Sözleri nedir?
Sözleri yok...
Çünkü devlet memurluğu kadroları "arpalık..." olmuş. Geçen gün gazetelerde Devlet Demiryolları Genel Müdürü Hasan Mollaoğlu'nun demeci vardı. Genel Müdür şöyle diyordu: "Türkiye'de bütün demiryollarını kapatsak, trenler dursa, demiryollarında çalışan 42 bin memur ve işçiyi evlerine göndersek, hiçbiri çalışmasa ama her ay başında hepsinin maaşını tıkır tıkır ödesek, bu operasyondan devlet 70 milyon dolar kârlı çıkar. Devlet Demiryolları'nda yıllık zarar 600 milyon doların altına inmiyor. Zarar Hazine'den ödeniyor. 42 bin memur ve işçi var. Bunu yarıyarıya düşürsek demiryolları yine çalışmaya devam eder, hiç bir hizmet aksamaz..."
Genel Müdür'ün itirafı:
Çalışanın yarısını çıkarsak...
Yine de işler aksamaz...
Bu tablo her devlet kurumunda üç aşağı-beş yukarı var. Zonguldak Kömür İşletmeleri için işadamı İshak Alaton da 15 yıl önce dile getirmişti. 15 yıldır en küçük bir önlem alınmadı. Ve Zonguldak Kömür İşletmeleri'nin geçen yılki geliri 70 milyon dolar, gideri 480 milyon dolar oldu.
Bu kadar örneğin...
Bu kadar rakamın...
Bize söylediği şu: Bütçe açığını sadece memur maaşları yaratmıyor. Fakat memur örgütleri de bu gerçeği anlatamıyor. Çünkü, "Çalışkan, bilgili, kendini yenilemiş memura iyi ücret, çalışmayana iş yok..." diye özetlenecek bir kariyer memurluğu reformu isteğini dile getirmiyorlar. Ve mevcut memurların beğenmediği ücrete çalışmaya hazır 2 milyon aday kapıda bekliyor.
Not: Dünkü yazımda 6 yıllık bir hakimin eline yüzde 20 zam ile birlikte 475 milyon geçeceğini yazmıştım. Oysa bu Hakimler Yüksek Kurulu'nun istediği rakamdır. 6 yıllık bir hakimin yüzde 20'lik zam ile birlikte eline geçecek maaş 300 milyon liradır. Düzeltir, özür dilerim.
Bina yapar, binaya tapar....
Bir araştırmaya göre, yaptığı hizmete oranlandığında dünyanın en büyük hizmet binaları Ankara'da yoğunlaşıyor. Türkiye'de kamu hizmetleri çözümlenmeyip, çoğaldıkça ve kördüğüm oldukça hükümetler sorunu çözecek bilimsel araçlar bulmak yerine hemen yeni bir bakanlık oluşturuyorlar. Ve o bakanlığa hemen Ankara'da yüksek bir bina dikiyorlar. Pek çok bakan bu büyük masraflı binalara geliyor, kendini çalışıyor göstermek için de gereksiz protokollerle gününü dolduruyor. Örneğin; kültür bakanları sinema açıyor, insan hakları bakanı cenazelerle, kadın hakları bakanı mantı partileriyle, denizcilik bakanı yelken yarışlarıyla ilgileniyor, turizm bakanı özel otel sahiplerinin uçağına binip, azgın akan nehirlerde rafting sporu yapıyor.
Türkiye dibe vurdu.
Hükümet, sadece memur maaşlarını görüyor.