kapat

SALI 13 NİSAN 1999

ALİ KIRCA (e-posta:alikirca@sabah.com.tr )

Adres

Bugünlerde adres sözcüğünün özel bir anlamı var. Özellikle İstanbul ve Ankara'daki, kararsız ya da önünü göremeyen seçmen kitlesinin bir "adres"e ihtiyacı var.

Ya da bir "adres"in işaret edilmesine...

İşin aslı şu:

Geçen seçimlerde, İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyelerinin Refah'a kaptırılmasını içlerine sindiremeyenler, bu kez partiler arasındaki bölünmeyi sandıkta ortadan kaldırmak istiyorlar.

Oylarını iki şehirde de Fazilet adaylarını geçebilecek aday üzerine toplamayı tasarlıyorlar.

Anketler, şu anda hem İstanbul, hem de Ankara'da Fazilet Partisi adaylarının önde olduğunu gösteriyor.

Oylar, bölündüğünde iki şehirde de yine Fazilet kazanacak.

Ama en az iki "aday"a gidecek oylar tek bir adayda toplanırsa, Fazilet'i geçmek işten değil...

Hesap bu...

Ancak, bu hesabı yapanların hesap edemediği ya da öngöremediği tek bir şey var:

Bu adayın adı..

İşte "adres" arayışı bu noktada ortaya çıkıyor.

Herkes, Fazilet'e en yakın adayı merak ediyor.

Herkes birbirine soruyor:

"İkinci kim?"

Adı belli olan "birinci"yi geçebilmek için, "ikinci"nin de belli olması gerekiyor.

"İkinci"nin adresinin işaret edilmesi bekleniyor.

"İkinci"nin partisi de önemli değil... Muhtelif partilere oy vermeye niyetli insanlar; belediye başkanlığı seçiminde kendi siyasi eğilimlerini askıya almaya kararlılar.

"İkinci" her kimse ona oy verecekler.

Demokrasilerde pek rastlanmayan bir durum bu... Ama hal böyle böyle...

Peki ikinci kim?

Bu sorunun olası yanıtları, Ankara ve İstanbul'da farklı farklı veriliyor.

Ankara'da, "birinci"nin oy üstünlüğü biraz daha fazla görünürken, "ikinci"nin de öteki alternatifleriyle arayı açmaya başladığı söyleniyor.

Buraya yazmaya gerek yok..

Bilen biliyor.

İstanbul'da ise durum biraz daha karışık, biraz daha "muğlak..."

Fazilet karşıtı cephenin işi zor...

Ancak, öteki kesimde gözlerden kaçan bazı hesaplara göz atıldığında ilginç sonuçlar ortaya çıkabiliyor.

Hatta, o kesimde yapılan kimi hesaplardan o çok merak edilen "ikinci"nin adına dair ipuçları bile çıkarmak mümkün.

Dün, Yeni Şafak'ta Ahmet Rıdvan'ın "Geniş Açı" köşesinde yazılanlar bu anlamda çok "enteresan" bilgiler ve iddialar içeriyor:

"Ankara'da Murat Karayalçın ve İstanbul'da Adnan Polat da hayli tesirli olan medya desteğinin bütün amacı, CHP'nin oyunu alabildiğine yükseltebilmek. Asıl amaç, belediye oylarını genel seçime de dahil ederek, CHP'nin barajı aşmasına yardımcı olmak. Makro seviyedeki bu stratejiye, bizim kesimlerden de itibar edenler az değil. DSP'nin oylarının düşmesi yolunda CHP'nin elinden tutmak! İtiraf etmek gerekirse bu mantığa katılmamız mümkün değil. Hem çok yanlış, hem de bu stratejinin patenti karanlık bazı mihraklara ait. Bizim kesimlerde, yabancı parantezlerin içine düşmek ve onlarla aynı kulvarlarda ilerlemek rahatlığına teşne olanlar, nedense hiçbir zaman eksik olmuyor.

Yeni Şafak'tan "Geniş Açı" köşesi gerçekten de pek bilinmeyen bir açıdan bakıyor yarışa. Lakin, yazıda yer alan "CHP'nin elinden tutmak" iddiası; teoride de, pratikte de zor görülüyor ve pek inandırıcı gelmiyor.

Ama, yazıda ilginç olan asıl nokta, karşı "kesim"in önünü kesmek istediği partinin ve adayın kimliğiyle ilgili...

Bu "cephe" pek görmüyor ama galiba karşı "cephe"nin bulduğu bir adres var!..


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr