kapat

PAZAR 14 MART 1999

CAN ATAKLI (e-posta:ataklic@sabah.com.tr )

Çek haşhaşı git cennete

Tarihten bir kesit. Hasan Sabbah, 900 yıl önce müritlerine haşhaş içirip sahte cenneti tattırır sonra hepsini intihar eylemlerine gönderirdi. Tarihin bilinen ilk ve en korkunç teröristiydi

Neyi çok merak ediyorum biliyor musunuz? Şu intihar komandolarıyla, üzerine benzin döküp kendilerini yakanları ve bir de topluca köy basıp onlarca masum insanı, çoluk çocuk demeden öldürenleri.

Bu nasıl bir ruh halidir?

Adam ya da kadın, beline bir bomba bağlıyor, sonra kalabalığın içine dalıyor ve bombayı patlatıyor. Kendisinden parça bile kalmıyor tabii sonuçta.

Ya da biri ortaya fırlıyor, üzerine benzin döküyor sonra çakıyor kibriti. Alev topuna dönüşüyor.

Bir de şu baskıncılar. En azılı mafya ya da terör örgütlerinde bile herkes adam öldürmez. Tetikçileri vardır, baskın yapılır, 15 kişidirler, ama iş öldürmeye gelince bir ya da iki tetikçi açar ateşi.

Oysa PKK'nın baskınlarına bakınca ortaya değişik bir manzara çıkıyor. 50 kişi, 100 kişi geliyorlar ve hepsi de tetik çekiyor. Bu kadar çok tetikçi bulmak kolay mı?

Ve bütün bu insanlar hangi ruh hali içindeler o eylemleri yaparken, ne düşünüyorlar ya da düşünmüyorlar?

Bunun mantıklı ipuçlarından biri hafta içinde bizim gazetenin manşetinde vardı. Doktorların verdiği bilgiye göre eli kanlı katil Apo bir de üstelik esrarkeşmiş. Uyuşturucu alan birinin bütün benliğini yitirdiği, en akılsız ve mantıksız işleri bile yaptığı biliniyor. Çünkü uyuşturucuyu aldığında o beyni artık onun beyni değil.

Apo'nun esrarkeş çıktığını öğrenince aklıma tarihteki ünlü "Hasan Sabbah" geldi. Hasan Sabbah, tarihin bilinen ilk ve en kanlı teröristi. Binlerce insanın katledilmesi için emirler verdi.

Batınilik mezhebi

Hasan Sabbah 1049-113 yılları arasında yaşadı. Ünlü acem şair Ömer Hayyam ve Selçuklu Veziri Nizamülmülk'ün yakın arkadaşıydı. Ama günün birinde Nizamülmülk'ün yolsuzluklarını ortaya çıkarınca idam fermanını da yazmış oldu. O da kaçtı, gitti dağların tepesindeki Alamut Kalesi'ni işgal edip kendine sahte bir cennet kurdu. Ondan sonra da tarihin en korkunç intikam eylemlerine başladı. Kimi kaynaklara göre bu intikam teröründe onbinlerce insan öldürüldü. Bunların arasında Nizamülmülk de vardı.

Hasan Sabbah Batınilik adını verdiği bir mezhep kurdu. Bu mezhep dini bir akım olmakla birlikte siyasi niteliği ağır basan bir ideoloji hareketiydi. Sabbah İslam dinini farklı yorumlayarak Hırıstiyanlıktan da, Budizm'den de yararlanmaya çalışmıştı.

Son yıllarda ünlenen "takıyye" sözcüğü de Sabbah'ın eseriydi. Çünkü, dini kendine özgü yorumlayan Hasan Sabbah, müritlerinin kendilerini koruması için "takıyye yapmasına" izin veriyordu. Böylelikle Batıniler, başka insanlar arasında şeriata kesinlikle bağlı insanlar gibi davranabiliyordu.

Haşhaşiler eylemde

Hasan Sabbah'ın tarihteki kanlı yerini alması, kurduğu "sahte cennetle" başladı. Yakın arkadaşı Nizamülmülk'ten intikam almaya kararlı olan Sabbah, Mısır'a gittiğinde tesadüfen "haşhaş" bitkisini tanıdı. Bunun insanlar üzerindeki uyuşturucu etkisini gören Sabbah, çaldığı haşhaş tohumlarını, gittiği Alamut Kalesi'nin bahçesine ekti.

Müritlerine haşhaş içiren Sabbah, onları uyuttuktan sonra herkesten gizlediği ve içinde çeşitli baskınlarda esir alınan birbirinden güzel kızların bulunduğu bahçelere bıraktı. Müritler haşhaşın etkisi geçip uyandıklarında kendilerini daha önce hiç görmedikleri muhteşem bir bahçede, olağanüstü güzellikteki kızların arasında buldular. Tıpkı "vaadedilen cennetteki" gibi bir süre burada yaşayan müritlere, kızlar çılgın bir eğlencenin ardından yine haşhaş içinrdiler. Tekrar uyuyan müritler gözlerini yine eski yerlerinde açtıklarında karşılarında Hasan Sabbah'ı gördüler. Sabbah onlara "Allahın bir lütfu olarak cenneti ziyaret ettiklerini, eğer din yolunda emredilenleri yaparlarsa buraya yine gideceklerini" söyledi.

Ondan sonrası ise çok kolaydı. Müritler cennete yeniden gidebilmek için verilen her emri, hatta ölmeyi bile kabul ettiler.

Böylece binlerce fedai Selçuklu İmparatorluğunun dört bir yanına dağılarak, belirlenen hedefleri öldürmeye başladı. Müritlerin pekçoğu işledikleri cinayetlerden sonra yakalandılar ve öldürüldüler. Ama Selçuklular, yakalanan müritlerin nasıl olup da bir an önce ölmeye çabaladıklarını uzun süre anlayamadılar. Çünkü onların cennete gideceklerini sandıklarını bilmiyorlardı.

Batıniler, bu özelliklerinden dolayı "haşhaşiler" olarak da anılırlar. Fransızlar cinayet işleyen anlamına gelen "assasin" kelimesini de bu kandırılmış müritlerin kanlı eylemlerinden türetmişlerdi.

PKK'nın gözü dönmüş canilerini düşünürken, tarihteki bu örnek bana çarpıcı geldi.


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr