kapat

21.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
microbanner
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Hıncal Uluç'un adalete isyanı
Hıncal Uluç, Alaattin Çakıcı'nın kendisini vurdurttuğu olayla ilgili dava düşmeden hemen önce konuştu: 'Adalet duygum incindi'

Gazeteci-yazar Hıncal Uluç, 4 Mart 1994'de, Alaattin Çakıcı'nın eşi Uğur Çakıcı'nın adamları tarafından Levent'teki bir benzincide ayağından kurşunlandı. Uluç, 5 ay boyunca ayağı alçıda dolaştı, bu saldırının izlerini hâlâ taşıyor. Bu davada meslektaşları tarafından yalnız bırakıldığı gerekçesiyle şikayetini geri aldı, dava kamu davası olarak devam etti. Kaderin garip bir cilvesi sonucu Çakıcı, sadece iki suçtan yargılanması koşuluyla Türkiye'ye iade edildi, bunlardan biri de Hıncal Uluç'un davasıydı. Ancak bu dava da zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle düştü. Bu konuda Hıncal Uluç ile görüştük:

* Alaattin Çakıcı sadece ölüm cezası gerektirmeyen iki suçtan yargılanmak üzere iade edildi. Bunlardan biri de sizin vurulmanız...

- Benim hayatta oluşum adamın suçu. O ya da Uğur beni öldürtmüş olsaydı bu dava da görülmeyecekti. Bu şu anlama mı geliyor; mafya babaları işi yarım bırakmayın! İşi yarım bırakmayın, sonra başınıza ne işler açılıyor. Ya hiç vurdurmayın, ya da işi tamamlayın.

* Adalet duygunuz incindi mi?

- Adalet duygum inciniyor. Ben hayatta kaldığım için adamın içerde olması fena halde incitiyor adalet duygumu. Beni niye öldürtmedi, şimdi hiç yargılanmıyor olacaktı. Ayağıma nişan aldı ama oradaki atardamara gidebilirdi, ben de kan kaybından ölebilirdim hastaneye gidene kadar. Hayatta kaldığım için adamın yargılanması çok fena rahatsız ediyor beni.

* Alaatin Çakıcı, bu davayla ne derece ilgili?

- Beni vurdurtan rahmetli Uğur Çakıcı'ydı. Bunun böyle olduğunu bütün Türkiye biliyordu. Benim yazdığım yazıda da Alaattin'le yakından uzaktan bir şey yok. Zaten beni vuranlar da açıkladılar. "Hıncal Uluç çok sevdiğimiz Çakıcı için yazdı, ona karşılık vurduk" diye. Mafya vurdurmalarında racon budur; önce karakolda işi gerçekten niye yaptıklarını açıklarlar, böylece mesaj bütün kamuya iletilir. Ondan sonra mahkemeden biz bunu baskı altında verdik, kendi öfkemizle yaptık derler. Böylece emri vereni sıyırırlar.

- Hangi yazınız üzerine Uğur Çakıcı'nın hışımını üzerinize çektiniz.

- Bütün mesele Uğur Çakıcı'nın Ayşe Önal'a silah çekmesi ve Türkiyede'ki gazete kuruluşlarının, meslek kurumlarının bu olaya sessiz kalmaları. Bir gazeteci çeteye karşı tek başına savunamaz. Bu konuyla ilgili yazdım. Alaattin Çakıcı'nın uzaktan yakından ilgisi yok. Öfkelenen Uğur, vurulmamı isteyen Uğur...

* Uğur Çakıcı, ilk duruşmada vareste tutuldu, duruşmalara gelmesine gerek olmadığına karar verildi.

- Tetikçi İbrahim Türk, karakolda verdiği ifadeyi reddetti. "Benzincide görünce Hıncal Uluç'u, birden o yazıyı hatırladım; o öfkeyle çektim vurdum" dedi. Yargıç birinci duruşmada Uğur Çakıcı'nın duruşmada vareste tutulmasına karar verdi, "duruşmaya gelme zahmetine katlanmasın bundan sonra" dedi. Mahkeme Çakıcı'nın ilişkisini resmen olmasa da, fiilen kesti. Uğur Çakıcı daha birinci duruşmada böylesine vareste kılınıp kenara bırakıldıktan sonra... Alaattin Çakıcı'nın bu olayla ilgisi tavşanın suyunun suyu. Kocası olmasından ibaret. Uğur'un kendisini serbest bırakan adaletimiz, Alaattin'i neyle suçlayacak. Bana sorarsan benim açımdan bile suçlu değil Alaattin Çakıcı bu işten.

* Bu olayda yalnız bırakldığınız için Uğur Çakıcı hakkındaki şikayetinizi geri aldınız.

- Benim için çoktan kapandı. Davadan vazgeçtiğim anda, beni o davayla ilgim kalmadı. Gerizekalı bir Donkişot ya da şovalye değilim. Herkes beni yalnız bıraktı, tek başıma mafya'ya savaş açıp, "geçen sefer ayağımdan vurdunuz bu sefer beynimden vurun" diyecek değilim.

* Vurulduğunuzda pek çok kişi sizi savunan yazılar yazdı. Sonradan mı ortadan kayboldular?

- Gelen destek, nezaket desteğiydi. Beni çok yaralayan hiç ummadığım insanların yazıları oldu. "Bunlar son tahlilde mert insanlardır" dediler. Zaten o anda bitti. Beni orada yapayalnız bırakmalarını hiç affetmiyorum. Upuzun daracık bir koridor, tren koridoru gibi. Uğur hanım ve arkasında koruması, tetikçisi. Önümden sırayla geçiyorlar ve ben bankta tek başıma oturuyorum. Orada geçen süreyi hayat boyu unutamam. İnsanın yapayalnız olduğunu en güzel hissedeceği ortamdı. Bir tane kendi meslektaşım yok. Rahmetli Uğur aşağı yukarı, kalabalık gurpla yürüyor. Orada resmen ezdi, beni değil bütün medyayı, "biz böyle yaparız adamı" diye. Sonra da elini kolunu sallaya sallaya çıktı

* Rahmetli Ahmet Taner Kışlalı "kurşunlar Hıncal'ı değiştirmez" diye yazmıştı. Değiştirdi mi?

- Bundan sonra daha akıllı davranırım. Ölen öldüğüyle, vurulan vurulduğuyla kalıyor. Ölürsen arkadan hamasi yazı yazıyorlar." Hıncal'lar ölmez, bir Hıncal ölür, bin Hıncal doğar" gibi. Gidenin de geldiği yok. O palavra, destek olacaksan yaşarken olacaksın. Kurşun Hıncal Uluç'un şahsına atılmadı, bütün medyaya atıldı. Bu bir ihtardır dediler, herkes sus pus oldu. Bugün mafya babaları ve medyayı inceleyin, sadece içerdekilerle ilgili yazılır.

* Vurulduktan sonra Alaattin Çakıcı ile karşılaşmışsınız.

- Evet, Los Angeles'da. Türk arkadaşların bir kafesi var, ben de dünya kupasını izliyorum. Oraya gidip geldiğim duyuldu. Döndükten sonra dediler ki "Yanına beyzbol şapkalı, siyah gözlüklü, şortlu, hawaii gömlekli biri geldi mi, rengarenk biri. İşte o Alaattin Çakıcı'ydı". O zaman nasıl bir tehlike atlattığımı anladım. Ayağım alçıdaydı. "Geçmiş olsun Hıncal Bey ne oldu ayağınıza" dedi. Ben de "her mesleğin riskleri cilveleri vardır, bu da bizim mesleğin cilvesi" dedim, kapadım konuyu.

* Sizce neden gelip bir daha sizi buldu?

- Meraktan geliyor. İlginç bir deneyim olabilir. Bakalım ne diyor adam, ne yapıyor diye görmek istiyor.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır