kapat

03.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
TUĞRUL TUNA(ttuna@sabah.com.tr )


Kriz gelmiş cihane.. Kuru fasulya bahane..

Mehmet Bey elindeki zarfı arada bir açıp içinde bulunan beş milyonluk banknot destesini kontrol ediyordu.. Onu yan gözle süzmekte olan Baba Tunç neden tedirgin olduğunu biliyordu..

- "Yahu rahat ol" dedi.. "Gelmezse gelmez.. Yarın verirsin.."

- O kadar da hazırladık.. Parayı bugün alamazsa işine yaramaz..

- Çok mu acilmiş?

- Vallahi öyle söyledi.. Bankadan filan umudunu kesmiş.. Senedi var, vadesi gelen.. Ödeyemezse işi bozulacak..

Baba Tunç başını salladı:

- Bu iş hayatı böyledir.. Bir sendeledin mi gerisi çorap söküğü gibi gelir.. Nereden duyarlar, nasıl duyarlar hiç anlamazsın.. Alacağı olan birbiri ardına gelip dayanır kapına..

O sırada Talat'ın sesiyle muhabbet kesildi.. Talat "Misafirin var Mehmet Abi.." diye seslenince başını kapıya çeviren Mehmet Bey bir süredir beklemekte olduğu arkadaşının içeri girdiğini gördü..

Kalkıp karşıladıktan sonra, en köşedeki masaya buyur etti.. Bir çay ya da kahve söylemek istedi.. Borç para için gelen arkadaşı "Sağol ama bankaya yetişeceğim.. Başka zamana.." deyip, geldiği gibi gitti..

***

O gittikten sonra Mehmet Bey üzerinden ağır bir yük kalkmışcasına hafiflemiş olarak geri geldi.. Eski yerine oturdu..

Bir "Of bee.." çektikten sonra "Bu para işleri insanı amma da geriyor.. Gelip almasa huzursuz olacaktım.." diye söylendi.. Sökeratar Faik Bey meraklanmıştı:

- Alacaklı mıydı?

- Yok Faik Abi.. Eski bir ahbap.. Biraz paraya sıkışmış.. Bir ricası oldu.. Bizim de elimizin altında vardı, işini gördük..

- Senet aldın mı senet?

- Yok canım.. Ne seneti? Yakın bir ahbap.. Hem verdiğimiz de öyle önemli bir şey değil zaten..

- Tüüüh! Sen gitti bil o parayı..

Mehmet Bey'in canı bu sözlere sıkıldı biraz.. Arkadaşını savunma ihtiyacı duydu.. Dolayısı ile kendini de..

Çünkü Sökeratar Faik Bey'in iddiasını ses çıkarmadan kabullense, sadece arkadaşının kötü niyetini kabullenmiş olmayacaktı.. Kendisinin de saflığını kabullenmiş olacaktı..

- "Niye gitsin Faik Abi?" diye itiraz etti.. "Tanıdığım bildiğim bir adam.. Üstelik senelerdir birbirimize elden para verip alırız.. Bir günden bir güne sui niyet göstermemiştir.."

Sökeratar Faik Bey "Sen daha çocuksun.." dercesine elini salladı.. Öyle bir el sallayışı vardı ki sanki Mehmet Bey'in paraları uçup gitmiş de arkasından el sallıyordu..

- Gitti gider koca deste.. Gitti gider..

PİYASA BOZULDU..
Sökeratar Faik Bey'in böyle huyları vardı.. İnsanların damarına damarına basmayı sever, bu yüzden de bir tartışma açıldığında şeytanın avukatlığını yapmaya soyunurdu..

Bu huyunu da yakın akrabası olarak en iyi Mehmet Bey bilirdi.. Bunu bile bile "atılan zarfa" el uzatmaktan kendini alamadı.. Sanki kendisine dil muhalefeti eden başkasıymış gibi Baba Tunç'a döndü:

- "İyi adamdır iyi.. Faik Abi'ye bakma.. Piyasanın hali malum.. Sıkışmış işte.." dedi..

- Bilmez miyim milletin halini? Esnaf yanık.. Bir de bu Rusya krizi bindi üzerine.. Millet nakit paranın gözüne gözüne bakıyor..

Basketçi Nedim Abi başını iskambil falından kaldırıp, ortaya konuştu:

- Milleti de anlamıyorum.. Sanki paraları Rusya'daki bankalarda.. Bize ne oradaki krizden..

TRT'ci Nevzat Bey "Sorun biraz da psikolojik.." diye cevap verdi.. "Gazetelerden okuyorlar.. Kriz geliyor, Rusya çöküyor, New York borsası sallandı, filan derken.. Herkes kendini emniyete alma derdine düşüp parasını çekiyor.."

- Takır takır gitti borsa..

- Borsa zaten üç beş spekülatörün elinde.. Düne kadar kağıdı şişirmek indirmek için olmadık bahanelere bakıyorlardı.. Galatasaraylı Hakan sakatlansa bizim borsa etkileniyor ne hikmetse.. Bu kriz tam üzerine geldi.. Ama bu kez yabancı alıcıların marifeti var.. Rusya sallanınca yatırımcılar satışa geçti..

Basketçi Nedim Abi "Ben onu bunu bilmem.." dedi.. "Bizimkilerde yürek Selanik.. En ufak şeyde panik oluyorlar.."

- Tabii gazeteler de kışkırtıyor..

Baba Tunç'un bu sözleri üzerine kendisini cevap vermek mecburiyetinde hisseden Gazeteci Teoman Bey:

- "Niyeymiş o?" diye araya girdi.. Baba Tunç da açıklamak durumunda kaldı:

- Bazı gazeteler de çok sorumsuz haberler veriyor birader.. Geçen gün birinde gördüm.. Tek sütun haber koymuş ekonomi sayfasına.. "Döviz rezervi azalıyor.." diye de başlık atmış..

- Hangi gazete?

- Ne bileyim aklımda kalmadı.. Ama haber öyleydi.. Şimdi bunu okuyan adamın üç kuruşu varsa koşup döviz almaya kalkar.. O panik havası içinde bu haber çok mu lâzım yani?

- "Doğru valla.." diye arka çıktı Mesut.. "Yangına körükle gitmek denir buna.."

- Şimdi birisi çıkıp bu tür haberlere müdahale etse, iş basın özgürlüğü tartışmasına döner.. Çık çıkabilirsen işin içinden..

SENET MAFYASI..
Gazeteci Teoman Bey bu pek de haksız gözükmeyen bu örnek üzerine söyleyecek fazla bir şey bulamadı.. Sökeratar Faik Bey ile göz göze geldi.. O hâlâ borç verilen paranın peşindeydi..

- "İşler çığırından çıkmış arkadaş, birine borç vermeye gör.. Alamazsın katiyen.." dedi..

Mehmet Bey içinden "Fesüphanallah.." çekti ama karşılık vermedi.. Sökeratar Faik Bey'in konuyu lastikleyeceği belli olmuştu.. Nitekim tam beklediği gibi oldu, Sökeratar Faik Bey konuşmasını üst perdenen sürdürdü:

- Bu kadar mafya nereden çıktı? İşte bu borç takanlar yüzünden.. Adamın seneti sepeti var, alamıyor parasını.. Mahkemelerden hayır yok.. Mecburen gidiyor bir mafyacı dükkanına..

- "Şimdi toptancısı da var.." diye laf attı Mesut..

- "Vardır tabii.. Yakında nöbetçi eczane düzenine de girerler.." diye terslendi Sökeratar Faik Bey.. "Sen maaşlı adamsın, tuzun kuru.. Ne demişler? Bekara karı boşamak kolay.."

- Babalık yaptınız da evlenmedik mi?

- Sana kim ne yapsın? Diyelim ki sana temiz süt emmiş birini bulup, istedik.. Sen bu ters ters konuşmalarla kız tarafını o saat deli edersin.. Birinden biri senin canını yakmadıkça yakanı bırakmaz.. Artık bıçak mı olur tabanca mı?

Mesut bu tatlı sert azarları kıs kıs gülerek dinliyordu.. Ortalıkta konuşulanlarla ilgisi olmadan dolaşan Şaban'ı gösterdi:

- Tamam biz başbelasıyız.. Şaban'a yapsaydın bir babalık.. O da bekar.. Sevabına bir el atmazsanız bu yıl da bekar gezecek, şeker ezecek..

Şaban "Evlilik.." lafını duyar duymaz dönüp Faik Bey'e baktı.. "Ben evlenmem.." diyerek kestirip attı.. Bu kez Basketçi Nedim Abi girdi konuya:

- Niye evlenmeyecekmişsin ulan? Senin Prenses Caroline ile kesilmiş sözün mü var?

Şaban utanmıştı.. Cevap yerine boşları toplamaya başladı.. Mesut durumu açıkladı:

- Entel bir kızla sözlü sayılır..

- Yapma be Mesut Abi..

- Anlatacağım işte.. Buna ayakkabı boyatmış kız.. Cilasına vurulmuş..

Kahvedekilerin kahkahaları Şaban'ı çaresiz bırakmaya yetmişti.. Utandığından kapıya seyirtti.. Talat'a "Ben sandığın başına gidiyorum.." deyip dışarı çıktı.. Mesut anlatmasını büyük bir keyifle sürdürdü:

- Bunun boya sandığı var ya! Hani Burhan Usta'nın dükkanında duran.. Arada bir çıkarıp dışarı atıyor.. Bir derginin muhabiri olan genç bir kız gelmiş.. Buna botlarını boyatmış..

- Eee?

- Kız gazeteci ya! Halkla ilişki kuracak.. Şaban'a nasıl geçiniyorsun, çoluk çocuk filan.. Bir sürü soru sormuş.. Bu arada okuma yazması olmadığını öğrenince de "İstersen sana ben okuma öğretirim.." demiş.. Tabii bu zevkten dört köşe.. Sabah sabah kahvede anlatıyordu..

- Aşık maşık olmasın?

- Yok canım.. kızdan ilgi gördü ya! Bayılır ilgiye.. Ona keyiflenmiş..

Mesut anlattıkça kahveden neşeli kahkahalar yükseliyordu.. Bir direğe yaslanmış olarak kahveye dönüş zamanlamasını ayarlamaya çalışan Şaban ise bu kahkahaları taaa sokaktan duyuyordu..

Kararı kesindi.. Gülüşme faslı bitmedikçe dönmeyecekti..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır