kapat

PAZAR 21 MART 1999

ÇETİN ALTAN (e-posta:caltan@sabah.com.tr )

Askeri teknolojilerin edebiyata yansıması

Bizim özellikle varoşlardaki mesleksiz yığınlardan çıkma gençlerin önemli bir bölümü, "gövdesel kahramanlık" açısından kendilerini doğuştan asker; daha doğrusu, yiğit bir piyade eri olarak görürler.

Taa I. Murat dönemlerinden uzayıp gelen doğuştan gövdesel kahramanlık inançları, sık sık günlük kent yaşamlarına da yansır. Bir de bakarsınız maça giden gençlerde tuhaf bir iddia:

- Biz buraya ölmeye geldik.

* * *

İlk çağlardaki gövdesel kahramanlık efsanelerinin en unutulmazı İlyada'dır..

Orta çağlardaki gövdesel kahramanlık efsanelerini de, ellerindeki sazlarla şato şato dolaşan, "truver" adındaki ozonlar anlatırlardı. Bunların da en ünlüsü Roland menkıbeleriydi...

Gövdesel kahramanlık öyküleri daha sonraki çağlarda, "Üç silahşörler"de olduğu gibi, tarihsel romanlara dönüştü.

Ateşli silahların bulunuşu, gövdesel kahramanlık edebiyatında da değişimler yarattı.

"Zamanımızın kahramanı"nında, yahut "Düellocu"da, hatta kovboy filmlerinde olduğu gibi; kılıç, kalkan, ok yerine, tabanca ve tüfek kullanımı çıktı ön plana...

* * *

Ya savaşlardaki değişimler?...

Örneğin Napoleon savaşlarında toplar büyük ağırlık kazanmıştı. Süvariler kılıçlı, yahut mızraklı, ama piyadeler de artık tüfekli ve süngülüydü...

O dönem savaşlarından Napoleon'un Moskova seferini, Tolstoy bir şahyapıt olarak yazdı.

Bismarck-3. Napoleon'un Sedan savaşını ise Emile Zola'nın "Bozgun"unda -adeta bir kurmay duyarlılığıyla- izlersiniz.

* * *

I. Dünya Savaşı bir "siperler savaşı" oldu. Topçuların, piyadelerin, süvarilerin yanında; lojistikle iletişimin de önemi bir hayli artmış ve bir de avcı uçakları girmişti devreye..

1914-18 Savaşını anlatan roman, öykü ve şiirlerin tümü, çok değişik bir pencere daha açtı edebiyatta; o da savaşların eleştirisiydi.

Bu eleştiriyi "Garp cephesinde yeni bir şey yok"da da görürsünüz, "Tahta salipler"de de, "Güzel kadın meyhanesi"nde de, "Silahlara elveda"da da...

* * *

2. Dünya Savaşı, tankların, bombardıman uçaklarının, denizaltıların ve uçak gemilerinin savaşı oldu... Bir de tabii radarların..

Süvariler artık dönemini bitirmişti. Ne piyadeler, ne toplar I. Dünya Savaşı'ndaki konumundaydılar. Ayrıca savaşın sonunda atom bombası da hepsini bastırıverdi.

"Çıplak ve ölü", "Postallar ağırdır", "Can pazarı", "Kaput", "Paris düşerken" ve daha yüzlerce yapıt çok derinliğine işlemiştir 2. Dünya Savaşı'nı..

Bugünkü dönemse bilinenlerin çok ötesinde bir dönem.. Uydular, değişik amaçlı füzeler, bilgisayarlar ve misiller dönemi...

Örneğin Apaşi helikopterleri baş ezrailidir. Tankların; nokta atış yapan misiller de, uçak gemilerinin..

Nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar dahi eski önemini yitirdi. Çok kolay vurulur duruma geldi..

Ve hepsini kısaca özetlersek, eski zamanlardaki "gövdesel kahramanlıklar"ın yerini, "beyinsel dehalar" almaya başladı. Ne var ki, birincilerin yarattığı hipnoz ve imrenmeyi, henüz ikinciler yaratamadı.

Gövdesel bir kahraman olarak doğduklarına inanan gençlerin, -eğer gerçekten milatilizmi seviyorlarsa- askeri teknolojideki değişimlerle de haşır neşir olmaları, çok şeyler öğretebilir kendilerine...

Ne yazık ki bu tür konular çok dışında kalıyor bizim mahut ve değişmez repertuvarın..


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr