kapat

03.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ ŞEN(alisen@sabah.com.tr )


Berlin Almanlar'ın kaderi

Eski Berlin, Almanya'nın yine başkenti oldu. Berlin'e ilk gidişim 1962 yılının Ekim ayındaydı. Özellikle doğu kısmında dünya savaşının bütün yıkıcı özlerini görebilirdiniz.

Berlin'in tam kuruluş tarihi belli değil. Prusya'ya yakın, Doğu Avrupa'nın kapısı, Baltık Denizi'nden uzak olmayan Berlin, Birleşmiş Almanya'nın 1871 yılında başkenti oldu.

Geçen hafta Berlin'deydim. Hitler'in bakanlıklarının bulunduğu caddeleri, Brandenburg Kapısı'nı, tam belli olmamakla beraber Naziler iktidara gelmeden yaktıkları ünlü meclis binasını gezdim. Berlin çok savaşlar geçirmiş, bir masallar, efsaneler şehri. İkisi dünya savaşı olmak üzere kaybetmiş olduğu çok savaşlar var.

Berlin, 1920'lerden sonra Avrupa'nın sanat, müzik ve edebiyat merkezi olmuş. Greta Garbo, Marlene Dietrich gibi unutulmaz sanatçılar, Mann, Zweig gibi büyük yazarlar, Fritz Lang ve Billy Wilder gibi film yapımcılarını hep bünyesinde toplamış.

Berlin, tarihi boyunca hep ticaret, siyaset, kültür, teknoloji, sanayi ve bilim araştırma merkezi olmuş. Alan olarak Paris'ten dört kez daha büyük olan bu tarihi şehir 1 Ocak 1900 yılının Pazartesi günü, dünya yeni yüzyıla girerken Avrupa'nın en zengin şehri seçilmişti. Enteresandır, 1871 yılında Birleşmiş Almanya'nın başkenti olduğunda en sevilmeyen başşehir olarak adlandırılmıştı. 1989 yılında Gorbaçov'un başlattığı doğu politikası neticesinde duvar yıkıldı.

NASIL BAŞKENT OLDU?
Almanlar'ın ve dünyanın, Berlin'le ilgili hatıraları hiç hoş değil. 20 milyondan fazla insanın öldüğü 2. Dünya Savaşı'nın emirlerini Hitler, hep Berlin'den vermişti. Bu nedenle sevilmeyen başkent oldu. Birleşme olunca Alman halkı, bu kötü hatıralardan dolayı Berlin'in başkent olmasını pek istemedi.

20 Haziran 1991 yılında Alman Federal Meclisi'nde yapılan oylamada, 320'ye karşı 337 oyla Birleşmiş Almanya'nın başkenti olmasına karar verildi. Yani sadece 9 milletvekili ters karar verseydi, Berlin başkent olmayacaktı.

Berlin'in geçmişinde Yahudiler hiç mutlu olmadı. Katolik ve Protestanların çatışmasıyla, 1510 yılının Temmuz ayında 100 Yahudi Berlin'de yakılmış. Naziler'in iktidarı sırasında, Almanya'da yaşayan Yahudiler'in üçte biri, yani 170 bini Berlin'de yaşıyordu. Bunların çoğunluğu ya göç ettirildi ya da öldürüldü.

İlki 1380 yılında olmak üzere, 2. Dünya Savaşı'na kadar devam eden süre içerisinde, dünyanın en fazla yangın olan şehri olmuştur. Bütün bunlara rağmen Berlin'in ünlü eski belediye başkanı Willy Brandt'ın Berlin için unutulmaz bir sözü var; "Schicksalstadt der Deutschen" yani "Berlin, Almanlar'ın kaderidir" demişti.

Savaşın bittiği 1945 yılında Berlin'in her tarafı harabeydi. Doğudan Sovyetler, batıdan müttefik orduları şehrin altını üstüne getirmişlerdi. Ve Almanlar'ın Berlin için dediği "Stunde Null" yani "Sıfır saat" tarihi yeniden başladı. Bu kez soğuk savaş yılları, örülen duvar; eşleri, çocukları, anayı, babayı ayırdı.

Batı ile Doğu arasında inanılmaz bir paylaşım başladı. Doğulular ünlü isimlere sahip çıkmaya başladı. Müzik dünyasının devleri Sebastian Bach ve Bonn'da doğmasına rağmen Beethoven'ı da Ruslar, Doğu Alman olarak kabul ediyorlardı. SS lideri Heydrich ise Berlinli olmasına rağmen Doğulular'a göre bir batı Berlinli'ydi. İnsana böylesine komik gelen çocukça paylaşımlar, doğu ile batı arasında oluyordu.

Savaştan sonraki büyük Alman lider Adenauer'ın, de Gaulle ile olan yakın dostluğu Almanya'yı hem NATO hem de Ortak Pazar üyesi yaptı. 20. Yüzyılın Bismarck'ı Kohl, iki Almanya'nın tekrar birleşmesinin baş mimarıydı.

Almanlar Berlin'de 1895 yılında Fransızlar'ı yenerek kazandıkları tek savaştan hep gurur duyarlar. Bunun anısına, 24 ayar altın kaplamalı, insan boyunda, rüzgar ile dönen melek "Sieges Saule" yani galibiyet anıtları Berlin'de bulunmaktadır.

10 Ekim'de seçim var
Haftaya Pazar günü Berlin Eyalet Parlamento Seçimi olacak. Berlin Sosyal Demokratlar'ın hep kalesi oldu. Ancak, önümüzdeki Pazar SPD tarihinin en büyük yenilgisini alabilir. Oyları yüzde 20'den aşağı düşebilir. Berlin'in yüzde 60'ı Batı, yüzde 40'ı Doğu kökenli. Eski Komünistlerin kuyruğu gibi olan PDS partisinin, Yeşiller'i geçip oy patlaması yapacağını sanıyorum. Almanlar yeni yüzyıla girerken Berlin'de bir milyon insanı konuk etmeye hazırlanıyor. Sadece havai fişekler için 10 milyon mark harcayacaklar.

Hep savaşları kaybeden ancak kendilerini üstün ırk görmeyi seven Almanlar için Berlin sanki kayıtsız şartsız başkent.

Atatürk Adlon'da kalmıştı
Dünyadaki bazı oteller bir müze gibidir. Tarih içinde orada kalan misafirleriyle, orada yapılan tarihi değiştirecek toplantılarıyla ünlüdürler. Geçen hafta Berlin'deyken şehrin eski doğu kısmında ünlü Brandenburg Kapısı'nın hemen yanında yeni Adlon'da kaldım. Yenilenen Adlon'da Clinton, Bush, Kohl, Kissinger gibi ünlüler kalmış. Eski Adlon'da kalanlar arasında ise, Thomas Mann, Rockefeller, Hindenburg, Albert Einstein, Kaiser Wilhelm II. gibi dünya ünlüleri var. Ancak, Adlon'da kalan Atatürk'ün ve Sultan Vahtettin'in ismi, bu oteli anlatan kitapta geçmiyor.

Tevfik Birkan 40 yıldır Berlin'de yaşar. Milliyet'te yazdığı yazılardan tanırsınız. Başarılarıyla, kişiliğiyle, kültürüyle çok beğendiğim bir kişiir. Yirmi yıl evvel Hertha Futbol Takımı'nın, dört yıl teknik yardımcılığını yaptı. Berlin Eyaleti Eğitim ve Spor Bakanı'nın da 18 yıldır danışmanlığını yapıyor. Alman Cumhurbaşkanı tarafından Üstün Hizmet Liyakat Nişanı ile ödüllendirilmiştir. Üniversiteyi Berlin'de bitiren ve yüksek teknoloji mühendisi olan Tevfik'ten sadece rahmetli Turgut Özal istifade etmişti.

Tevfik'in bir tespiti var; "Sultan Vahdettin 50 yaşında veliaht iken imparator Wilhelm II.nin davetlisi olarak Berlin'e gelir ve 15 Aralık 1917"'den 5 Ocak 1918'e kadar Adlon'da kalır. Veliaht Vahdettin bilindiği gibi 4 Temmuz 1918 yılında tahta geçti ve padişah oldu. Berlin'deki heyetinde daha sonra böbreklerinin tedavisi için Çekoslovakya'ya giden Atatürk de vardı."

Adlon'un medya direktörü Bayan Sabina Held ile konuştum. Otellerinde kalan ünlüler arasında Atatürk ve Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı Vahdettin'in de olduğunu ve Adlon'u anlatan kitapta isimlerinin yer almadığını söyledim. Kendisi de bu konuyla hemen ilgileneceğini ve kitapta Atatürk ve Vahdettin'in isminin de bundan sonra yer alacağını söyledi.

Bu katkısından dolayı Tevfik'e teşekkür ediyorum.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır