* Murat Birsel: Tarihi bir akşam yaşıyoruz. Cumhurbaşkanlığı adaylığı çok önemli. Halk oyu ile olursa daha da önemli. Zaten en güvenilen kurumdan geldiğiniz için şansınız da epey yüksek. Şöyle bir şey sormak istiyorum. Tabii tutalım ki oldu. O zaman biz gazetecilik yapacağız. Madem adaysınız. Bize diyelim ki başkan da oldunuz.. Diyelim ki başkanlık sistemi ve başkansınız. En önemli, ilk 100 gün içindeki en önemli 3 icraatınız ne olacak? 100 gün hesabında bize ne söyleyeceksiniz?
* Çevik Bir: Murat, Murat sen bizi politik arenaya atmış oluyorsun. Müsaade edersen, bunu ikili görüşmelerimizde konuşuruz oldu mu...
* Murat Birsel: Memnuniyetle. Yalnız şunu söyleyeyim. Kabahat bende değil. Siz kendi kendinize attınız.
* Çevik Bir: Kıymetli kardeşim. Konuyu bu şekilde ele alırsanız baştan bana dirsek atıyorsunuz anlamını çıkarırım. Benim sizden, eğer bu ülkeyi düşünüyorsak bizler, ben değil başka bir kişi de oluyorsa lütfen baştan dirsek atmayın. Baştan konuyu bu şekilde bir yerde istismar edecek konulardan lütfen kaçının. Bir büyüğünüz olarak size onu söylüyorum. Çok önemli... Yanlış yapıyorsunuz o şekilde hareket etmekle. Ondan sonra da kimseyi suçlamayın..
Her lidere sormuş ve cevap almışım: İlk 100 gün içinde yapacağınız en önemli icraat nedir? Umudum, Çevik Bir'in bir gün "Bana bir soru sormuştun, cevabı hazır" demesi
Rumeli Yönetici ve İşadamları Derneği'nin yemeğinde tarihi bir olaya, Çevik Bir Paşa'nın Cumhurbaşkanlığı adaylığına, tanık olunca çok sevindim.
Birçok anlamda...
Birincisi, Cumhurbaşkanı'ndan sokaktaki vatandaşa, tıkanık -lider sultasında- dediğimiz bir sistemin tartışılması, Başkanlık sisteminin düşünülmesi, böylelikle mevcut liderlerimize alternatiflerin çıkması anlamında.
İkincisi, Çevik Bir Paşa'nın şahsında, profesyonel siyasetçi olmayan, bilgi, kültür birikimi yüksek, çok önemli yerlerde Türkiye'yi temsil etmiş bir insanın bu işe soyunması anlamında.
Toplantının soru cevap bölümüne geçilince "Ne sorayım" diye kendi kendime düşündüm.
Ve dünyanın her yerinde, bizim mesleğin lider adayına yönelttiği en klasik ve en muhafazakar soruyu seçtim.
Öyle bir soru ki...
Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a,
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e,
Başbakan Bülent Ecevit'e,
Mesut Yılmaz'a,
Tansu Çiller'e,
Recai Kutan'a... (Listeyi uzatmak mümkün...)
Hayatlarının bir döneminde bizzat sormuş ve cevap almışım.
Soru şöyleydi:
"Efendim Başbakan olursanız ilk 100 gün içinde yapacağınız en önemli icraat nedir?"
Görevi kamuoyunu bilgilendirmek olan bir gazetecinin, halk tarafından seçilmek isteyen bir Cumhurbaşkanı adayına sorabileceği en doğal soru olarak sordum:
"Başkan olursanız ilk yüz gün için düşündüğünüz en önemli üç icraatınız neler olur?"
Sayın Çevik Bir, sonuçta, "Konuyu bu şekilde ele alırsanız baştan bana dirsek atıyorsunuz anlamını çıkartırım..." yanıtını verdi.
Açıkçası ben bu soruyla, bırakın dirsek atmayı, dirsek veriyor, kendisinin yeni ufukları işaret etmesini bekliyordum.
Bu anlamda dirsek temasının sürekli kalmasını diliyorum.
Umudum, Sayın Çevik Bir'in günün birinde dirseğime dokunup "Sen bana bir soru sormuştun, onun cevabı hazır. İlk sen sordun, ilk sana anlatayım" demesi...