kapat

PERŞEMBE 15 NİSAN 1999

CAN ATAKLI (e-posta:ataklic@sabah.com.tr )

"2000'i kurtarmalıyız"

Bahattin Yücel'e "Hem turizmcisin hem de eski Turizm Bakanısın, milletvekilliğinin bitmesine de şunun şurasında birkaç gün kaldı, parlamenter olarak son demecini ben alayım" diye takıldım. Karşılıklı güldük. Tabii konuşacağımız konu turizm, bu öyle bir konu ki, seçimlerden bile önemli. Çünkü Türkiye'nin kaybı çok büyük.

Yücel, eski deneyimlerini de ortaya koyarak "Görüldüğü kadarıyla 1999'u ağır hasarla kapatacağız, ama sezon sonunu ve 2000 yılını kurtarmak elimizde" dedi.

Türkiye'ye en çok turist gönderen Almanya ve İngiltere'de gazetelerle televizyonların çok etkili olduğunu söyleyen Yücel "Batı'da kamuoyları çok güçlüdür, eğer kamuoyunun güvenini kaybederseniz, ondan sonra ne yapsanız faydası yoktur" diye konuştu.

Türkiye'nin çok çabuk ve etkili bir tanıtım atağına kalkması gerektiğini hatırlatan Yücel, özellikle televizyonların terör olaylarını, aynı görüntüleri arka arkaya takarak defalarca göstermesinin bir son vermesini istedi.

Ay sonundaki Apo duruşmasının da Türkiye adına olumsuz gelişmelere yol açabileceğini belirten Bahattin Yücel "İmaj kampanyası için çok ciddi bir kaynak ayrılmalı, ayrıca her şirketin kendi başına reklam yapması yerine bunun koordine edilmesi gerekli, çünkü reklam yapılacak diye bu kez de reklam kirlenmesine yol açılmamalı" dedi.

Sektörü bekleyen asıl tehlikenin mali yapıda olduğunu da kaydeden Yücel "Sektöre verilen banka kredileri aşırı faizle değil, uluslarararası faizlerle ertelenmeli, SSK veya muhtasar vergi verenlerin borçları hiç olmazsa 6 aylık dönemde yine uygun faizlerle ileriye bırakılmalı" diye konuştu.

Bahattin Yücel dikkatli ve akıllıca harcanacak paralarla yabancı gazetecilerin davet edilmesini ve Türkiye'de özgürce gezip gözlemlerini yazabilmelerinin sağlanmasını önerdi.

İşte işin uzmanı eski bir parlamenterin görüşleri, ilgililere duyurmak istiyorum.

2000 yılı ve 700'üncü yıl

Türkiye'nin tanıtım alanında önünde iki büyük fırsat var. Birincisi 2000 yılı.

2000 yılı bizim için önemi, tarihi bir dönüm noktası olması. Ama 2000 hırıstiyan dünyası için sadece bir takvim yılı değil, aynı zamanda İsa Peygamber'in de doğum yıldönümü.

Anadolu toprakları hırıstiyan kültürünün filizlendiği, çok önemli olaylarının geliştiği eşsiz bir hazine. İsa Peygamber'in havarilerinden tutun da, tarihin en kanlı dönemlerinde mücadele eden hırıstiyanların yaşam alanı Anadolu. Noel Baba'nın mezarı, Bizans'ın hırıstiyan kültürü de Anadolu'nun beşiğinde yatıyor.

2000'e dinsel açıdan da çok önem veren hırıstiyan dünyasını, bu yıldönümünde Anadolu'ya, Türkiye'ye çekmek için yapılan çabaların artması ve tanıtım atağının hızlanması gerek.

Türkiye'nin tanıtımında bir önemli faktör de Osmanlı'nın 700'üncü kuruluş yıldönümü. 600 yılı aşkın dünyaya hükmetmiş bir imparatorluk zaten herkesin ilgisini çekti bugüne kadar. Ancak böyle önemli bir yıldönümünde Osmanlı kültür ve tarihini yeniden hatırlatmak, bu konuda kampanyalar düzenlemek Avrupa ve Amerika'dan meraklı kesimleri Türkiye'ye çekecektir.

Tanıtma Fonu nereye harcandı?

Türkiye'nin dış tanıtımı için bir fon oluşturulmuştu. Türkiye Tanıtma Fonu adını taşıyan bu fon, gerekli görüldüğü hallerde reklam ve tanıtım için kaynak sağlar.

Bu fondan yapılan harcamalar da genellikle kamuoyuna pek duyurulmaz. Zaten üzerinde durulmadıkça da kimse merak etmez.

Bahattin Yücel, sohbetimiz sırasında "Bu Tanıtma Fonu'na aklım takılır hep. Buradan son iki yılda hangi amaçlarla kimlere ne kadar para ödendi acaba?" dedi.

Gerçekten ben de meraklandım. Acaba Tanıtma Fonu'ndan harcanan para ne kadar? İşin başındakiler lütfedip açıklarlarsa, kamuoyu da bilgilenmiş olur.

"Oh olsun onlara" diyenler de var

Turizm sektörünün krizde olması herkesi derin derin düşündürüyor ama, espriyle de karışık olsa buna sevinenler de yok değil. Kimler mi?

Tatil yapmak için turizm bölgelerine akın eden ama iyi hizmet görmeyen Türkler. Bir yakınım dedi ki; "Vallahi Türkiye adına elbete içim sızlıyor ama, bazı turizmciler için de oh olsun demekten kendimi alamıyorum."

Ben de "Hayrola?" diye sordum. Anlattı: "Önceki yıl çok turist vardı. Üstelik onlar çok ucuza gelip kalıyorlardı. Aynı işletmeler bizden fahiş fiyatlar aldılar, ama hizmet vermekten kaçındılar. Yabancıların neredeyse ayaklarına kapanan, herşeyi onlara göre düzenleyen, tatil köylerinde Türkçe anonsu bile küçümseyenler şimdi yine bize kaldılar."

Arkadaşım bu yıl tatile çıktığında bu kez "çok itibarlı" olacağına inanıyor ve "Hiç olmazsa biz de insan olduğumuzu anlayacağız" diyor.

Gülelim ama buradaki acı gerçeği de görelim.


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr