kapat

SALI 13 NİSAN 1999

GÜNGÖR MENGİ (e-posta:gmengi@sabah.com.tr )

Ayıptır ayıp!

Türkiye, sağlıklı düşünmeye ihtiyaç duyduğu günler yaşıyor. Seçim yapacağız.. Terör için çok hassas bir dönem bu..

Turist gönderen ülkelerdeki tehdit kampanyaları ile ülkenin ekonomik çıkarlarını sabote etmeye çalışan terör, bir yandan da seçim döneminin güvenliğini bozmak için elinden geleni yapıyor.

Gücünü kaybeden örgütler, polisin tecrübe ve güç kazanması nedeniyle daha şaşırtıcı ve kalleşçe eylemlere yöneliyor.

Son olarak iş dünyasını hedef alan uğursuz bir saldırının maddi, manevi zararları, rastlantı sonucu önlenebildi.

TÜSİAD eski başkanı, işadamı Halis Komili'ye ait grubun çalıştığı binanın yönetim katında bir saatli bomba bulundu.

Bomba tuvaletin rezervuarına yerleştirilmişti ve bir yöneticinin "arıza" nedeniyle teknisyeni haberdar etmesi, patlamayı önledi.

Olay, herkesin en güvenli bildiği yerlerde dahi terör tehdidini dikkate alarak davranması gerektiğini öğreten bir tecrübedir.

Gücünü kaybeden terör, şimdi intihar eylemleri ile ve böyle tuzaklar kurarak sesini duyurmaya devam etmek istiyor.

Savunma konusunda iyi örgütlenmiş iş yerlerinde yönetim katlarına kadar sızacak maşalar elde edebilen bu halk düşmanlarını ciddiye almamak büyük tedbirsizliktir.

Gaziantep'te dört gün önce yakalanan bir "canlı bomba", cezaevindeki teröristlerden aldığı emirle bu kente geldiğini ve eylem için yine onlardan emir beklediğini itiraf etti.

Teröre karşı savaşın kazanılması, bütünlük taşıyan tedbirler gerektiriyor.

Halkın uyanıklığı ve polisin başarılı olması yetmiyor. Çünkü terör tacirleri, melânetlerini içerden de devam ettirebiliyor. Cezaevleri çete başlarının telefonlu ofisi gibi kullanıldığı sürece, bu olaylar bitmeyecektir.

Devlet artık cezaevlerine sahip olsun!

Halk düşmanlarına ceza veremeyen devlet, hiç değilse bu çaresizliğin halkı cezalandıran sonuçlarını önlesin.

Cezaevine cep telefonu sokulmasını önleyemeyen hükümetler mi Türkiye'yi bölgenin süper devleti yapacak?

Fazilet'in taktiği

Dikkatinizi çekiyor mu; Fazilet genel seçimden "birinci parti" olarak çıkma iddiasından vazgeçmiş görünüyor.

Çünkü öncelikli hedef, büyük kent belediyelerini ellerinden kaçırmamaktır.

Din sömürüsünden uzak durma tedbirliliği, büyük kent seçmenindeki irtica korkusunu geriletmeyi, Fazilet'i hizmet anlayışı ile bütünleştirmeyi ve böylelikle belediye başkanı adaylarının şansını arttırmayı amaçlıyor..

Kentlerini Refah-Fazilet zihniyetinin elinden kurtarmak isteyen seçmenlerin bu gerçeği görmesi ve iddia taşımayan adaylara harcayacağı oylarını, daha şanslı adaylar üstünde toplaması gerekiyor.

Bu duyarlık özellikle İstanbul ve Ankara'daki seçim için önem taşıyor.

Merkez sağ ve merkez soldaki seçmenler birinci tur oylamayı kafalarında yapıp, sandığa ikinci turda kullanacakları oyları atmanın basiretini göstermediği takdirde İstanbul ve Ankara yine Fazilet'in olacaktır.

Seçim anketi yasağının Fazilet'i kayıran yanlışını bakalım kentli seçmen sağduyusu ile aşabilecek mi?


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr