kapat

03.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Erkekler ağlamaz


Bir laboratuarın beyaz deri koltuğu, üstünde korkudan koltuktan da beyaz olmayı başaran oğlum...

Ağladı, ağlayacak. Tam o sırada kan alma işlemini yapacak görevli yanımızda beliriyor ve dudaklarından dökülen tarihi cümleyle oğlumun gözyaşlarını ebediyen dondurmayı başardığını sanıyor: "Erkekler ağlamaz!" Şeytanın kulağıma fısıldadığını yaparsam çok rahatlayacağımı bilsem de adamın yüzünü tırmalamayı daha sonraya bırakıp gözlerimi kapıyorum.

Ağlarken gördüğüm ilk erkek dedem. O sıralar, dedelerin ağlamayacağından o kadar emindim ki, Taksim'deki heykellerin gözlerinden yaş boşalsaydı, daha fazla şaşırmazdım...

Ağlamasını engellediğim tek erkekse benden birkaç yaş küçük kardeşim. Ne zaman dudakları titremeye başlasa, acımasız bir kraliçe edasıyla "Erkekler ağlamaz" derdim. Ablasını kıramadığı için yıllar yılı hep yutkunup gözyaşlarını içine akıttı.

ooo

20 yaşındayım ve delice sevdiğim genç babasıyla başedemediği için ağlıyor. Bu zayıf anının tek tanığı genç kızdan bu yüzden nefret edebileceğini anladığımda her şey için çok geç...

Bugün bir başka erkek anlatıyor... 12-13 yaşlarında arkadaşlarıyla ava çıkışının ve sıra vurduğu kuşu yemeğe gelince günler boyu hasta oluşunun öyküsü bu... Önce neler olduğunu anlamıyor ve tekrar gidiyor kuş vurmaya. Ama tekrar hastalanıyor ve hem avlanmaktan hem de kuş yemekten vazgeçiyor. Bir erkek için böyle şeyleri anlatmak zor olmalı.

Kimse bana "Ağlama" demedi. Çünkü ben bir kadınım ve doğarken elde ettiğim belki de tek hak, sulu göz olabilmek. Ama ben daha çok küçükken ağlamamaya karar verdim çünkü üvey anneme beni üzemeyeceğini ispat etmem gerekiyordu. Beni ağlarken görmemeleri için geliştirdiğim teknikler o kadar başarılı oldu ki, sonunda herkes için cesur ve soğukkanlı bir kız oldum çıktım. Bir kere kahraman ilan edildiniz mi, "erkek gibi kız" olmaktan başka çare bırakmıyorlar insana. Böylece, erkekler dünyasına kabul edilme şerefine de nail oluyorsunuz ve erkeklerin önce küçük kızlar, sonra da kadınlar üzerine yaptıkları tuhaf konuşmaların içinde buluyorsunuz kendinizi. İtiraz edecek olduğunuzda: "Saçmalama Ömür, sen bizdensin!" Bu da ne demek şimdi? Yoksa Aristo mantığından yola çıkarak bana şunu mu söylemeye çalışıyorlar: Erkekler ağlamaz, Ömür de ağlamaz, o zaman Ömür bir erkektir!

Hayır efendim, Ömür de bal gibi ağlar ama bunu ortalıkta yapmayı hâlâ beceremediğinden, yakasına sakız gibi yapışan şu güçlü kadın imajından kurtulmanın yolunu bir türlü bulamamıştır. Bir fikrim var: Bundan böyle her hafta halka açık ağlama günleri düzenlersek benim gibi tüm ağlama özürlülerinin ağlamayı öğrenmesini sağlayabilir miyiz acaba?

Hadi gelin, yarın bir yerde buluşup şöyle hep birlikte içimizi çeke çeke, hıçkırık tutana kadar ağlayalım. Sonra da bira içer, kadınları çekiştiririz, ne dersiniz çocuklar?


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır