kapat

27.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CENGİZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


MHP'nin teslim belgesi...

Bu hükümetin kuruluşu, kim ne derse desin, MHP'nin "teslim belgesi"dir. Evet, MHP de kendisini yüzde 8'den yüzde 18'lere sıçratan "dinamikler"e sırt çevirmiş ve "merkez"in "ehlileştirici" ellerine kendisini teslim etmiştir.

MHP de büyük ölçüde "tepki oyları"nı kendisine celbetmişti. Türkiye'de son yıllarda seçim öncelerinde daha öncekine raslanmayacak ölçüde bir "kararsızlar" kitlesi saptanıyor. Bu "kararsızlar" aslında mevcutlara oy vermemekte "kararlı" olanları ifade ediyorlar. Ve, işte mevcutlara oy vermeme "kararlılığı"nda olan bu "kararsızlar" nereye doğru yöneliyorlarsa, o parti daha önceki seçimlere oranla büyük bir sıçrama yapıp, seçim galibi haline gelebiliyor. "Tepki oyları" denilenler de bunlar...

"Kararsızlar"ın "tepkileri"nin gittiği adres, çok geçmeden, ya dayak yiyerek adam ediliyor; veya ehlileştiriliyor. Refah'ın başına gelen birincisidir; MHP için ise ikinci yol seçilmişe benziyor.

Gerçi, sol eğilimlerden gelenler MHP'yi her zaman "devlet"in uzantısı, hatta "derin devlet"in bir veçhesi olarak görmüşlerse de, bu bakış açısı "MHP olgusu"nu doğru biçimde açıklamaktan uzaktır. MHP, "esir Türkler" kavramının beslediği anti-komünizminden (daha doğrusu anti-Sovyetizm veya anti-Rus) kaynaklanan militan-milliyetçi bir yüze hep sahip olmuşsa ve "Türk devleti"nin gönüllü fedailiğini üstlenmişse de, son çeyrek yüzyılda özellikle içinde Anadolu gelenekçiliği ve Müslüman kimlik kuvvetle yer etmiş bir partidir. Partiye son seçimlerde sıçrama yaptıran da bu özellikleridir.

Bu özellikler ve bundan ötürü harekete geçen dinamikler,MHP'nin şu anda içine sokulduğu denkleme aykırıdır. Zira MHP'nin içine sokulduğu denklem, çevreye karşı merkezin tahkimine, rant ekonomisinin mümkün olabildiğince onu kullanan küçük azınlık tarafından rasyonel tanzimine ve "28 Şubat ideolojisi"nin topluma tepeden empoze edilmeye devam etmesine dayalıdır.

MHP, beğenin beğenmeyin, Türkiye'nin "çevre unsurları"ndan beslenmekte ve "tepe"den ziyade "toplum"un içinde hayat bulan bir organizmaydı. Fakat, nereden bakılsa, bu partinin "merkez"deki "iktidar odakları" ve "rant organizasyon mekanizmaları"na yönelik bir yönü de vardı ve bu yön şimdi MHP'nin tercihlerini belirlemiş görünüyor.

MHP'nin bu karmaşık tablosunu anlamak için, kimilerince "sağ" ya da "İslâm”" diye nitelendirilen basına bakmak ipuçları verir. Bu kesim, Fazilet Partisi'nin seçim başarısızlığını bile fazla tasa etmemiş ve MHP'nin başarısıyla teselli bulmuş bir halde idi. Seçimlerden bugüne kadar geçen bir aylık süre içinde MHP'ye uyarılarını eksik etmedi. Şimdi ise Süleyman Demirel ve ardındakilerin perde arkasında büyük ölçüde kol bükme yöntemleriyle gerçekleştirdikleri hükümet modeline yanaşması üzerine, kaybettiklerini düşündükleri MHP'nin arkasından ağıtlar yakıyorlar.

Aynı şekilde, bugüne kadar MHP'ye hiçbir yakınlık duymamış, hatta husumet beslemiş olan basının diğer kesiminde MHP'ye açılan krediyi gözlemek de anlamlıdır. Bu kesim ise, ilk iş olarak MHP'ye cilve yapmaya başlamış ve sürekli olarak Bülent Ecevit başkanlığında ve Mesut Yılmaz yamalı hükümette yer alması için MHP'ye sevecen bir yaklaşım ortaya koymuş ve sürekli teşvik etmiştir.

Türkiye'nin en büyük ihtiyacı olan "bireysel özgürlükler", "demokratikleşmenin alanının genişletilmesi", "her türlü düşünce, inanç ve kimliğin kamu alanında yer alabilmesi" gibi hususlar, hükümet programında yer almayacaktır.

Süleyman Demirel'in kurulması beklenen 57. hükümetin "mimarı", ihaleye fesat karıştırmaktan birkaç ay önce Cumhuriyet tarihinin ilk düşürülen hükümetinin seçmen tarafından cezalandırılmış Başbakanı Mesut Yılmaz ise "kalfası" olarak sahnede belirmişlerdir. Çok sıkı pazarlık yapmış görüntüsü veren Devlet Bahçeli ve partisinin bu görüntüsüne aldanmayın; Türkiye'de çoktandır bildiğimiz oyunun figüranlığını kabullenmişlerdir.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır