kapat

03.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr )


Türkiye'deki yabancı dil eğitim sorunu çorbaya döndü...

Ülkemizde çok şükür okullarımız var, öğretmenlerimiz de var. Ama bir Allah'ın kulu şu okullarla öğretmenleri bir araya getiremiyor.

Organizasyon sıfır... Kim ne ile uğraşıyor belli değil. Fazla da kurcaladık mı, "Vay, devleti yıpratmaya mı çalışıyorsun?..." diyorlar. Aşağıda okuyacağınız gerçekler benim söylediklerimin bir ispatıdır.

"Sayın Ahmet Vardar,
Tüm Fransızca ve Almanca öğretmenlerini ilgilendiren bu eğitim sorununu anlatmadan önce, biraz kendimden söz etmek istiyorum. Ben 9 Eylül Üniversitesi, Buca Eğitim Fakültesi, Fransızca Öğretmenliği Bölümünde öğretim görevlisiyim. 1973 yılında İstanbul Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'nun Fransızca bölümünden mezun oldum. Anadolunun çeşitli okullarında görev yaptıktan sonra, 1982 yılında Buca Eğitim Fakültesine Fransızca okutmanı olarak girdim. Ve o tarihten bu yana yüzlerce Fransızca öğretmeni yetiştirdim.

Türkiye'de yabancı dil öğretimi etkinlikleri, bu dillerin ülkede güncelleşmesi doğrultusunda biçimlenmiştir. 1988 sonrası Amerika'nın baskıları ve Amerikan hayranlığı sonucu, Almanca ve Fransızca Milli Eğitim Bakanlığınca kademeli olarak tedrisattan kaldırılarak, yerini İngilizceye bırakmıştır. Fransızca, Latince gibi ölü diller gurubuna dahil edilirken, gariptir ki bizler 1988 yılından bu yana Eğitim Fakültelerinde yüzlerce Fransızca öğretmeni yetiştirmiş ve mezun etmişizdir. Ve bu genç öğretmenlerimiz, hiç kimsenin gitmek istemediği köylere, ilkokul öğretmeni olarak gitmektedirler. Meclisteki vekillerimiz bile, bir yabancı dile doğru dürüst vakıf değilken, köydeki ilkokul öğretmeni iyi derecede Fransızca ya da Almanca bilmektedir. Öyleyse şehirdeki öğretmenler de Çince, Japonca hatta Kuş Dili bile biliyorlardır.

İlköğretimin 8 yıla çıkmasıyla beraber, zaten açık olan İngilizce öğretmeni açığı hat safhaya ulaşmıştır. İngilizce dersleri ya boş geçmektedir ya da bu derslere, İngilizce bildiğini zanneden Veteriner, Ziraat, İşletme mezunları girmektedir. 1988 yılına kadar almış olduğu Fransızca ve Almanca öğretmenleri ise boş derslere, Türkçe, Din Bilgisi, El İşi gibi derslere girmektedirler. Acaba Milli Eğitim Bakanı ve eski bakanlar, çocuklarını ve torunlarını üç aylık kurs sonucu ellerine verdikleri İngilizce sertifikası olan kişilerin ellerine bırakırlar mıydı?... Sanıyorum Milli Eğitim Bakanlığı neredeyse İngilizce bilen dilenciye bile öğretmenlik hakkı tanıyacak...

Acaba bir yabancı dili yarım yamalak bilen biri kişi mi, yoksa Eğitim Fakültesi mezunu bir dil uzmanı mı daha iyi öğretir?... Maalesef ülkemizde yarım yamalak İngilizce bilen kişiler tercih edilirken, bizim dört yıllık lisans eğtimi sonucu pedagojik bir çerçeve içinde yetiştirdiğimiz, Fransızca ve Almanca öğretmenleri bu dillerin eğitimden lav edilmesi sonucu, adeta süründürülüyorlar.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır