kapat

11.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ KIRCA(alikirca@sabah.com.tr )


Ya DSP?

Türkiye'de 18 Nisan seçim sonuçları kimilerine göre ne kadar sürprizse, sonuçların değerlendirilmesi de o kadar şaşırtıcıydı.

19 Nisan sabahından itibaren herkes önce MHP'yi konuştu.

Milliyetçi Hareket Partisi oylarındaki beklenmeyen artış dikkatleri bu partiye çevirdi.

Önce oyların artış nedenleri analiz edilmeye çalışıldı.

Sayfalar dolusu yazılar yazıldı. Siyaset erbabından sokaktaki adama kadar herkes farklı farklı düşünceler öne sürdü.

Daha sonra da, MHP'nin değişip değişmediği soruları ve yanıtları, tartışma gündeminin baş sırasına oturdu.

MHP kurmayları "Biz değişmedik" derken, dışındaki çevreler "Değiştiniz, değiştiniz" diye ısrar ediyordu.

Bu konuda görüş birliğine varılamadan 2 Mayıs 99 geldi çattı.

Saat 18.40'da, Merve Kavakçı'nın Genel Kurul Salonu'ndan içeri girmesiyle birlikte MHP'nin gündemdeki yerini de Fazilet alıverdi.

Herkes bu defa da Merve Kavakçı'nın eylemi çerçevesinde "Fazilet"i konuşmaya başladı.

Erbakan-Fazilet ilişkisi ve Fazilet'in bu işteki rolü, "Türban olgusu"nu aşan boyutlarda konuşuldu.

Fazilet'teki "tek muhalif ses" olduğu anlaşılan Aydın Menderes'in istifasının ardından da, partinin kapatılması için düğmeye basıldı.

Artık herkes yakın tarihten ders almadığı anlaşılan Faziletliler'in nerede hata yaptığını keşfetmeye çalışıyordu.

18 Nisan'ın ardından ortaya çıkan bütün bu gelişmelerin tartışılmasından, konuşulmasından daha tabii bir şey olamazdı.

Ancak bütün bu tozbulutu arasında birşey unutulmuş gibiydi:

Seçimlerin birinci partisi...

18 Nisan seçimlerini, ne çok konuşulan MHP; ne de çok tartışılan FP kazanmış değildi.

Sandıktan çıkan aritmetikte, bir parti adına "başarı" hatta "zafer" sözcüklerini kullanmak gerekiyorsa, DSP ilk akla gelen parti olmalıydı.

O "başarı"nın analizi de iyi yapılmalıydı.

Medya ve kamuoyunun kanaat önderleri bu konuda kapsamlı bir araştırmaya girişmediler henüz.

Belki de "Canım, DSP için söylenecekler seçimden önce söylendi. Herkes DSP'nin birinci geleceğini zaten tahmin etti" denilecekti.

Oysa, seçimden önce DSP için yapılan tahminlerin dayandığı "analitik kavramlar" birkaç kelimeden öteye gitmiyordu.

"Rüzgar, dürüstlük..."

Seçimlerden sonra bu kavramlara bir de yenisi eklendi:

"Sol milliyetçilik.."
Oysa, ne DSP kadrolarının söylemlerinde, ne de partinin programında bu iki sözcük "yanyana" bir tek kez bile kullanılmıyordu.

Parti, neredeyse yelpazenin sağına yerleştirilmek üzereydi.

Hatta, cumhuriyetin temel değerleriyle, o çok önem atfedilen laikliğin de barajda boğulan CHP ile birlikte sulara gömüldüğü sanılıyordu.

Oysa, partinin kadrolarını yakından tanıyanlar, belki de "son CHP"yi dahi sağda bırakacak isimlerin, ülke genelinde çoğunlukta olduğunu görebiliyorlardı.

Belki de birileri, DSP-MHP nikahına defter açarken, bu zorlu sentezi; "Bir sol partiyle bir sağ parti"nin değil, birbirine yakın iki partinin evliliği olarak takdim etmeye ve kolaylaştırmaya çalışıyordu.

* * *

Tam da, "bir rüzgardır gelir geçer" sanmıştık şarkıları, söylenirken, kasırga 2 Mayıs'ta Meclis'te patladı.

Ecevit'in "tarihi" olarak nitelendirilen konuşması, Türk siyasetinde gelip geçici bir rüzgardan ziyade, "yeni bir kasırga"nın işaretlerini veriyordu.

Atatürk'ün partisi Meclis'in dışında değildi sanki...

Miras, barajda boğulmuş da değildi.

Dahası geleneğin en büyük mirasçılarından "İsmet Paşa" üslubunun kürsüde ses verdiği görülüyordu.

"Sizi ben bile kurtaramam" diyen adam; "burası devlete meydan okunacak yer değildir" diye bağıran adam, aynı yaşta ve aynı baştaydılar.

Eski partinin başında...

* * *

İkinci ve üçüncü partilerden sonra, sıra birinci partinin de konuşulmasına geldiyse; "yelpazenin solunda ve cumhuriyetin yolunda" bir partinin yükselme grafiğinin -galiba- sürdüğünü herkesin görmesinde yarar yok mudur?

Onunla kolkola girmeye çalışanların ve yıllar önce kolundan düşenlerin...

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır