|
10 temmuz'da deprem
Daha önce 485 kişinin öldüğü Erzincan depremini bir yıl öncesinden günü gününe tahmin eden Kanadalı bilimadamı uyarıyor: "10 Temmuz'da Saroz açıklarında 6 Richter şiddetinde deprem olacak"
Ay ve güneşin hareketleriyle dünyada meydana gelen depremler arasında bir ilişki olduğunu iddia eden Kanadalı bilimadamı Karl Buckthought, Aktüel dergisine yaptığı açıklamada, 10 Temmuz 1999'da Saroz Körfezi açıklarında Richter ölçeğiyle 6 şiddetinde bir deprem olacağını iddia etti.
Kanada'nın Toronto Üniversitesi'nde ders veren ve 'Earthquake Forecast Inc.-Deprem Tahmini' adlı bir araştırma şirketinin sahibi olan Dr. Buckthought, depremleri önceden belirleme konusunda 20 yıllık deneyim sahibi. Buckthought uluslararası camiada adını 1992'deki Erzincan depremini öngörerek duyurmuştu. 1991 yılının kasım ayında Atina'daki 'Avrupa Sismoloji Komisyonu' toplantısına bir bildiri ve rapor sunan Karl Buckthought, bunda 1992 yılının mart ayının 13'ünde Türkiye'nin güneyinde 7 Richter ölçeğinde bir deprem olacağını iddia etmişti. Bir yıl sonra, gerçekten tam da Buckthought'un söylediği tarihte o unutulmaz Erzincan depremi oldu. Deprem 6.8 şidetindeydi 485 kişi ölmüş, 164 trilyonluk maddi hasar meydana gelmişti.
Aktüel dergisindeki yazıda, Türkiye'nin dünyada toprak tabakalarının en hareketli olduğu bir bölgede yer aldığı belirtiliyor. Türkiye'deki en büyük fay hattı çok genç ve hareketli olan Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAFH). Çanakkale ve Saros Körfezi ise, İstanbul'un 300 km. batısında kalan ve KAFH'nın çok hareketli bir kolu olan 'Ganos Fayı' üzerinde yer alıyor. Yani burada bir deprem olma oılasılığı gerçekten yüksek.
İstanbul'u da etkiler
Bilindiği gibi 150 kişinin ölümüyle sonuçlanan Adana depremi 6.3 şiddetindeydi. Saroz açıklarında meydana gelecek 6 Richter ölçeğinde bir depremin ise, türüne bağlı olarak, İstanbul'da bile kimi binaları yıkabilecek hatta ölümlere sebep olabilecek hasar yaratabileceği belirtiliyor.
Karl Buckthought'un yöntemi
Dr. Buckthought'un deprem tahminlerinde kullandığı yöntem ay, güneş ve gezegenlerin konumlarından dolayı dünya üzerinde yarattıkları çekim gücüne dayalı. Amerika ve Sovyetler Birliğinde depremleri tahmin için uzunca bir süredir kullanılan bu yöntemi Buckthought, gökyüzünün karmaşık hareketlerini bilgisayar istemleriyle izleyerek geliştirmiş. Buna göre, ayda iki kez, dolunay ve yeniay zamanlarında güneş, ay ve dünya aynı hizaya geliyor, üç kürenin çekim gücü buluşuyor. Yeryüzünde dalgalanmanın en şiddetli olduğu dönem bunlar. Dünya ayda bir kez ayla ve yılda bir kez güneşle en yakın pozisyona geldiğinde de, yeryüzündeki dalgalanmalar artıyor. Bu etkiyle yeryüzü kabuğunda meydana gelen elastik deformasyon orada sıkışmış enerjiyi hareket geçiriyor, depreme sebep oluyor. Bu teoriye göre içinde bulunduğumuz haziran ayının 11-18'i arasında dünyada bir deprem bekleniyordu. Nitekim 15 haziranda Meksika'da 6.7 şiddetinde bir deprem oldu.
Türk uzmanlar aksi görüşte
Kıbrıs Üniversitesi rektörü Prof. Mehmet Semih Yücemen, Buckthought'un görüşüne inanmıyor. Bir depremin yeri ve şiddetinin önceden kesin olarak tahmin etmenin mümkün olamayacağın savlıyor. İTÜ İnşaat Fakültesi öğretim üyesi, İnşaat Mühendisleri Odası başkanı ve Avrupa Deprem Mühendisleri Birliği genel sekreteri Prof. Dr. Atilla Ansal da iddiayı ciddiye almayanlardan. Ansal'a göre göre ay ve güneşin hareketlerine göre tahmin yapmak imkansız. Ansal, 'Deprem araştırmalarının asıl amacı tahmin etmek değil, deprem bölgesinde dayanıklı yerleşim merkezleri kurmak olmalı' diyor.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|