis bir şey yapamaz.

- Bu konuyu Sayın Başbakan'la konuştunuz mu?

- Hayır.

- Neden hayır?

- Ben, kendi görevim dışında bir şeye müdahale eder miyim?

- Sayın Tantan... Bu farklı bir durum.. Toplumun merak ettiği hususlar... Toplumun öğrenme hakkı...

- Doğru... Ama arkasındaki nedenler bir gün ortaya çıkar.

- Tekrar soruyoruz... Bir baskı ile mi karşı karşıyasınız?

- Bana kim baskı yapabilirmiş?

- İyi de gelinen nokta kimseyi tatmin etmedi..

- Burası hukuk devleti... Savcının talebi olmadan polis kimseye "ananın adı, babanın adı" diye soramaz.

***

Meclis'e kulak verdik.

Tantan'a kulak verdik.

Sonra "sokağa" kulak verdik.

"Şu kadarını" söyleyelim:

"Bu iş" kimsenin içine sinmemiş.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır