kapat

21.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Ecevit'in Zonguldak garibanizmi!

Zonguldak'ta "İşçi Babası Ecevit..." yazan pankartlar da aslında pek işe yaramadı... Faruk Bildirici'nin haberine göre, meydanı dolduran 2-3 bin kişilik kalabalığın arkasında duran genç bir adam; "60 yaşında nasıl madende çalışacağız?" diye bağırdı. Karşı kaldırımdaki bir kişi de; "Yuhhh..." diyerek ona katıldı.

Polisler hemen hareketlendi.

31 yaşındaki genci götürdüler.

Eren Özmen adlı 31 yaşındaki genç, "Neden bağırıyorsun..." diye sorulunca "İşsizim TTK'da işe alırken yaş sınırını 30'a indirdiler. Biz işe giremeyecek miyiz?.. " diyerek öfkesini belli etti. Başbakan Ecevit, alanda otobüsün üzerine çıktı. Müjdelerini sıraladı; "Taş Kömürü Kurumu'na 4 bin işçi alınacak! Kentte yeni yatırımlar başlayacak!" diye sözler verdi.

Zonguldaklılar tatmin olmadı.

***

Daha önce bu köşede sözetmiştim. Mimar Sinan Üniversitesi'nde 15 yıl öğretim üyeliği yaptıktan ve ODTÜ'de 6 yıl Şehir Planlama Kürsüsü'nde ders verdikten sonra emekli olan Engin Erkin, 3 yıl önce öğrencilerinden bir ekip oluşturmuş, Zonguldak, Kozlu, Kilimli, Çatalağzı'da "23 yılda ne değişti?" diye bilimsel olarak araştırmıştı. Bu araştırma 350 sayfa; Dört Maden Kenti'nin Öyküsü adıyla yayınlanmıştı. Ecevit'e de gönderilmişti.

Araştırma şu sonuca varıyordu:

23 yıl önce...

Dört maden kenti gelinen yerdi.

Bugün terkedilecek, kaçılacak yer.

23 yıl önce halk şunu diyordu:

Burası bir maden bölgesidir.

Burası bir işçi şehridir.

Bugün halk şunu söylüyor:

Ölü şehir, geleceği yok...

20 yıl öncesinin umut bölgesi Zonguldak ve onu var eden Türkiye Taşkömürü İşletmeleri (TTK), plansız bir gidişe terkedilmiş, siyasi arpalık haline getirilmişti.

Ve ölmüştü...

Nasıl oldu? Kim bu hale getirdi? Zonguldak'ı öldüren siyasi parti arpalığı yapılmasıydı. Şimdi Başbakan Ecevit, onu diriltmek için yine aynı arpalık garbinizmini kullanıyor ve Taş Kömürü İşletmeleri'ne 4 bin yeni işçi alınacağını meydanlarda ilan ediyor.

Garibanizm, garibanizmdir.

Halk bu dolmayı yutmuyor...

***

Bu yüzden olsa gerek Ecevit alkış beklerken, yuhalama alıyor. Çünkü Zonguldak Taşkömürü İşletmeleri'nde 20 yıldan beri üretilen kömür miktarı düşmesine karşılık, çalışan sayısı artırıldı. Ve bunların çoğunluğu da ne hikmetse yeraltında maden çıkaran emekçiler değil, yerüstünde çalışanlardan oluştu.

Ve zarar korkunç boyuta ulaştı.

Son 10 yıldır işçi alınmıyor.

İşçi 40 binden 11 bine düşürülüyor. Fakat zarar yine de kapanmıyor.

Resmi söylemler ve bilanço oyunlarıyla kârdaymış gibi gözükse de çıkartılan kömürün ticari maliyeti ile satış fiyatı arasındaki fark 5 kata ulaşmış durumda.

TTK, kömürü 5'e mal ediyor.

Ancak 1'e satıyor.

Ve 1999 yılı zararının 500 milyon dolar gibi. Değil Türkiye'nin, dünyanın süperi olmuş ABD'nin bile kaldıramayacağı bir boyuta ulaşmış bulunuyor. Bu kadar büyük zarar eden bir kuruma yeni işçiler aldığınız zaman dinamik bir üretim süreci başlatamıyorsunuz ancak sünepeleşmiş bir üleşim sürecini devam ettirmiş oluyorsunuz. Ve bu garibanizmin etkisiyle; yer altından 3000 kaloriyle çıkartılan kömür, ilave işçilik, taşıma ve ek maliyetler yüklenerek yıkanıp 7000 kaloriye çıkartılıyor fakat yeniden şist denilen yıkanmamış kömürle karıştırılıp 3500 kaloriye düşürülüp Çatalağzı Termik Santrali'ne satılıyor.

Bu kadar masraf niye?

Maksat işsize iş çıksın.

Arpalık politikası Zonguldak'ı bitirdi. Ve Ecevit Zonguldak'a yeniden sünepeleşmiş garibanizmi şırınga ediyor. Tıpkı Demirel'in yıllarca Isparta'ya, Mesut Yılmaz'ın Rize'ye, Erbakan'ın Konya'ya yaptığı gibi...

Haliç'e gömülen 21 trilyon!
Haliç temizleniyor diyorlardı... Gözümün rengi gibi masmavi olacak diyorlardı... Balıklar oynayacak diyorlardı... Tamamı palavra çıktı. Bugüne kadar Haliç'in temizlenmesi için 21 trilyon lira harcandı. Fakat Haliç'e akan pis dereler, fabrikaların kimyasal öldürücü atıkları önlenemedi. Bir yandan Haliç'i temizliyormuş gibi şov yap, 21 trilyonu şirketlere öde, diğer yandan oraya kirli dere akıtmaya devam et.

Kim sorumlu?
Dalan mı? Sözen mi? Tayyip Erdoğan mı? Müfit Gürtuna mı?

Ses verin... Niçin böyle?

Türkiye için biraz daha ışık.

Hergün biraz daha...

Söyledikleriniz doğru olsun.

Sakladıklarınız az olsun.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır