kapat

PAZAR 14 MART 1999

HINCAL ULUÇ (e-posta:uluch@sabah.com.tr )

Ölümü konuşabilmek..

Ölüm hiç değilse benim çevrede rahat konuşulur oldu artık..

Gelen fakslar ve e-maillerde yığınla bu konu işleniyor..

Geçen gün yemekte Ayşenur Aslan'la aynı masayı paylaştık.. atv haberlerinin beyinlerinden.

"Ne iyi ettin de bu konuyu tartışmaya açtın" dedi..

Bir anısını anlattı..

* * *

Ünlü yazarımız, o zaman Mümtaz Hoca'nın eşi Sevgi Soysal hasta.. Ölümcül hasta.. Kendisi de biliyor durumunu.. Tedavi görüyor ama, hani kalanların içinde ukde kalmasın diye.. "Şunu niye denemedik?" demesinler ardından..

Londra'ya gidiyor Sevgi.. Hissediyor, biliyor ki, gidişin dönüşü yok..

İki çocuğu var.. İkisi de küçük.. 2-3 yaşında falan..

"Yarın bunların ikisi de beni hiç hatırlamayacak biliyor musun?" diyor Ayşenur'a.. 3 yaşındaki çocuğun hafızasında bir fotoğrafı kalabilir mi?..

"Bir ihtimal var" diyor, Sevgi..

"Onların hafızasına çakılacak bir fotoğraf yaratabilirsem, o fotoğrafın içine beni de yerleştirebilirler.."

Ve Londra'ya hareket etmeden birgün önce, iki çocuğunu iki eliyle tutup hayvanat bahçesine götürüyor.. Mohini ile Azade'ye.. Ankara'nın iki ünlü filine..

Daha önce benzeri hayvanı hiç görmemiş çocuk beyninin, yıllar sonra kendisi için olağanüstü o günü ve o olağanüstü hayvanları hatırlayabilme imkanı var. O zaman o iki filin hafıza fotoğraflarının ortasına annelerinin yüzünü de yerleştirebilirler ve onu hatırlayabilirler..

* * *

Bu nasıl bir güzelliktir Tanrım?.. Bu nasıl güzelliktir?..

Sevgi öleceğini bilmeseydi, bu duyguları yaşayabilir miydi, gitmeden?..

Ölümü konuşuyor olmasak, Ayşenur bu güzelliği bana nakledebilir miydi, yıllar sonra?.. Ben size anlatabilir miydim?..

Sevgi Soysal'ın çocukları, bugün o hayvanat bahçesini, o bahçede annelerinin yüzünü hatırlıyorlar mı bilmem?..

Ama ben "Sevgi"nin yaşadığını biliyorum.. Hem büyük, hem de küçük "se" ile başlayanlarının..

Elif ile Jülide!..

Zülfü nasıl insancıl konular yazıyor son günlerde.. Gene içim titreyerek okudum.. Ülkemizde terör sadece PKK mı?.. Her ama her alanda bir terör yaşamıyor muyuz?.. Mesela bir medya terörü..

Onu anlatıyordu..

Birgün evvel okuduğum bir magazin haberini hatırladım.. Nasıl sorumsuzca, nasıl insanları üzebileceği, incitebileceği düşünmeden yazılmış.

Şimdi bakın..

Öpüşmek ayıp değil.. Başını sevgilisinin omzuna dayamak da.. İsteyen yapar..

Ama ben Doktor Elif Ilgaz'ı da, Jülide Ateş'i de, bu iki ünlü televizyoncuyu yakından tanırım. Özel yaşamlarında bu kadar titiz, dedikodudan bu kadar kaçan iki insan yoktur. Bu sebeple inanın gençliklerinin tadına varamazlar, biri yanlış yorumlar diye..

Gazete yazıyor..

Elif'le Jülide bir restorana gitmişler.. Elif ikide birde yanındaki erkeği öpüyormuş, Jülide başını erkeğin omzuna yaslamışmış..

Bakın tekrar ediyorum, ben bu iki kızı öyle yakından tanıyorum ki, bu sahneyi kendi gözlerimle görsem, Elif'le Jülide'den şüphelenmem, gider gözlerimi muayene ettiririm.

Peki niye?..

Öyledir demiyorum. Birebir şahit olduğum olaylar var, öyle olabilir, diyorum.

Genç, güzel, ünlü kıza gidiyor, bol fotoğraflı röportaj istiyorlar. Red cevabı aldılar mı, "Ben sana gösteririm.."

Gösteriyorlar.. Böyle..

Medya terörü diyor Zülfü..

Hem de nasıl!..

PAZAR KEYFİ

Yüzyılın son antlaşması

Kaderlerine küsmek yerine kaderlerini tayin eden genel başkanlarına küsmeyi tercih eden 116 kahraman milletvekilinin "Sevmeeeem! Seçimleri hiç sevmem" sloganlı eylemi sürüyor. Bakarsınız bir araya gelir parti bile kurarlar. Küskünler partisi-Küspa. Aslında "küspe" daha iyi olur ya neyse.

Politikanın tek küsleri bunlar değil elbet. Aklanma zamanı mütarekeye yapmayı çok iyi bilen ebedi küsler var mesela. Tansu Çiller ile Mesut Yılmaz. Bu muhteşem ikili şimdi "Ak başkan kara başkan anlaşılsın" diyerek noterde bir antlaşma imzaladılar. Seçimde kim daha az oy alırsa siyaseti bırakacak. Partisi de kazananın saflarına geçecek. Biz de safız ya bunu yiyeceğiz.

Bizden duymuş olmayın ama yüzyılın bu son büyük antlaşmasının henüz basına yansımayan çok özel maddeleri varmış.

* Kaybeden lider katrana ve kaz tüyüne bulanarak bir tren rayının üzerinde Ankara caddelerinde gezdirilecek. Ayrıca saçları kazıtılacak. Diğeri bu saçları alıp evine götürecek ve süpürge yapacak. Berber ve noter masrafları da kaybedene ait olacak.

* Eşitlik halinde, Kubilay Uygun tarafından hazırlanıp Meclis'e sunulan "Tebdil-i partide ferahlık vardır" yasası gereği Yılmaz, DYP'nin, Çiller, ANAP'ın başına geçecek. Kavgaya kaldıkları yerden yeni partilerinde devam edecekler.

Ayrıca..

Mesut Yılmaz kaybederse;

* BTV'de DYP'nin icraatlarını öven siyasi yorumlar yapacak. Alt yazıyla 10 dakikada bir "En büyük Prof. Dr.Tansu Çiller" yazacak.

* Her gece operaya götürülecek. Biraz da çok sesli çoğunluğun sesini dinleyecek.

* Veliefendi'de atyarışı spikerliği yapacak.

* Sigarayı bırakacak ve bundan böyle Red Kit gibi ağzında çöple dolaşacak.

* Boğazların kontrolü ve Eflak-Boğdan, Tansu Çiller'e bırakılacak.

Tansu Çiller kaybederse;

* Kırat sur dibinde kesilerek sucuk yapılacak. ANAP Genel Merkezi'nin bahçesinde düzenlenecek barbekü partisinde DYP'lilere sucuklar yedirilecek.

* Tansu Bacı, öğrenene kadar Türkçe kurslarına gidecek. Bugüne kadar yaptığı tüm gaflar için gaf başına 1000 dolar ödeyecek. Böylece gerçek serveti de anlaşılmış olacak.

* Seçimde aldığı oylar için "Nereden buldun?" denecek. Çiller, "Babamın çıkınından çıktı" diyecek.

* "Cesur Yürek" ismi için "Braveheart" filminin başrol oyuncusu Mel Gibson'a yüklü bir tazminat ödeyecek.

* Üzerine hiçbir koruyucu elbise giymeden Marmaris köylerinde arı kovanlarından bal toplayacak. Ancak bu kez, her zaman olduğu gibi bal tutup parmağını yalamasına izin verilmeyecek.

* Şahin Özer'in desteğiyle müzik piyasasına atılacak. Eşi Özer Çiller'le "Hadi gel Yeniköy'ümüze geri dönelim" isimli bir albüm hazırlayacak.

Hakan & Utku

Pazar neşesi

Bu hafta pazar neşesini, topu topu bir duvarlık kitaplık projesini iki ayda çizmeyi beceremeyen ve bana tonla zaman kaybettiren İstanbul'un en kocaman iki mimarına ithaf ediyorum. Özür dilemeyi bile beceremediler üstelik.. Adlarına gerek yok. Onlar kendilerini bilirler.

* * *

Fransız İhtilali sırasında, bir rahip, bir ayyaş, bir de mimar halk mahkemesinde ölüme mahkum edilmişler. Halk düşmanlığından..

Giyotine ilk rahip çıkmış.. Cellat "Sen Allah'ın adamısın Peder. Bu yüzden sana bir kıyak. Bıçağın altına yüzükoyun mu yatmak istersin, sırtüstü mü?.." diye sormuş..

Rahip, "Hayatımı Allah'a adadım. Giderken yüzüm ona dönük, dua ederek gitmek isterim" demiş.

Sırtüstü yatmış. Cellat kolu çekmiş. Bıçak düşmüş.. Tam rahibin gırtlağına bir karış kala durmuş. Seyirciler "Mucize" diye bağırmışlar. Gelenekler gereği rahip serbest bırakılmış.

Ayyaşı getirmişler. Cellat ona da sormuş.. "Rahibe kıyak yaptık. Devrimin sloganlarından biri eşitlik. Sen de tercih et bakalım. Yüzükoyun mu, sırtüstü mü?.."

"Hayat boyu hep içtim. İçerek gitmek isterim. Sırtüstü yatırın, biri ağzıma şarap boşaltsın, bıçak inerken.."

Aynen yapmışlar. Cellat kolu çekmiş. Bıçak hızla inmiş. Gırtlağa tam bir karış kala durmuş..

Halk "Mucize" diye bağırmış.. Gelenekler gereği ayyaşı da serbest bırakmışlar..

Mimar giyotine çıkmış.. Ona da tercih hakkı verilmiş tabii.. Egalite ya!..

Mimar, "Giyotin yepyeni bir alet. Hep nasıl çalıştığını merak etmişimdir. Bari giderken bu fırsatı kaçırmayayım. Sırtüstü yatmak isterim" demiş..

Yatırmışlar.. Cellat tam kolu çekecek..

Mimar bağırmış..

"Dur.. İmalat hatasını buldum galiba!.."

Bilmece!..

Mimar Asım Tunç, çok şirin bir bilmece yollamış.

"Bu kişiler adlarını artık şöyle kullanmalı" diyor.. Sıralıyor.

"Duygu Dikmeoğlu

Esri İşçi

Demet Şeer

Arzum Oa

Didem Tasla.."

Peki neden?..

Bulun artık canım..

Güzele "N" yakışmaz!..

BİZİM DUVAR

Adamın az konuştuğu yetmiyormuş gibi sloganı da "Sessiz çoğunluğun sesi". Yakında "Pandomim yapan Türkiye" olursak şaşmayın.

Hakan/Utku

SEVDİĞİM LAFLAR

"İnsanın 70 yaşında hala çıtır kızları çekebilmesi ne güzel şey!.."

Hugh Hefner (Playboy patronu)

PAZARIN SORUSU

Dükkan rafları satan tüccar, dükkanının bomboş görünmesini nasıl önleyebilir?.


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr