kapat

21.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Dinler arası diyalog
Son yıllarda, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de dine karşı yoğun bir ilginin olduğu gözlenmektedir. Pek çok sıkıntı ile sarsılan yaşlı dünyamızın insanları, huzuru ve mutluluğu dinin ulviliğinde aramakta, huzura ve mutluluğa doğru mesafe katettikçe ve dinin temel ilkelerini öğrenmeye gayret göstermektedir.

Diğer yandan her gün değişen ve gelişen teknoloji ve yeni uzmanlık dalları ile tanışan insanlık, bunların getirdiği problemler ile de karşı karşıyadır. İslam dininin müntesipleri olarak, son iki yüzyıldır ihmal ettiğimiz moderniteye açılma meselesi, bugün hala bir sorun olarak karşımızdadır. Gün geçtikçe modernleşen, çağdaşlaşan ve değişen dünyada, mütedeyyin olarak yaşama arzusunda olan, ancak teknolojik gelişmeleri de gözardı etmek istemeyen insanlarımızın, çözüm bekleyen pekçok meselesi vardır. Bu dünyada yaşadığımıza göre, her gün büyük bir hızla değişen şartlara, dünyada olup biten sosyal, siyasal ve teknolojik hadiselere ilgisiz kalarak, hayatımıza devam ettirmemiz mümkün değildir.

Bu hızlı değişim sürecinin anaforunda, onun mecraına kapılıp onun akıntısına uymak ile, dinin değişmeyen evrensel ve temel sabitlerini muhafaza ederek, değişime açık konularını tespit edip bu değişim sürecine şuurlu olarak katılmanın, farklı şeyler olduğu aşikardır. İnsanlığın yaşadığı problemler dünyamıza başka gezegenlerden taşınmış değildir. Problemlerin kaynağında akıllı canlılar olan insanlar vardır. Çünkü insan aklı, iyiye de kötüye de yol göstdermekte ve onu diğer canlılardan ayırmaktadır. Aklını kötüye kullanarak pek çok problem üreten insanoğlu, hiç kuşkusuz bu yeteneğini iyiye kullandığı takdirde, bu problemleri de halledecektir. Yeter ki dinin temel sabitleri ile, değişime açık olan alanını iyi tespit edelim.

DÜNYA SULHUNA KATKI
Adını ne koyarsak koyalım, farklı bir çağda ve farklı bir dünyada yaşıyoruz. İnsanlık ailesinin fertleri, iktisadi, siyasi, askeri ve daha birçok alanlarda birbirlerini tanıma ve gün geçtikçe daha sıkı ilişki kurma çabası içinde oldukları halde, din temsilcilerinin insanlığın mutluluğu ve saadeti için dünya sulhuna katkıda bulunabilecek ortak inançların tespiti ile, ibadet hürriyetinin sağlanması yolunda alınacak tedbirler üzerinde fikir alışverişinde bulunmaları, günümüzde ihmali kabil olmayan bir zorunluluk olarak önümüzde durmaktadır.

İslam Dini; kendisiyle uzlaşılamayan katı bir din değildir. Günümüzde inanan insanlar arasındaki diyalog çalışmaları faydalı ve gereklidir. Art niyet taşımayan, samimi ve gerçek anlamdaki bir diyalog herkes için sayısız faydalar vardır. En azından bu yolla geçmişteki yanlışlıklar ve olumsuzlar tekrar yaşanmayacaktır. Bazılarının sandıkları gibi bu diyalog, çeşitli din mensublarının temel tezlerinden vazgeçtikleri anlamına gelmediği gibi, dinleri birleştirme çabası olarak da değerlendirilmemelidir.

GÖREV BİLMELİDİR
Dünyada her geçen gün yaygınlaşarak benimsenen demokrasi, barış, diyalog, hoşgörü ve müsamaha kavramlarının daha da yaygınlaşması ve müslümanların da bunlardan nasiplerini almaları için fert ve toplum olarak bugün herkese görev düşmektedir.

Bu kavramlara kaynaklık eden bizim dinimizdir. Kur'an-ı Kerim'i insanlara tebliğ eden ve onu uygulayan Peygamberimiz Hz. Muhammed'in bir sıfatı da seven ve sevilen manasına gelen "Habib"dir. O, sadece insanlara değil, çevresindeki bütün varlıklara sevgiyle yaklaşmıştır. Peygamberimizin hayatının bütün bölümlerindeki -Mekke'de-Taif'te ve Medine'deki- davranış ve uygulamalarında bunun izleri görülmektedir. Medeni'ye hicret ettiğinde bu şehrin ahalisi ile yapmış olduğu anlaşma ile Ehl-i Kitap olan Yahudilere verdiği haklar, 21'inci yy'a girmek üzüre olduğumuz bugünlerde insanlara tanınan haklardan daha ileri seviyededir. Türk İslam tarihinde de Ahmet Yesevi'ler, Yunus Emre'ler, Mevlana'lar, Hacı Bektaş-ı Veliler kaynağını dinimizden alan bu anlayış ve uygulamayı layıkıyla temsil etmişlerdir.

Unutulmamalıdır ki, dinler arasında bir barış sağlanmadıkça, dünya barışı bir hayaldir. Geleceğin dünyası kinin, nefretin, şiddetin, kavganın, savaşın üzerine değil, sevginin, hoşgörünün, birbirimizi kabullenmenin üzerine kurulacaktır.

MEHMET NURİ YILMAZ


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır