kapat

29.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Meğer ölmemişler
Ulucanlar'da öldü denilen gençler Çankırı cezaevinde canlı olarak ortaya çıktı. Diğer genç ise çoktan tahliye olmuş

Ersin BAL-Özgür AKBAŞ

ANKARA - "Bu fotoğraftaki üç terörist öldü"... Bu resimaltı ve resimaltının üstündeki fotoğraf, dün sabah üç ailenin yüreğine bıçak gibi saplandı. Onlar Ulucanlar'daki Ankara Cezaevi'nde değillerdi ki! Yoksa habersiz bir gecede sevk mi edilmişlerdi?

Hemen telefonlara sarıldılar. Cevap almak kolay olmadı, ama herşeye değdi.

Onca sözcük arasından sadece ikisini duydular ve sanki yeniden doğdular: "Onlar yaşıyor." Evet, ölenler de on gencecik insandı, ama onların çocukları sağdı...

ZamanIn ettİklerİ
Sonunda gerçek ortaya çıktı. "Beş dakika önce çekildi" denen fotoğraf, aslında 5 yıl önce çekilmişti.

Çekildiği yer ise Ulucanlar'daki Ankara Merkez Kapalı Cezaevi değil, Çankırı Cezaevi'ydi. Ama asıl önemlisi, "öldü" denilen üç terörist de aslında yaşıyordu. Muharrem Kurşun da, Naci Gencer de Çankırı Cezaevi'nde idiler. Kamuoyunda Ekim davası olarak bilinen davadan yargılanmışlar, 24'er yıl ağır hapis cezasına çarptırılmışlardı. Fotoğraftaki üç gençten biri olan Ünal Erdem ise çoktan tahliye edilmişti.

Fotoğraflar ise geçtiğimiz Ocak ayında gözaltına alınan bir avukatın bürosunda yapılan arama sırasında polisin eline geçmişti.

'Tanıyorum, yaşıyorlar'
TİYAD(Tutuklu aileleri ile Dayanışma Derneği) Örgütlenme Sekreteri olan Ercan Gökoğlu, SABAH'a fotoğraftaki üç kişiyi tanıdığını belirterek "Bir tanesi 6 ay önce Erzurum Kapalı Cezaevi'nden tahliye oldu ve şu an kendisi doktor olarak çalışıyor. Pankart tutan diğer iki genç ise birinin ismi Muharrem Kurşun, diğeri ise Naci Gencer. İkisi de TKİP davasından Çankırı Cezaevi'nde" dedi.

"5 dakika önce çekildi" denen ikinci fotoğraf da, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ndeki çatışmadan 5 dakika önce çekilmemişti. Bu fotoğraftakilerden Özgür Soner'in babası Abdullah Soner, dün Numune Hastanesi'nin önünde SABAH'a şunları söyledi:

"Bu fotoğrafta benim oğlum var. İsmi Özgür Soner. Oğlum 5 yıldır Çankırı Cezaevi'nde bulunuyor. Bu çocuk Çankırı Cezaevi'nden uçup da mı Ankara Cezaevi'ne gelerek, bu fotoğrafı çektirdi. Bu gazeteye hemen dava açacağım. Benim çocuğum 5 yıldır Çankırı Cezaevi'nde" diye tepkisini gösterdi.

Avukat: Dava açacağIz
Tüm tutuklu ve hükümlerin avukatları adına açıklamada bulunan avukat Kazım Bayraktar, bir gazetede çıkan "5 dakika önce ellerinde sopalarla hatıra fotoğrafı çektirdiler" şeklindeki açıklamayı kesinlikle kabul etmediklerini ve bu gazeteye dava açacaklarını söyledi. Bayraktar, ölenlerin tamamını gördüğünü, "öldü" denilen üç kişinin çatışma sırasında ölenler arasında bulunmadığını söyledi.

Asıl politikacılar suçlu
Cezaevlerİnİn kontrolden çıkmasının nedeni CMUK'u değiştiren siyasiler. CMUK değişikliği ile 7 yıla kadar olan hapis istemli davalarda tutuklanma şartı kaldırıldı, 18 yılın fiili hapsi üçte bire indirildi. Bütün bunların müsebbibi de değişikliğin öncülüğünü yapan SHP'li Adalet Bakanı Seyfi Oktay oldu. Oktay'ın bastırmasıyla gerçekleşen CMUK değişikliği sonucu adeta suç patlaması yaşanırken, polis bugün yakaladığı hırsızı, doğru dürüst ceza sistemi olmadığı için ertesi gün yine karşısında ev soyarken bulmaya başladı.

Türk Ceza Kanunu tamamen çağın gerisinde kaldı. Gözlük gasp edene 20 yıl, ırza geçene 6 ay ceza verildi. 48 kez af çıkarıldı. İnfaz kanununu değiştirip cezanın yüzde 40'ını affettiler.

Türkiye'de koğuş sisteminin terkedilip, oda sistemine geçilmesi için yapılan projeleri de SHP'li Seyfi Oktay ile CHP eski Milletvekili ve İnsan Hakları eski Bakanı Algan Hacaloğlu "İnsan haklarına aykırı" diyerek engelledi.

Şamil TAYYAR-Emin KOÇ

Yeni rehineler aldılar
Ankara Cezaevinde başlayan olaylar tüm cezaevlerini yangın yerine çevirdi. Halen çeşitli cezaevlerinde toplam 53 infaz koruma memuru ile 1 ahçı mahkumların elinde rehin tutuluyor. Çanakkale (E) Tipi Kapalı Cezaevi'nde dün bu sayıya, yeni rehin alınan 2'si kadın 4 infaz koruma memuru daha eklendi. Rehine ahçının ise Çankırı E-Tipi Kapalı cezaevinin mutfak sorumlusu İsmail Metin olduğu anlaşıldı. Mahkumların yeni rehineleri önceki akşam saatlerinde idare binasındaki 1. ve 2. Müdür odalarına girip koridor girişlerine barikat kurarak ele geçirdikleri öğrenildi.

Ve işte ölenler
Hüseyin Yadigar Özüdoğru kimliğiyle yakalandı, hapishanede Nevzat Çiftçi kimliğiyle yaşadı, Habib Gül gerçek kimliğiyle ise ÖLDÜ

Ünsal ERGEL

ANKARA- Ulucanlar Merkez Kapalı Cezaevi'nde patlak veren olaylarda ölen ve Adalet Bakanlığı'nın resmi açıklamasında Nevzat Çiftçi olarak ismi geçen kişinin iki yıldır cezaevinde sahte kimlikle kaldığı ortaya çıktı. Cezaevine girmeden önce de Hüseyin Yadigar Özüdoğru sahte kimliğini kullanan Nevzat Çiftçi'nin gerçek isminin Habib Gül olduğu belirlendi. Diğer ölenlerin kimlikleri ve suçları şöyle:

* Aziz Dönmez: Tokat doğumlu Aziz Dönmez 18 yaşındaydı. DHKP-C/DLMK üyesiydi.

* Zafer Kırbıyık: 28 yaşındaki Kırbıyık, Gürün doğumluydu. Türkiye İhtilalci Komünist Birliği üyesi olan Kırbıyık Alınteri Gazetesi'nin afişini asmak suçundan tutuklandı ve cezaevine gönderildi.

* Feyzullah Koca: 40 yaşındaki Koca, Giresun doğumluydu. TKP/ML TİKKO örgüt üyesiydi.

* Mahir Emsalsiz: 27 yaşındaki Emsalsiz Ankara doğumluydu. TKP/ML TİKKO üyesi olarak bankamatiklere motolof atıyordu.

* Ahmet Savran: 32 yaşındaki Savran, Umurlu doğumluydu. DHKP-C Zonguldak sorumlusu idi.

* Halil Türker: 27 yaşındaki Türker Tokat doğumluydu. TKP/ML TİKKO adına Tokat'ta eylem yapmıştı.

* Ahmet Çat: 31 yaşındaki Çat, TKP/ML üyesiydi 14 Mart 1996'da Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından tutuklanmıştı.

* Ümit Altıntaş: Erzurum doğumlu Altıntaş 27 yaşındaydı. TİKB Merkez Komite Üyesi olan Altıntaş 1998'de yakalanıp tutuklanmıştı ve o tarihten beri Ulucanlar'da bulunuyordu.

* Önder Gençarslan: Ortaköy doğumlu Gençarslan 26 yaşındaydı. TKP/ML TİKKO üyesi Gençarslan molotof koktey atmaktan tutukluydu.

İSYANIN 3. GÜNÜNDEN SATIR BAŞI HABERLER
Cezaevlerinde bile bile lades

ANKARA- İsyan sırasında bu kadar rehine verilmesi tamamen ihmalden kaynaklanıyor. Ankara Ulucanlar Kapalı Cezaevi'nde arama yapılmadan yarım saat önce olası isyan ihtimaline karşı diğer tüm cezaevleri tedbir almaları için uyarılmış. Bu uyarı dikkate alınmayınca 54 cezaevi personeli mahkumların eline düştü. Aziz Nesin hikayelerini aratmayan, cezaevlerindeki rehin alma olayları şöyle yaşandı: Ankara'da düzenlenecek operasyondan önce, olayın diğer cezaevlerine de sıçrayabileceğini dikkate alan Adalet Bakanlığı kurmayları, terör suçlularının yoğun olarak bulunduğu cezaevlerinin rehin alma olaylarına karşı uyarılmasına karar verdiler.

İstanbul Ümraniye, İstanbul Bayrampaşa, Çanakkale, Bergama, Bartın, Buca, Çankırı, Gebze, Aydın, Bursa, Uşak, Ceyhan, Burdur, Ermenek ve Malatya cezaevleri telefonla tek tek aranarak, Ankara'da yapılacak arama çalışması hakkında bilgi verildi. Arama çalışmasında olay çıkabileceği dikkate alınarak, isyanın diğer cezaevlerine sıçraması halinde rehin alma olayları yaşanabileceği hatırlatıldı ve "dikkatli olun, rehin düşmeyin" uyarısında bulunuldu. Hatta rehin alma olaylarının "malta" tabir edilen koridorda yaşandığına dikkat çekilerek "maltaları boşaltın" talimatı verildi. Buna rağmen 54 cezaevi görevlisi maltada yakalandı.

Ersin BAL

Sultanahmet'te 101 gözaltı
Cezaevlerİ isyanıyla ilgili basın açıklaması yapmak için Sultanahmet Meydanı'nda toplanan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi üyeleri ile bir grup mahkum ve tutuklu yakını polis engeliyle karşılaştı. Polis, aralarında İHD İstanbul Şubesi Başkanı Avukat Eren Keskin'in de bulunduğu 101 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltılar, saat 12.30'da yapılacağı duyurulan açıklamadan tam 1.5 saat önce başladı. Fenalaşan bir kişi, Çevik Kuvvet polisleri tarafından gölge bir yere oturtulup su verilirken, kadın polisler de görev yaptı.

Zafer KÜTÜK

Midnight Express filmi yalan çıktı
Türkiye'nin cezaevlerinde yaşanan son olaylar, batıya karşı uzun zaman töhmet altında kalmamıza neden olan skandal film Midnight Express'in (Gece yarısı ekspresi) gerçekten de yalan olduğunu ispatladı. Çünkü bizdeki cezaevlerinde mahkumlara değil vurmak yaklaşmak bile mümkün olmuyor. Canları isteyen mahkumlar koğuş kapısına hatta koridora barikat kurup gardiyanları rehin tutuyor. Silahını çekip vurması ya da piknik tüpünden geliştirdiği lav silahıyla kavurması ise her zaman mümkün. Çünkü bizim cezaevlerimizde mahkumların ellerinin altında geniş bir cephanelik ve işlerini takip edebilecekleri cep telefonları var.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır