kapat

19.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber Ýndeksi
Yazarlar
Günün Ýçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
Ýstanbul
Ýþte Ýnsan
Astroloji
Reklam
Sarý Sayfalar
Arþiv
Hazýrlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ.
CENGÝZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


Hep böyle olmadý mý?

Heybeliada Ruhban Okulu'nun onca yýldýr kapalý tutulmasý, Türkiye için bir ayýptý. Anlaþýldýðý kadarýyla, Bülent Ecevit'in Washington temaslarý sonucunda ve MGK'nýn 1997'de aldýðý ve bugüne kadar saklý tutulan kararý uyarýnca, þimdi yeniden açýlmasý yoluna gidilecek.

Ancak, bu uygulama Ýstanbul Ýlahiyat Fakültesi bünyesi altýnda gerçekleþtirilecek. Herhalžkârda, "Dostlar alýþveriþte görsün" cinsi bir durum olacak.

Bu adýmýn Ecevit'in Washington ziyareti ertesine raslamýþ olmasý bazýlarýný rahatsýz etmiþe benziyor. Üstelik, MGK kararlarýnýn âlâyývâlâ ile duyurulmasýna karþýlýk, bu konudaki kararýn gizli tutulmasý ve iki yýl bekletildikten sonra þu ara piyasaya sürülmesi de dikkat çekici. Amerika'nýn "Din” Özgürlükler"i izlemekten sorumlu, özel yetkilerle donatýlmýþ Büyükelçi Robert Seiple, bu konudaki ilk raporunu kýsa süre önce yayýnladý ve Türkiye bölümünde özellikle Heybeliada Ruhban Okulu meselesine deðiniyordu. Konunun, Clinton-Ecevit görüþmesine getirileceði de biliniyordu. Dolayýsýyla, kararýn þu ara öðrenilmesi ve bunun Ýstanbul AGÝT Zirvesi öncesine denk düþürülmesi, "Amerika'ya taviz" gibi algýlanmaya müsait.

Ne var ki, gözden kaçýrýlan bir nokta var; Türkiye'de ne vakit olumlu ve özgürlükler yönünde bir adým atýlmýþsa, bu, genellikle dýþ dinamiklerin etkisiyle olmuþtur. Bu durumda bir yenilik yok. Tarih boyunca bu böyle olmuþtur. Asýl rahatsýzlýk duyulmasý gereken Türk yönetimlerinin, vatandaþlarýnýn esenliði için gerekli temel adýmlarý, dýþarýdan dürtüklenmeden atamama yeteneklerine iliþkin olmalýdýr.

Bizim tarihimizdeki bütün büyük ve keskin virajlar, dýþ etkiyle dönülmüþtür. Ta Tanzimat'tan beri deðiþmeyen gerçeðimiz budur. Yakýn tarihimizin ilk kapsamlý ve bir çerçeveye oturan yenilenme ve reform hareketi Tanzimat, 1838 Osmanlý-Ýngiliz Ticaret Sözleþmesi'nden bir yýl sonraya denk gelmiþtir. Islahat Fermaný, 1856 Paris Konferansý'nýn ürünüdür.

Bitirmekte olduðumuz yüzyýla gelirsek, iki dev atýlýmýmýz, Cumhuriyet ve çok partili parlamenter sisteme geçiþ de, yine dýþ dinamiklerle irtibatlý olmuþtur. Cumhuriyeti kuran kadrolar, Osmanlý generalleri ve sivil bürokratlarýydý ve Cumhuriyet'in ilânýna gelindiðinde tam 12 yýldýr aralýksýz savaþ içindeydiler. Trablusgarp, Balkan Savaþlarý ve Birinci Dünya Harbi; ardýndan Milli Mücadele birbirine eklenmiþti. Dikkat edilecek nokta þudur: Bu kadrolar, Cumhuriyet ilânýna yýllar alan bir "cumhuriyetçi mücadele" sonunda oluþmamýþlardý. Bu kadrolar, "cumhuriyetçi" deðillerdi. Cumhuriyet, dýþ dinamiklerin sonunda ve 1920'li yýllarýn baþlarýnda vardýklarý nokta oldu...

Ayný þekilde, Ýsmet Ýnönü'nün "Milli Þef" unvanýndan seçim kaybetmeyi göze alarak çok partili sisteme geçiþ kararýný vermesine de, yüreðinde yanýp tutuþan demokrasi ateþine baðlamak pek safça olur. Ýkinci Dünya Savaþý'na katýlmamýþ ve galip devletler safýnda yer almamýþ Türkiye'nin Stalin'in tehditlerine açýk hale gelmesi, dýþarýdan dayatýlan çok partili parlamenter sisteme geçiþi mecbur” hale getirmiþti.

Bu yüzden, Heybeliada Ruhban Okulu'nun yeniden açýlacak olmasýndan baþlayarak, Nadire Mater'in "Mehmet'in Kitabý"na yönelik altýna sokulduðu baskýnýn muhtemelen kaldýrýlacak olmasýna kadar bir dizi geliþmenin, dýþ zorlamayla gerçekleþecek olmasý þaþýrtýcý gelmiyor. Madeleine Albright söz etmeseydi, kimin umurundaydý Türkiye'de Nadire Mater?

Ayný olgular, Türkiye'nin Avrupa Birliði'ne muhtemel "adaylýk"ý ve ondan sonraki süreç için de geçerli. Ve, iþte bu yüzden, yine dýþ zorlamayla Türkiye'nin 2000'lerde "Kopenhag Kriterleri"ni kabul edebileceði ihtimal dahilinde. Kim, "Bunlarý Avrupa istediði için deðil, halkýmýz bunu hakkettiði için yerine getireceðiz" diyorsa yalan söylüyor. Türkiye'de önümüzdeki dönemde, ne vakit demokrasiyi güvence altýna alacak ve insan haklarýna saygýlý biçimde davranýrsa ve böyle bir uygulamayý ne vakit kurumlaþtýrýrsa bilin ki, bu Avrupa Birliði üyeliði gereðiyle olacak.

Önemli deðil; özgürlüklere iliþkin her olumlu geliþme zaten hep böyle oldu...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ. - Tüm haklarý saklýdýr