kapat

PERŞEMBE 15 NİSAN 1999

ZEYNEP GÖĞÜŞ (e-posta:zgogus@sabah.com.tr )

İkinci Ankara

Ankara benim için o hepimizin iyi kötü bildiği marştaki "Güzel Ankara"dır. Hamasiyete aldırmam, şairin "Ankara'nın en çok dönüşünü seviyorum" lafına da duygusal olarak katılamam. Sahici ve kalıcı dostlukların şehridir Ankara, Cumhuriyet'le özdeşleşmiş bir kimliktir.

Ankara'nın kimliğini değiştirmeye kalkanlar başkenti beş yıldır kötü yönetiyorlarsa boşuna değil. Bu bir kan uyuşmazlığı sorunu...

Ankara'nın gelişme hızı son beş yıldır ağır çekimde. 1994-99 Ankara'sının gelir artışı Türkiye ortalamasının gerisinde. Ankara göreceli olarak fakirleşti, yatırımcı şehir olmaktan çıktı. Bir önceki dönemde kazanılan iktisadi çekim merkezi olma özelliğini yitirdi. Bu gerilemenin sorumluları şehrin yoksullarına seçim rüşveti ekmek dağıtıp, parklara sanat şahaseri! ekmek anıtı dikiyorlar şimdi.

Ankara'nın gelir artışı 1976'dan itibaren düşüşe geçmişti. 1989-94 yılları arasında iyimser bir parantez açtı Ankara. O dönemde Ankara zenginleşti. 1989-94'ün gelir artışı belediye yatırımlarıyla, sağlanan istihdam artırıcı yöntemler ve yeni kaynaklarla gerçekleşti. Metro, Ankara Ray, Mamak-Çankaya viyadüğü, Dikmen Vadisi gibi büyük projeler kente iktisadi açıdan katma değer sağladı. Ankara'nın üç milyar dolarlık büyüklüğüyle tarihinin en büyük yatırım paketine sahip olduğu o yıllar Murat Karayalçın'ın Birinci Ankara'sıydı.

94'te Ankaralılar gafil avlandılar. Uyudular ve kale düştü. Şehrin kimlik kartını tahrifata teslim ettiler. Etle tırnağı ayırdılar. Ankara bu kimlik erozyonuna daha ne kadar tahammül edebilir?

Ankaralı olup da 1994'te yarım bırakılan Birinci Ankara programının devam etmesini kim istemez? Ankara'da son dönemlerin elle tutulur, gözle görülür ne kadar işi varsa hepsi de 1989-94 arasına sığmış. Melih Gökçek ise havanda su dövmüş.

Pazar günü Ankaralılar'ın önünde İkinci Ankara hamlesini başlatmak için bir fırsat var. Şehrin gurur duyacağı bir yönetime kavuşma fırsatı... Melih Gökçek'in tuzağına düşmeme fırsatı...

NOT: 3 Temmuz 1972 CHP Kurultayı'nda Ecevit'in uydurma delegeler sayesinde İnönü'nün yerine 55 oy farkla genel başkan seçilmesini anlattığım yazı yankı uyandırdı. Yazıda bu olayı en iyi anlatabilecek kişilerin adlarını vermiştim. Bu kişilerden Uluç Gürkan aradı, o sırada balayındaymış ve o kurultaya katılmamış. Olandan bitenden de haberi yokmuş. Ben yine de, dürüst gazeteci kimliğiyle tanıdığımız Uluç Gürkan'ın CHP gençlik kollarından yetişmiş bir "Kurultay uzmanı" sıfatıyla fikrine müracaat edilebilecek biri olduğu düşüncemden vazgeçmiş değilim.


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr