kapat

21.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Bir hayale para yatırmak

Ayşe Germen iyi aile kızı. Yurtdışında öğrenim görmüş, Avrupa'da Amerika'da yaşamış. Parası da var. Öyle milyon dolarlar değil belki ama, ömrünün sonuna kadar rahat ve huzur içinde yaşayabilir, üstelik elini hiçbir işe sürmeden.

Ama o bir hayalin peşinde. Sinema kökenli olmadığı halde gönlünü sinemaya kaptırmış, Türk sinemasının adını dünyaya duyurmak, bu ülkede yaşadığını ve kendini birşeyler yapmak zorunda hissettiği için "üstüne düşeni" yapmaya çalışıyor.

"Karışık Pizza" filmiyle dikkati üzerine çekmişti. Bu film Türkiye ölçülerine göre hayli yüksek standartlı bir filmdi. Ata İnşaat'ın sahiplerinden Erhan Kurdoğlu bu filme büyük maddi destek sağlamıştı, film beklenin üzerinde ilgi gördü.

Ayşe Germen şimdi iş ortağı Faruk Aksoy'la "Güle Güle" adını verdikleri bir süper proje "hayalini" bitirmenin keyfini yaşıyorlar.

Projenin süper olması oyuncu seçiminden geliyor. Bir kere, daha önce basında da okuduğunuz gibi nedense dargın olan Metin Akpınar- Zeki Alasya ikilisi var bu filmde. Halk bu iki büyük sanatçıyı hep birlikte görmek istiyor, araya giren kırgınlığın bu filmle ortadan kalkması az şey değil.

Sonra Yıldız Kenter Şükran Güngör de bu filmde. Türk tiyatrosunun bu iki devi galiba "Hanım" filminden sonra ilk kez sinemaseverlerin karşısına çıkıyor.

Ve "Unutulmayanlar" listesinin başlarındaki bir isim Eşref Kolçak, hiç unutulmayacağını kanıtlamak istiyor.

Filmin yönetmeni ise özlediğimiz bir isim, Zeki Ökten. Filmi "5 haftada bitiririm" demiş. Bir gün bile sarkmamış. Şimdi film montaj aşamasında, seslendirme ve jenerik hazırlığından sonra Şubat ayında halkın karşısına çıkacak. Ondan sonra da Cannes Film Festivali'ne giden bir yolculuk başlayacak.

Ayşe Germen'le bu film ve sinemacılık üzerine çok uzun bir sohbet yaptık. O kadar heyecanla, o kadar duygu yüklü konuştu ki, bunları buraya sığdırmak çok zor.

Ama şunu söyleyebilirim; pekçok olumsuzluğa rağmen Türkiye'ye birşeyler katmak isteyen insanların coşkulu çabasını görmek, bunu hissetmek hem yaşama sevincini artırıyor hem de geleceğe karamsar bakmamaktaki ısrarımı güçlendiriyor.

Hoşgeldin Zeki Ökten
Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden Zeki Ökten "Güle Güle" filmiyle sinemaya tekrar "Merhaba" diyor. Çünkü Zeki Ökten neredeyse 10 yıldır hiçbir filme imza atmıyordu. Sinema çevreleri "Zeki Ökten sinemaya kırgındı, ülkenin de içinde bulunduğu olumsuz koşulların sinema dünyasına yansımasından rahatsızlık duyuyordu" diyorlar. "Güle Güle" filminin senaryosu, oyuncu kadrosu Zeki Ökten'i yeniden heyecanlandırmış. Kaldığı yerden, aynı azim, çalışkanlık ve ciddiyetle işe yeniden sarılmış. Çok iyi bir geçmişi olan, örneğin "Sürü" gibi başarılı bir filme adını kazımış Zeki Ökten'in sinemaya dönmesi büyük kazançtır. Umarım film beklentilerin de üzerinde bir başarıya ulaşır.

Hoş geldin Zeki Ökten.

'Haber verseydi'
Deprem felâketiyle ilgili şaka yapılmaz ama, zaman zaman "şaka gibi" bir ülkede yaşadığımız için bunu yazmadan edemeyeceğim.

AGİT zirvesini yüzümüzün akıyla bitirdik. Bütün yabancı devlet adamları Türkiye'nin uğradığı felâkete rağmen AGİT organizasyonunu başarıyla tamamladığı yolunda hemfikir. Türk basını da başarının hakkını verdi. Manşetlerde "Bravo Türkiye, Yıkılmadık ayaktayız, Büyük başarı, Helal olsun" gibi başlıklar vardı.

Peki, çok zor bir organizasyondan büyük başarıyla çıkan Türkiye nasıl oluyor da deprem felâketinde adeta çaresiz kalıyor, çadır gönderemiyor, gönderdiklerini su altından kurtaramıyor, ev yapamıyor, giyecek ihtiyacını sınırlı karşılayabiliyor?

Dev AGİT organizasyonunda etkin görev alan bir yakınıma sordum, esprili bir cevap verdi. Dedi ki; "AGİT zirvesine 1996 yılından beri hazırlanıyoruz, eğer deprem de ne zaman olacağını haber verseydi görürdün nasıl hazırlıklı olacağımızı."

Evet, bu kara mizah, ama işin bir de gerçeği var, depremin olacağını uzmanlar bundan 10 yıl önce söylemiş ve uyarmışlardı. AGİT'e gösterilen özenin onda biri depreme karşı gösterilseydi, bugün binlerce insan yaşıyor, yıkılan binalar da ayakta duruyor olacaktı.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır