kapat

03.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Bir haysiyetli adam
Osmanlı'nın ABD'deki son büyükelçisi Ahmet Rüstem Bey, Beyaz Saray ziyaretinde, yerde serili ayyıldızlı halıyı gördü ve kıyameti kopardı: "Onun yeri ayak altı değil, sizin dahi erişemeyeceğiniz yükseklerdedir! Halı kalkmazsa, adımımı atmam"

ERGUN HİÇYILMAZ YAZIYOR
"Bu yere serdiğiniz ve çiğnenmesini istediğiniz halı, benim ülkemin onurudur. Üzerinde hem dini inancımızın, hem de bayrağımızın ayyıldızı var. Onun yeri ayakların altı değil, ellerin erişemeyeceği yükseklerdir. Bu halı buradan kaldırılana kadar sarayınıza adım atmam mümkün olmayacaktır."

Rüstem Bey'in, katiplikten büyükelçiliğe uzanan diplomatik hayatındaki tek çıkışı bu değildir. Yalnız Beyaz Saray için değil, Osmanlı Devleti için de hep sorun olmuştu.

'BARBAR SİZSİNİZ'
Rüstem Bey'i, duygularıyla hareket eden bir diplomat olarak görmemek gerekir. Hem Amerika hem de Osmanlı için "başkaldırı" olarak nitelenen diğer davranışlarında da, sadece yurtseverliğin değil, evrenselliğin de örneklerini bulmak mümkündür. Amerika'nın, ülkede olup bitenlere gözünü kapatıp, Avrupa'daki etnik hareketlere kulaklarını alabildiğine açtığı dönemde göreve gelen Rüstem Bey, Osmanlı'nın hırpalanışı karşısında ilk çıkışını "Evening Star"da müthiş bir beyanatla yapmıştı: "Cezayirliler'i mağaraya doldurup dumanla boğanlar, Hint isyanında insanların ağzına barut koyup ateşleyenler, Filipinliler'i su işkencesi ile katledenler ve zencileri linç edenler Batılı değil mi? Bu barbarlıklar Osmanlı'nın yaptığı iddia edilenlerden daha mı azdır?"

Rüstem Bey'in çıkışı, hem Başkan Wilson'u hem hükümeti kızdırmıştı. Washington'da Rüstem Bey'le yükselen ses, Batının da kulağına kar suyu kaçırmış ve Amerika ile Osmanlı münasebetleri kopma noktasına gelmişti. Başkan, Dışişlerine talimat verecek ve gazetelerde yayımlanan sözlerin kendisine ait olmadığının bizzat Rüstem Bey tarafından özürle açıklanmasını isteyecekti. Ne var ki, Rüstem Bey, "özür" yerine, bu defa sanki bir "muhtıra" verecektir: "Benim Amerikan hücumlarına karşı memleketimi koruduğum açıktır. Ben yurduma, Amerika Birleşik Devletleri'ne ve nihayet insanlığa karşı manevi vazifelerimi tamamiyle yapmış olduğuma vicdanen müsterih bulunuyorum."

ONURLU DÖNÜŞ
Karar iletilir ve denir ki, "Beyanatınız ve yazılarınız için pişmanlığınızı ifade ederseniz, Başkanımız bunları görmemezlikten gelmeye mütemayildir." Cevap bir hayli serttir: "Hükümetimden benim mezuniyetimin bağışlanmasını istemek, mecburiyet haline gelmiştir. İstanbul'a l5 gün içinde dönecek ama söylediklerimden asla geri dönmeyeceğim." Sadrazam Sait Halim Paşa'ya çektiği 9 Ekim l9l4 tarihli telgrafında kullandığı bu cümle, Amerika'daki diplomatik başkaldırının, ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır: "25 Ekim'de İstanbul'da olacağım. Şayet o tarihe kadar benden bir haber alınmazsa, akibetimi araştırınız." (Hazine-i Evrak, Numara 2797)

Osmanlı tarihinin kapanan sayfalarında son onurlu paragrafı teşkil eden Rüstem Bey, Cumhuriyet'in de öncü isimlerinden biriydi. Osmanlı Hariciyesinde ilk önemli görevi yolsuzlukları araştırmak olmuştu (l91O). Balkan Savaşı bitiminde postalları çıkarıp ruganlarını giyerek "Yeni Dünya"ya, "Yeni Osmanlı" olarak tayin edilmişti.. İstanbul Hükümetinin idama mahkum ettiği Mustafa Kemal, Ali Fuat Cebesoy gibi isimlerle birlikte idamlıklar listesinde yer aldı. Atatürk ise, bu son derece dürüst ve kültürlü dava arkadaşını hiç unutmadı ve Avrupa'da köşesine çekilen Rüstem Bey'e hayat boyu maaş bağlattı...

AMERİKA'YA KAFA TUTAN RÜSTEM BEY'İN TARİHÇESİNDEN
* Osmanlı'nın Amerika'daki son büyükelçisi, Ahmet Rüstem Bey, Beyaz Saray'da Ayyıldızlı halıyı çiğnetmemişti.

* ABD'nin ırk ayrımını prostesto eden ve bu görüşlerini gazetelerde ifade eden sefir, Başkan Wilson'un özür talebine, "muhtıra" ile cevap verdiği için "İstenmeyen Adam" ilan edilmişti.

* Balkan Savaşı'nda Hariciye'de şampanya yerine, siperde nefer olarak silah patlatan Rüstem Bey, Osmanlı'da rüşvet ve yolsuzluğa savaş açmış; bu yüzden İstanbul hükümeti tarafından idama mahkum edilmişti.

* Amerika dönüşü Anadolu'ya geçerek Mustafa Kemal'in saflarında yer almış, İlk Meclis'te Hariciye Encümeni'ndeydi.

* l935'te ölen Rüstem Bey, Polonyalı Bilinski'nin (Sadettin Nihat Paşa) oğlu Alfred olarak, l862'de Midilli'de doğmuştu. Babası gibi Müslümanlığı kabul etmiş ve Ahmet Rüstem adını almıştı.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır