kapat

PAZAR 14 MART 1999

ALİ ŞEN (e-posta:alisen@sabah.com.tr )

Başbakan belli oldu

Ülkemizdeki siyasetin istikrarlı olmamasından dolayı herkes şikayetçi. Siyasetin çok partili olması, çok demokrasinin olması anlamına gelmiyor. Güçlü ve büyük devletler hep az partili olanlardan oluşmuştur. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'daki çok ülke koalisyonlarla yönetiliyor. Koalisyonlardan da her zaman güçlü hükümetler çıkmıyor. Hepimiz, ülkemizde merkez sağda ve merkez solda iki güçlü parti olmasını istedik. ANAP ve DYP'nin birleşmesi1ni istedik. Halk sandıkta birleştirsin, dedim. Birleştirmek isteyen zaten halk.

Pek çok konuda tenkit ettiğimiz Tansu Çiller büyük adımı attı. Çiller iki ay evvel bana; "Milletvekili Genel Seçimlerinde DYP ve ANAP'tan hangisi diğerinden az oy alırsa, o partinin genel başkanı hiçbir şart öne sürmeden parti genel bakanlığından istifa etsin ve böylece merkezi sağ orada birleşsin" dedi. Mesut Yılmaz, siyaseti kendisi için değil ülke için yaptığını hep söyledi. Yılmaz'ın dürüstlüğünden hiçbir zaman şüphe duymadım. Anavatan seçim propagandası içinde Mesut Yılmaz halk ile sözleşme yaptı. Gazetelere ilan vererek bu anlaşmanın altına imzasını koydu. Diğer imza köşesi biz vatandaşlara ait. Mesut Yılmaz'ın bu vaat ettiklerine Türkiye'de imza koymayacak vatandaş yoktur.

Mesut Yılmaz bir imza daha teklif ediyor. Tansu Çiller'in bu büyük teklifini kabul ettiğini topluma ilan etti. Hepimiz Mesut Yılmaz'ın bu sözünü imza olarak kabul ettik. Ülkemizin geleceği için, bu kararı alan, bu fedakarlığı yapan her iki lidere de teşekkür ediyorum. Seçim neticelerinin korkulu kuşkusu ortadan kalkmıştır. Türkiye'yi yeni yüzyıla taşıyacak Başbakan şimdiden belli olmuştur. Ya Mesut Yılmaz ya Tansu Çiller. 19 Nisan'da kaybeden Parti Genel Başkanlığından istifa edecektir. Bu istifa kaybeden liderin yerine yeni lider seçme operasyonu değildir. Bu istifa, kazanan liderin partisinde merkezi sağın birleşme istifasıdır.

Lideri istifa eden parti yetkililerinin; "Bu liderden kurtulduk. Tüzüğümüz ne diyorsa onu yaparız. Kongre yapar, yeni genel başkanımızı seçeriz. Diğer partiyle birleşmeyi seçmenlerimize izah edemeyiz" gibi safsatalarını, halkımız elinin tersiyle itecektir. Durumdan menfaat çıkarmak isteyenleri halk red edecektir.

Lideri istifa eden partinin merkez karar veya genel idare kurulları toplanır ve 17 gün içinde kongreye gidebilir. O kongrede lideri istifa eden parti kendisini fesh eder, seçimde daha çok oy alan diğer partiye katılır. Katıldığı partinin genel başkanını da kendi genel başkanı kabul eder. ANAP ve DYP'nin çıkaracağı milletvekili sayısı tek parti bünyesinde toplanacağından Meclis'in en büyük partisi olacaktır. Anayasamıza göre de Cumhurbaşkanımız Meclis'te oluşacak bu çoğunluk partisinin genel başkanını Başbakanlığa atayacaktır.

Dürüstçe hareket edildiği takdirde bu birleşme kanunen 7 Mayıs'ta pekala olabilir. Ülkemizi kurtarmak, yeni asıra güçlü bir hükümetle girmek hiç de zor değil. Bu birleşmeye DTP'nin de aynı şekilde, kendisini fesh edip, kazanan partinin bünyesinde olacağından kuşkum yoktur. Bir tek tehlike var. Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller verdikleri sözden cayabilirler mi? Bu olasılığa karşı sevgili dostum Sakıp Sabancı aynen şunları söyledi; "Bu laftan dönmelerine fırsat vermeyelim. Namus, şeref, haysiyet lafını ettiklerini yüzlerine haykıralım. Kaybeden gitsin." Bu büyük şansı ülke olarak kullanmalıyız. Kaybeden gidecektir.

Halkımız ve hepimiz kaybeden liderin, sözünden dönmesine fırsat vermeyelim. Notere gerek yoktur, halk NOTER'dir. Zaten noterlik görevini pek çok Batı ülkesinde ve Amerika'da dürüst bir vatandaş yapar. Bu noterlik görevini halk olarak BİZ yapacağız. Hem de bakarsınız, ülke için bu fedakarlığı yapıp kaybeden lideri, yeni melcis bu ülkeye yeni cumhurbaşkanı olarak seçebilir.

Ruh hastası!

Gecelerin çirkin adamı, bana bulaşmadan yapamıyor. Çok gazete okur, çok yazar tanırım, böylesine ikiyüzlü, yalancı, riyakar bir adamın yazılarına hiç rastlamadım. Okuduğu yazıları anlayacak kadar ne bilgisi vardır ne de kültürü. Sokaktaki insanlarımıza çıkıp, Hıncal Uluç'u nasıl bilirler diye bir sorun. Gecelerin adamına, o riyakarlığına, yalan dolanlığına her sıfatı yakıştaranlar haklı. Çünkü adamın kalbi kötü, niyeti kötü. Ruhunda taşıdığı bu kötülüklerin diğer dürüst insanlarda da olabileceğini zanneder.

Adam ruh hastası. El ile tululur, beğenilir tek bir yönü yok, kötü ruhlu insanların beğenilen hiç dolmazsa ufacık bir şirinliği vardır. Bu ruh hastasında o da yok. Bu adamdan bahis edip, yazmam dahi ona verilebilecek en büyük mükafattır. Allah, sanki bu Hıncal Uluç'un ruhuna kötü niyeti, çirkinliği, saldırganlığı, yalancılığı, dolambazlığı, pek çok insandan alıp, vermiş. Hiç olmazsa içinde barındırdığı bu kadar kötülükleri, tek başına taşıyabildiği için çevre kirliliğine biraz katkısı oluyor. Oturduğu ve bulunduğu yerden kalkıp gidince geriye temiz bir hava ve huzur kalıyor, kötülüklerini, çirkinliklerini beraberinde alıp götürdüğü için. Bugün değerli bir belediye başkan adayından bahsetmek isterken, böyle değersiz birine istemeyerek de olsa burada yer vermem, benim için ayrı bir ıstırap sebebidir.

Uzanlar'ın Star'ı

Kemal uzan'ı Cağaloğlu'nun dar sokaklarında, Hayat ve Ses mecmualarını çıkardığı günlerden beri tanırım. O yıllarda, bir gün işyerinde çok uzun konuşmalarımız olmuştu.

Kemal Uzan bir işkoliktir. Müthiş enerjik, çalışkan, titiz ve zekidir. Çocukları Cem ve Hakan çok iyi yetiştiler. İkisi de çok kültürlü. Kendilerini iyi yetiştirerek, ülkenin birer imparatoru oldular. Cem Uzan atak ve cesurdur. On yıl önce, ülkemize özel ve Amerikan televizyonculuğunu getirdi. Adını da STAR koydular. Yani yıldız. Eminim ki o ismi Cem bulmuştur. Çünkü Uzanlar ülkemizde yıldız olarak gördüğüm insanlardır. Şimdi de STAR Gazetesi'ni çıkardılar. Büyük olacağına inandığım STAR'ı çok değişik buldum. Ön sayfaları TELE, arka sayfaları da VOLE olmuş. Orta sayfalarda ülke ve dünya haberlerini okuyabilirsiniz.

Büşah Gencer ve arkadaşları herkesin sevdiği, çok renkli spor sayfaları yapmışlar. Yalan haberlerin olmayacağına da inanıyorum. Uzan Ailesi'ne bu gazeteyi ülkemize kazandırdıkları için teşekkür ediyorum. Sevgili dost Vahit Alpata, Özcan Ertuna, Fatih Çekirge ve bütün arkadaşlarına başarılar diliyorum.


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr