kapat

19.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Organ mafyası mı?
Kurtarılan ama 1 haftadır izi bulunamayan depremzede Şemsi Sarıgüzel'in organ mafyası tarafından kaçırılmasından korkuluyor

Marmara Depremi'nden sonra, birçok aile kurtarıldığını bildiği ama hiçbir hastanede bulamadığı yakınlarının peşine düştü. Çaldıkları her kapının ardında aynı kabusun yüzünü gördüler: Organ mafyası...

Senaryo hep aynıydı: Enkazdan çıkartılış, ambulansa konuluş, sonra da kayboluş... İşte bu kabus, Düzce depreminde de hortladı. Depremin ilk günü Akabe Tesisleri'nden kurtarılan ve ayağındaki ezik hariç sapasağlam olann Şemsi Sarıgüzel günlerdir kayıp.

17 Ağustos Depremi'nin hafızalara kazdığı ilk görüntü Ömür Kınay'ın boynu bükük yatışıydı. Düzce Depremi'nin sembolü ise Şemsi Sarıgüzel'in, bacakları ağır bir kolonun altında olduğu halde umutla bakan yüzü oldu. Depremde yerle bir olan Akabe Tesisleri'nde görevli Sarıgüzel, depremin ilk günü, Sivil Savunma ekiplerinin 15 saat süren uğraşı sonucunda kurtarıldı. Kurtarma görevlileri, onun için canla başla çalışırken, o korkusunu frenlemeye çalışmış, "Beni buradan çıkartırsanız size çay demlerim" diyerek şaka bile yapmıştı. Sivil Savunma ekipleri, enkazdan çıkarttıkları Sarıgüzel'i, sadece bacağı ezik, organları sapasağlam, şuuru açık, hafızası ve bilinci yerinde bir halde ambulansa bindirdiklerinde emekleri boşa gitmediği için mutluydular.

DOKTOR SAHTE Mİ?
Ama onları rahatsız eden bir nokta vardı: Kendisini TAÇSAV'ın gönüllü doktoru olarak tanıtan Hasan Acar. Çalışmalar sırasında sürekli olarak, "Bacaklarını keselim, bu adamı çıkarttınız ama 1 saat bile yaşamaz" diyen Acar da 112'ye ait ambulansa kaşla göz arasında binip gitmişti. Bunun üzerine "içlerine kurt düşen" görevliler, Hasan Acar'ın resmen doktorluk yapmadığını, Çankırı'da Sera Limited adlı bir şirketi olduğunu ve Ankara'da yaşadığını belirledi.

Şüpheler artarken, Şemsi Sarıgüzel'in fotoğraflarını gazetelerde gören yakınları, kurtarma ekiplerine başvurdu. Yakınlar Sarıgüzel'i bulamadıklarını söylüyor, hangi hastaneye kaldırıldığını soruyordu. Bu kez de hastane hastane sorulup Sarıgüzel'in izi sürülmeye başlandı. Depremzede, 112 ambulansıyla Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılmıştı. Ama, organları sapasağlam olduğu halde Organ Nakil Servisi'ne yatırılmıştı. Hastaneden çıkış kaydı olmayan Sarıgüzel'i son görenler, refakatçileri tarafından alınıp götürüldüğünü söylüyordu. Ama, yakınları Şemsi Sarıgüzel'i hiç bulamamıştı. Yani esranrengiz refakatçiler, Sarıgüzel'in gerçek yakınları değildi.

İşte bu noktadan sonra, Şemsi Sarıgüzel'in izi tamamen kaybedildi. Ona, ne resmi yetkililer, ne kardeşi Abdullah, eşi Nurhan, annesi Meryem ya da babası İbrahim Sarıgüzel, ne de SABAH muhabirleri ulaşabildi. Taksim İlk Yardım Hastanesi'ne kaldırıldığı söyleyen Şemsi Sarıgüzel orada da bulunamadı. Şimdi en büyük korku, Sarıgüzel'in organ mafyası tarafından kaçırılmış olması. Sivil Savunma ekipleri bile, onun organ nakil servisine kaldırılmasından, esrarengiz doktor ve refakatçilerden şüphelenerek aynı korkuyu dile getiriyor.

AİLE MERAKLA BEKLİYOR
Şemsi Sarıgüzel'in (sağda üstte) annesi Meryem ve babası İbrahim Sarıgüzel, televizyon ve gazetelerden gördükleri oğullarının peşine düştüler. Ancak aldıkları cevap hep aynıydı. "Burada yok, nerede olduğunu da bilmiyoruz." Üstelik onu kurtaran Sivil Savunma ekiplerinin de çeşitli şüpheleri vardı. Şimdi aile, merakla oğullarından gelecek bir haberi bekliyor.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır